Ahn Do-hyun: Bizde yoldaş demek yasaktı!

Güney Koreli şair Ahn Do-hyun ile 36. TÜYAP İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı kapsamında konuştuk. Ülkesindeki baskı rejiminin edebiyatında çok güçlü bir damar yarattığını anlatan Do-hyun, "Kore'de 'Yoldaş' kelimesini komünizmi çağrıştırdığı için yasakladılar" diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 36. TÜYAP İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı'nın bu seneki onur konuğu Güney Kore'ydi. Birçok edebiyatçının ve yayınevinin ülkemize geldiği fuar kapsamında şair, yazar Ahn Do-Hyun ile konuştuk. Ülkesinde baskı ve diktatörlük dönemlerini yaşayan ve bu süreci edebiyatının ana damarlarından biri haline getiren Hyun ile Türkiye'de yazarların yaşadığı baskıları, edebiyatın evrenselliğini ve felaket dönemlerinde üretmenin önemini konuştuk. Diktatörlüğün olduğu dönemde 'yoldaş' kelimesinin yasak olduğunu dile getiren ve bir dönem ülkesinde düşüncelerinden dolayı kara listeye alınan Hyun, "Türkiye'de de elinde kalem olan aydınların yazmalarının engellenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu insanların gerçeği bir şekilde dile getirerek halkı bilinçlendirmesi gerektiğini, her şeyin kapalı kalmaması gerektiğini, bir şekilde yazıya dökülmesi gerektiğine inanıyorum" dedi.

Ahn Do-hyun kendisini bir 'şair' olarak tanımlıyor ve ekliyor: "Kendi şiirlerimde, özellikle 1980-90 arasında yazdığım şiirlerde,  toplumu değiştirmeyi amaçladım. O günlerde ilgi duyduğum alanlar Kore'nin demokratikleşmesiydi. Kore bildiğiniz gibi bölünmüş bir ülke, Kore'nin bütünleşmesine ve işçi haklarına dair düşüncelerimi yansıttım."

Ülkenizde şair kimliğinizle tanınıyorsunuz. Bunun yanısıra romanlarınız ve öyküleriniz var. Kendinizi nasıl adlandırıyorsunuz?

Kendimi romancı olarak düşünmüyorum. 30 yıldır şiir yazıyorum. 10 adet şiir kitabım yayımlandı. Şiirlerimi henüz Türkçe'de yayımlama şansı yakalayamadım. Türkçe'ye Gümüş Somon'un Büyük yolculuğu diye çevrilen kitabımı 1996'da yazmıştım. Bu kitap 140'ın üzerinde basıldı ve 1 milyonun üzerinde satış rakamına ulaştı ama bunun şair kimliğimin önüne geçmesini istemem. Şair olarak hatırlanmaktan yanayım.

Kore'den bakınca Türkiye edebiyatıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?

Şimdiye kadar maalesef Korece'ye çevrilmiş pek roman yok, dolayısıyla fazla okuyamadım. Çok sevdiğim bir şair tarafından, 1956 yılında Kuzey Kore'de Nâzım Hikmet'in şiirleri Korece'ye çevrildi. Mükemmel bir çeviriyle okudum Nâzım Hikmet'in şiirlerini...

'14 YIL BOYUNCA DİKTATÖRLÜK YAŞADIK'

1961 doğumlu bir şairsiniz. Çocukluğunuz, ilk gençliğiniz Kore'nin yaşadığı siyasi ve kültürel çatışmaların olduğu döneme denk geldi. Yaşadıklarınız edebiyatınıza nasıl yansıdı?

Doğduğum sene Kore'de askeri darbe olmuştu. Ondan sonra 14 yıl boyunca Kore'de diktatör rejimi yaşadık. 19 yaşıma gelene kadar bu baskı rejiminden dolayı siyasi bilincim oluşmamıştı. Üniversite çağında, Kore başbakanı öldürüldükten sonra, toplumla ilgili derinlemesine düşünmeye çalıştım. 1980 yılında olan demokratik halk ayaklanmasından sonra Kore'deki toplumsal değişimleri edebiyatıma, şiirime yansıttım.

Şiirin toplumu değiştirdiğine inanıyor musunuz? 

Şiirlerimi toplum için yazmaya çalıştım, onu amaçladım.Tabii bütün Koreli şairler böyle düşünmüyor. Kendi şiirlerimde, özellikle 1980-90 arasında yazdığım şiirlerde,  toplumu değiştirmeyi amaçladım. O günlerde ilgi duyduğum alanlar Kore'nin demokratikleşmesiydi. Kore bildiğiniz gibi bölünmüş bir ülke, Kore'nin bütünleşmesine dair ve işçi haklarına dair düşüncelerimi yansıttım.

