Bir hayat vardır bir de aşk hayatı

Nabokov'la sorunlarımızın aynı olması gurur veriyor. Bir yandan da kızıyorum ama, sürekli o konuşuyor. Bizlere de söz hakkı verilmeli. Bütün yeteneksizler birleşin!

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Da, да, evet de benim hayatım hangisi Humbert Humbert!

Bizim hanım Lolita'yı okuduğundan beri kafayı yedi. Artık bir sapıkla yatmak istemiyormuş. Kendime ait bir ova aramaya başladım. Çok da sapa olmamalı, Lolita’yı görebilecek mesafede, Sapıkova taraflarında bir ev, Heidegger’in kulübesi gibi bir şey. Şehre mücavir olsun, arada gider gelirim, pasajdan kitap alırım.

Nabokov'la sorunlarımızın aynı olması gurur veriyor. Bir yandan da kızıyorum ama, sürekli o konuşuyor. Bizlere de söz hakkı verilmeli. Bütün yeteneksizler birleşin!

Sıkıcı.

Edebiyat Dersleri. Hep ders ders. Tamam da bana niye anlatıyorsun ki? İkimiz de erkeğiz, yemediğimiz nane kalmamış. Vera’nın derdiyle bizim hanımınki aynı. Allahtan Pitzer’in Nabokov biyografisini okumamış, Yazarın Gizli Tarihi’nden habersiz. Le Guin’e daldığı iyi oldu.

MUHAFAZAKAR PATATESLER

Zihinde Bir Dalga’nın ardından Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar’a döndü. “Bu kadın yazmak konusunda beni azdırıyor -Le Guin diyorum.” Anladım. “Bak tam da bizimkileri anlatıyor: ‘Eğer çocuktaki hayal gücünün kökünü gerçekten kazıyabilirseniz, o çocuk büyüyünce bir patates olur.’ İşte bizim muhafazakarların yaptığı da bu. Hayal gücünü kökünden kazıdıkları patateslerin çocukları da patates olur. Bu ülke üç kuşak patates yemeye mahkûm.”

Yok be o kadar da değil... diye düşünürken aklıma Pugaçev İsyanının Tarihi geldi. Çar, patates ekmeyeceğiz diye direnen köylülerin isyanını kanlı bastırdı. Puşkin de edebiyatını yaptı. Sonra ne oldu? Lenin’den Gorbaçov’a bütün ülke patates yemeye devam etti. Üstelik Lenin patates yiyip teselliyi dinlerine daha fazla sarılmakta bulan zavallı köylüleri aşağılayan azgın devrimciler için “Bunlar anaokulu materyalistleri” dediği halde... Tamam, Puşkin’den söz etmeyeceğim.

“Mayasında mizah olan zaman” diyor Bolaño, ilk önemli romanı Mösyö Pain’in yayımlanma ve ödüller alma macerasından bahsederken. Mösyö Pain bir ispiritizmacı, eskiler öyle derdi onlara. Hipnozla tedavi ettiği varsayılıyor. Ama o tipik mahcup bir âşık aslında. Mesele Mösyö Vallejo’nun tedavisi değil, Pain’in Madam Reynaud’ya âşık olması...

“Lafı nereye getirmeye çalışıyorsun sen!”