Kitaba 'ruh' katanlar konuşuyor...
İstanbul'un sahafları ne durumda? Ne satıyorlar, ne bekliyorlar? Taksim'deki durum onları nasıl etkiledi? Müşterileri kimler, ne arıyorlar? Yıllardır İstanbullulara kitap ulaştıran sahaflar anlattı...
İdris Ağır
80’li yıllarda Beyazıt Meydanı’na sergi açarak başladığı sahaflığı, bir süredir Aslıhan Sahaflar Çarşısı’nda devam ediyor. Bu sene Beyoğlu Sahaflar Festivali’ne son kez katılıyor.
Okuduğunuz ilk kitabı hatırlıyor musunuz?
Knut Hamsun’ın Göçebe isimli kitabı.
Sizi, diğer sahaflardan ayıran nedir?
Uzun yıllardır bu işteyim. Fiyatlandırma konusunda son derece etik davrandım. İnsana ve kitaba sevgiyle yaklaştım.
Her sahaf biraz da koleksiyoncuyudur diyebilir miyiz?
Sanmıyorum. Okuma yazma bilmeyen sahaflar bile var. Sahaflık, dışarıdan görüldüğü gibi büyüleyici ve kutsal bir meslek değil. Ben 35 yılımı verdim bu işe. Bu yıl da son kez festivale katılıyorum.
Taksim’e özellikle son bir senede gelen giden azaldı. Bu durum sahafları etkiledi mi?
Taksim’in insan profili değişti. O eski nitelikli, okuyan, canlı kanlı insanlar yok. Ülkenin geldiği durumla doğru orantılı olarak Taksim de değişti. Bu yıl festivalde çok değişik bir profil görüyoruz.
İkinci el kitap satılan yer ile sahaflar arasındaki fark nedir?
Sahaf, nadir olan, baskısı olmayan kitapları bulur ve ruhunu katar. Okuruna öyle ulaştırır. İkinci el kitap satanlar ise, baskısı olan, ancak elde ilk basımını tutan ve bunun üzerinden 100 lira, 200 lira fiyat biçerek alıcıyı kazıklamaya çalışan insandır. Bu sahaflık değil.
Ekonomik dalgalanmaların sahaflara yansıyan sonucu nedir? Devletin sahaflara yaklaşımı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Her devlet ya da iktidara sahip olan partiler, okumayan bir toplum yaratmak için elinden geleni yaparlar. O yüzden devletten bir şey beklemek gibi bir saçmalık düşünülemez.
Cevat Besi / Senan Sahaf
‘Hafıza arayışında olan insanlar sahafların müşterileridir’.
Bir kitabı değerli yapan nedir? Az olması mı?
Çok bulunan bir kitap da çok özel olabilir. Kişiye göredir özel olup olmaması. Maddi olarak soruyorsanız tabi ki az bulunan bir kitap daha değerlidir. 1000 yıllık bir kitapla 20 yıllık bir kitap aynı değere sahip değil. Ama dediğim gibi bir kitabın özel olması kişiye bağlıdır.
Kaç senedir sahaflık yapıyorsunuz?
Aslıhan Sahaflar Çarşısı’nda başladım ben. Ama şu an Türkiye’de de İstanbul’da da sahaflığı sürdürmek zor diye düşünüyorum. Aslıhan Sahaflar Çarşısı, pasaj olarak kalma konusunda tek başına direniyor diyebiliriz.
Sizi diğer sahaflardan ayıran özellik nedir?
Bütün sahaflar aynıdır bence, bir farkı olduğunu düşünmüyorum.
Elinizdeki en eski kitap nedir?
Elimdeki en eski kitap Dante’nin İlahi Komedya’sı… 150 yıllık bir kitap ve İngilizce…
Sahafların müşterisi kimlerdir?
Akademisyenlerdir, öğrencilerdir. Hafıza arayışında olan orta yaş üzeri insanlar da sahafların müşterisidir. Yaşlı insanlardır. Hepsinden öte ucuz kitap arayanlardır.
