Kötümser olarak Cioran

Cioran’ın kendine de yönelen bir kötümserlik eleştirisi mevcut görünüyor: Hakiki ve yapay bir kötümserlik. Ancak Cioran, kötümser bir edebiyatın peşindedir.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Tim Parks Kötümserlik Sefası (The Pleasures of Pessimism) yazısında Cioran’dan alıntılıyor: “Hazlarımız da acılarımız gibi’ diye açımlıyor Cioran, hayal kırıklığını bir adım öteye taşıyor, ‘deneyimlerimize atfettiğimiz yersiz önemden ileri gelir" diyor.

Çürümenin Kitabı, Emil Cioran, çev.Haldun Bayrı, 168syf, Metis Yayınları, 2014. Çürümenin Kitabı, Emil Cioran, çev.Haldun Bayrı, 168syf, Metis Yayınları, 2014.

Hemen öncesinde de şöyle: “İrfana karşı başlıca kindarlığımız, onun yaşamamıza yardımcı olmamış olmasındandır,’ diye gözlemde bulunuyor birkaç kuru / sıkıcı / tatsız kelimeyle tüm Aydınlanma girişimini azleden Emil Cioran.” Bu ikinci yorum sadece Cioran adına değil, hayranları (ve belki de aynı yazıda adı geçen Beckett) adına da bir hayal kırıklığıdır.

Burukluk, Emil Cioran, Metis Yayınları, çev. Haldun Bayrı, 96syf, 1993. Burukluk, Emil Cioran, Metis Yayınları, çev. Haldun Bayrı, 96syf, 1993.

PîRİMİZ CIORAN 

Kendini Cioran’ın üslubundan ve romantizmin tarihinden azletmiş olan bu zat yanılıyor. Şahsen, Parks’ın bu ithamlarına cevaben, aklıma ilk gelen alıntı yukarıda verdiğim “Nasıl kötümser olunur” sorusuyla başlayandı. Elbette dahası var. Bu yazıda da lafazanlığımdan feragat edip bol bol bunları vermek istiyorum.

İroniyle karışık halde, “hakiki-yapay” bir kötümserlik eleştirisinden başlayalım: “Istırap çeken her Batılı, bankada hesabı olan Dostoyevski kahramanını düşündürür”, “Kötümser, kendine her gün başka var olma nedenleri icat etmek zorundadır: Bir hayatın ‘anlamı’ kurbanıdır” ve “Esrar – ötekileri aldatmak, onlardan daha derin olduğumuza onları inandırmak için kullandığımız kelime”, “Bizi seleflerimizden ayırt eden, esrar karşısındaki teklifsizliğimizdir. İsmini bile değiştirdik: Saçma böyle doğdu…” (Burukluk, sırasıyla s. 11, 11, 10, 15). Cioran’ın kendine de yönelen bir kötümserlik eleştirisi mevcut görünüyor, ama adresi de belli: hakiki-yapay bir kötümserlik.

NAMAĞLUP FELAKETZEDELER 

Cioran’dan şu alıntıyı yapıyor Tim Parks: “Başka birinden önce felakete katlanmanın tek yolu felaket düşüncesinin kendisine sevmektir: Başarılı olursak, daha fazla sürprizle karşılaşmayız; vuku bulan ne varsa rütbelisi olur, namağlup felaketzedeler oluruz.” Sonra şöyle devam ediyor Parks: “Namağlup felaketzede! İşte, kötümserliğin merkezinde gizlenmiş tuhaf bir iyimserlik.” Öyle görünüyor ki Tim Parks yazara değil, yazarın bir köşede dediğine, (verdiği Beckett örneklerini hatırlayacak olursak) dedirttiğine odaklanıyor. Yazarların yaşam öyküsünden uzaklarda yazısını devam ettiriyor Parks.

Cioran ise kötümser bir edebiyatın peşinde gibidir: “Karanlık ruhunuzda size berraklık musallat oluyorsa edebiyatla uğraşmayın. Arkanızda sadece anlaşılır iç çekişler, kendiniz olmayı reddedişinizin zavallı kırıntılarını bırakırsınız” (Burukluk, s. 17). Sonraki bölümün başında ise şöyle diyor: “Her düşünce, bir tebessüm yıkıntısını andırmalıdır.” Yakın dostu, “gerçek bir yazar” dediği dostu Beckett’e olan hayranlığı da Beckett’in bu kötümserliğinden kaynaklanıyor belki de. Tim Parks iki isme aynı yazıda saldırıyor. Acaba bu dostluktan, hayranlıktan haberdar mıdır Parks? — Sanmam.

İLERLEME KARŞITI OLARAK CIORAN

“İşte” diyor Tim Parks, “ilerlemeye veya gelişmeye yönelik her şeyi kapsayan bir gönderme ya da tasarlanmış mutluluk var elimizde.” Cevabını ben değil Cioran veriyor: “Esasında ilerleme yoktur ... Tarihten ilerleme fikrini tasfiye edersek, gelecekte olacakların hiçbir önemi olmadığı sonucuna varırız” (Ezeli Mağlup, s. 90). Aslında Cioran’ın bu alıntıyı haklı çıkaracak kitabı Tarih ve Ütopya kitapçılarda mevcut.

Demek ki Tim Parks’ın talihsizliği de burada. “Her insan kendi kıyamet imkanını barındırır” diyor Cioran, “ama her insan kendi uçurumlarını düzleştirmeye girişir” (Çürümenin Kitabı, s. 43). Son bir alıntıyla bitirelim yazıyı: “Muhafaza ettiğim hisleri nasıl dile getirebilirim? İşte şimdi hiçbir şey hissetmiyorum. Her şey silik – şüpheli. Bırakın da onunla gururlanıp hayata küsmeyeyim. ‘Birçok yaşamın rotasında yaşadık,’ diyor The Treasure of the True Law, ‘ne sıklıkla beyhude doğduk ne sıklıkla öldük!’” (Hayranlıklar ve Aforozlar).

Ezeli Mağlup, Emil Cioran, Metis Yayınları, çev.Haldun Bayrı, 232 syf, 2016. Ezeli Mağlup, Emil Cioran, Metis Yayınları, çev.Haldun Bayrı, 232 syf, 2016.

Kaynakça

Cioran, Emil Michel. On The Highs of Despair (Orijinal adı: Pe culmile disperării / Umutsuzluğun Doruklarında), çev. Ilinca Zarifopol-Johnston, Chicago: The University of Chicago, 1992.

Anathemas and Admirations (orijinal adı: Aveux et anathème / Hayranlıklar ve Aforozlar), çev. Richard Howard, New York: Arcade, 2012.

Ezeli Mağlup, çev. Haldun Bayrı, İstanbul: Metis, 2016.

Çürümenin Kitabı, çev. Haldun Bayrı, İstanbul: Metis, 2014.

Burukluk, çev. Haldun Bayrı, İstanbul: Metis, 2014.

Tarih ve Ütopya, çev. Haldun Bayrı, İstanbul: Metis, 2016.

Parks, Tim. “The Pleasures of Pessimism”, The New York Review of Books, 25 Mayıs 2017.)