Bu noktadan bakınca Gümüş Somon'un Büyük Yolculuğu sistemi, diktatörlüğü, kuralları eleştiren bir kitap. 

Somon balığı bilimsel olarak yumurtalarını bırakmak için tersine yüzen bir balık. Somon balığını seçmemin sebebi sisteme karşı, alışkınlıklara, geleneklere karşı  itaat duygusunu yıkmaya çalışmamdı. Okurlara, kuralları bozmanın mücadele gerektirdiğini anlatmaya çalıştım.

Gümüş Somon'un Büyük Yolculuğu Türkiye'de çocuk kitabı olarak tanıtıldı ama yetişkinlere de hitap eden bir yanı var. 

Kitabı yazarken 14-22 yaş aralığındaki gençleri düşündüm ama büyüklerin de bu kitaptan öğreneceği şeyler olduğunu düşünüyorum. Kore'de ilkokul ders kitaplarında bu kitaptan örnekler veriliyor.

Türkçe'ye Doğan Kitap etiketiyle kazandırılan Gümüş Somon'un Büyük Yolculuğu 140 baskıya, 1 milyonun üzerinde satış rakamına ulaştı.

Türkiye’de şair ve yazarlar mevcut siyasi ortamdan kaynaklı sıkıntılarla da mücadele ediyor. Siz de böyle bir süreç yaşadınız. Böylesi felaket günlerinde bir kalem emekçisi olarak neler yaptınız?

20'li 30'lu yaşlarımda yazı yazarken o zamanki iktidardan çekindiğim durumlar oluyordu. Bundan 5 yıl önce devlet başkanı seçimlerinde kadın devlet başkanıyla ilgili yazdığım bir yazıdan dolayı hakkımda dava açıldı fakat suçsuz bulundum. Bir şair olarak bütün basın mensuplarının basın özgürlüğüne sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. Dünya'nın neresinde olursa olsun basın özgürlüğü problemleri yaşanıyor.  Türkiye'de de elinde kalem olan aydınların yazmalarının engellenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu insanların gerçeği bir şekilde dile getirerek halkı bilinçlendirmesi gerektiğini, her şeyin kapalı kalmaması gerektiğini, bir şekilde yazıya dökülmesi gerektiğine inanıyorum.

'EDEBİYATÇILAR KÖPRÜ GÖREVİ GÖRMELİ...'

Türkiyeli aydınlara ne önerirsiniz?

Edebiyatçıların yazma eyleminde çeşitli amaçları vardır. Sadece kendi düşüncelerini ve duygularını ifade eden insanlar da olur, dünyada lider olmayı amaçlayan da... Ben küçükken böyle karanlık dönemlerde yazarların bir şekilde o dönemini aydınlatan bir köprü görevi görmesi gerektiğini öğrenmiştim. Tabii bu çok büyük bir cesaret isteyen bir iş. Önemli olan edebiyatçıların yeni çağa ayak uydurabilmeleri ve yeni çağa uygun eserler verebilmeleri.

Yeni çağ ile neyi kastediyorsunuz?

Kore'den örnek vermek gerekirse, basın özgürlüğü bir şekilde karantina altına alındı. Yeni düzende şiir yazarken daha fazla şey düşünmem gerekiyor.

Fuarın ilk gününde Kırmızı Kedi Yayınları standında gazeteci-yazar Sabahattin Önkibar’a 10 kişilik grup saldırdı. Bu saldırıyla ilgili ne söylemek istersiniz?

Siyasi fikirleri farklı olan insanların bir yayınevine saldırmasını garip buldum. Kitabı okuyup doğru ya da yanlış olmalarına karar vermeleri gerekiyor. Saldırı bir muhatap biçimi değil.

'4 YIL ŞİİR YAZMADIM'

Bu tip saldırılar, edebiyatçı olarak sizi nasıl etkiliyor?

Kadın devlet başkanı döneminde 4 yıl şiir yazmadım. Geçen yıl Kore'de protestolar yapıldı. Yönetim geri çekildi, görevinden alındı. Ondan sonra şiir yazmaya başladım. Kimse müdahale etmedi. Protestolar şenlik havasındaydı. Daha önceki yıllarda Kore'de kara listeler hazırlanmıştı ve bu listede ülkenin aydınları yer alıyordu. İtibarsızlaştırmaya çalıştılar ama o listede olmak onur meselesiydi. Yıllarca, Kore'de 'Yoldaş' kelimesini komünizmi çağrıştırdığı için yasakladılar. O dönemde çok sayıda şiir kaleme aldım.

Şiirlerinizi Türkçe okumamız mümkün olacak mı?

Türkiye'ye bu sefer romanımla geldim ama bir dahaki sefere şiirlerimle gelmek istiyorum.