Ekonomik dalgalanmaların sahaflara yansıyan sonucu nedir? Devletin sahaflara yaklaşımı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de yayın çok gelişkin bir alan değil. Yazı kültürü de gelişkin değil. Hatta bunun gelişmesine fırsat vermeyecek bir şekilde de dijital çağa geçtik. Böyle bir durumda da sahaflık çok daha önemli bir hale geliyor. Dolayısıyla korunması gereken mesleklerden biri aslında… Modern dünyada korunması gereken sektörler devlet tarafından finanse edilir. Devlet vergi verir bu meslekleri yapanlara. Türkiye’de ne yazık ki yok böyle bir şey.
Can Bahar /Soyut Sahaf
‘Okuduğum ilk kitap hayatımı değiştiren kitaptır. John Steinbeck’in Bitmeyen Kavga’sı.’
Bir insanın kitap sahaflığı yapması, o insanın merak etme ve keşfetme anlayışının somut göstergesi olabilir mi?
Kesinlikle olabilir. Sahaflık çok özel bir alan, özel bir meslek… İnsan bir kitabevine girdiğinde bir kitap arar ama sahafa girdiği zaman geçmişi arar. İnsanı belirleyen geleceği değil, geçmişidir.
Bir kitabı değerli hale getiren nedir?
Yazarı, yayınevi ve konusudur. Mine Urgan’ın bir kitabını Yapı Kredi basmıştı ve o kitap çok satmıştı. Mine Urgan da yayınevini arayıp şöyle demişti: Kitabı çok mu bayağı yazdım, çok satıyor.
Sahafların müşteri kimdir?
Kitap müşterisi ayrıdır, sahaf müşterisi ayrıdır. Kitap müşterisi herkes olabilir ama sahaf müşterisi geçmişi arayanlardır.
Her sahaf biraz da koleksiyoncudur diyebilir miyiz?
Tabii ki. Her sahaf bazı kitapları kesinlikle kendine saklar. Kıskançtırlar.
Taksim’e özellikle son bir senede gelen giden azaldı. Bu durum sahafları etkiledi mi?
Geçen sene Tepebaşı’ndaydık ve katılım çok yüksekti. Bu sene Taksim çok kötü durumda… Çok içler acısı bir durum bu. Gelen ziyaretçi sayısı ve profil çok düşük.
Ekonomik dalgalanmaların sahaflara yansıyan sonucu nedir? Devletin sahaflara yaklaşımı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bence burada devletin büyük bir yanlışı var. Özellikle sahafiye kitaptan, tarihi olandan yani antika kitaptan hiç vergi alınmaması gerekiyor. Zaten kitaptan alınan yüzde on sekiz vergi çok. Stopaj kesimleri de yüksek. Demek ki devlet halkın bilinçlenmesini istemiyor.
Meral Paşa / Ilgın Kitap
‘Eski kitap bulmak zor ama satmak da zor.’
Sahaf festivalleri ya da kitap fuarları ile ilgili yaklaşımınız nedir?
Değerli buluyorum bu çalışmaları. Şu an maddi olarak pek yararı olmadı. Ama tabi kart dağıtıyorsun, sohbet ediyorsun, dükkânını öğreniyorlar filan. O anlamda yararı var tabi.
Sizi diğer sahaflardan ayıran şey nedir?
Ben daha önce farklı iş kollarında çalıştığım için birkaç konuda ilgiliyim. Mesela yemek kitabı arıyorlar, ben aşçılık okudum. Turizmle ilgili bir şey soruyorlar, turizmcilik yaptım. İstatistik bölümünde de okudum, onunla ilgili de kitap sorduklarında yardımcı olabiliyorum. El becerilerim çok iyi… Bütün bunlar yarar sağladı bana.
Elinizdeki en eski kitap nedir?
1702 basımı bir kutsal kitap var elimde. ‘Tevrat- İncil- Zebur’… İsmi ‘Kitab-ı Mukaddes’… Martin Luther King yazarı… Almanca bir kitap…
Vay çok fiyakalıymış hakikaten. Fiyatı ne peki?
O nadide bir kitap. 1702’de basılmış ama cildi 1752’de yapılmış. Fiyatı 1500 dolar… Onun dışında da 1800’lü yıllarda basılan çok sayıda kitabım var. Elimde, 1897 yılına ait Osmanlı Dönemi Mühendislik diploması da var.
Sahafların müşteri kimlerdir?
Koleksiyoncular, öğrenciler, baskısı olmayan kitapları arayanlar, yeni kitap okumaktan hoşlanmayanlar, üzeri çizik kitap arayanlar oluyor özellikle, onlar da sahafların müşterisi…
Taksim’e özellikle son bir senede gelen giden azaldı. Bu durum sahafları etkiledi mi?
Çok etkiledi tabi. İstiklal’de ilk patlama olduğu zaman mesela bir müşteri geldi. ‘’Abla, kelle koltukta geldim valla, bana indirim yap’’ dedi. 'Biz n’apalım?' dedim, ‘Biz her gün gelip gidiyoruz’. Etkiliyor tabii bu durum. Patlama olunca biz de evimize gidiyoruz.
Ekonomik dalgalanmaların sahaflara yansıyan sonucu nedir? Devletin sahaflara yaklaşımı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Hepsi son sürat devam ediyor. Özellikle stopajdan çok rahatsızım. Üç ayda bir, bir kira ödüyoruz. Kiralarımız da yüksek.
Fatih Bilgi Kitapevi
‘Lütfen kitapların üzerine isim yazmayın. Çizmeyin kitapları, kıvırmayın. Tamam, kitapların sahibi sizsiniz ama yarın öbür gün o kitapları başkaları da okuyacak. Bu ormanların açısından da sıkıntı… Öyle de düşünmek lazım değil mi?’
Elinizdeki en eski kitap nedir?
Geçen gün sahnede, açık arttırmada sattım. 1935 basımı ‘İlyiç’in Ölümü’ diye bir kitap. Dostoyevski’nin mi Tolstoy’un mu neydi? Kırk liraya sattım.
Sahafların müşteri kimlerdir?
İki haftadır gözlemleyebildiğim kadarıyla 15-40 yaş arası okuyucular geliyor. Yaşlı insanlar da geliyor bazen. Çocukken, gençken okudukları ve kaybettikleri kitapları bulmaya geliyorlar. Bu sene akademisyenler gelmedi doğru düzgün.
Sahaf festivalleri ya da kitap fuarları ile ilgili yaklaşımınız nedir?
OHAL filan derken festival geç başladı, havalar soğudu, gelen giden de azaldı. Geçen senenin onda biri oranında bir müşteri potansiyeli var. Zaten artık internetten alışveriş yapıyor insanlar. PDF diye bir şey çıkmış, millet oradan alıyor. Ama kitap gibi kokmuyor o da.
Bir insanın kitap sahaflığı yapması, o insanın merak etme ve keşfetme anlayışının somut göstergesi olabilir mi?
Her sahaf belirli konularda uzmanlaşmıştır. Okuyucular da bunu bilir. Bir akademik çalışma yapacakları zaman ya da özellikle bir dönemi öğrenmek isteyen okuyucular ona göre sahafları tercih ederler. Mesela Osmanlıca bilen sahaf ağabeylerimiz var, Osmanlıca bir kitap arayan direkt onlara gidiyor.
Taksim’e özellikle son bir senede gelen giden azaldı. Bu durum sahafları etkiledi mi?
Etkiledi tabi. Parası olan hiç gelmiyor zaten, can korkusundan. Orta ve alt kesim geliyor, onların da parası yok. Getirdiğimiz kitapların yüzde doksanı duruyor işte.
Ekonomik dalgalanmaların sahaflara yansıyan sonucu nedir? Devletin sahaflara yaklaşımı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Devlet, kıymetli evrakta yüzde on sekiz vergi alıyor. Dergilerde yüzde bir alıyor. Dükkânlarımızda normal kitaplarda fiş kesiyoruz mesela, onda da yüzde sekiz alıyor. Ha, devlet vergi almasa ya da daha düşük vergi alsa ne olacak? Elli liralık kitabı otuz liraya satacağız, bu da okuyucunun işine gelecek.
Sakallı Lütfü
"Kaldırım kitapçılığından geldim. Öğrenciyken başladım, Osmanbey’de, Kadıköy Vakıflar Bankası’nın önünde sergicilik yaptım."
Okuduğunuz ilk kitabı hatırlıyor musunuz?
Okuduğum ilk kitap muhtemelen çizgi romandır. Teksas Tommiks olabilir.
Kitap sahaflığı insanın keşfetme ve merak etme anlayışının somut göstergesi olabilir mi?
Ya zaten bu işe meraktan bulaşıyorsun. Ben okumayı beş, beş buçuk yaşındayken annem sayesinde öğrendim. O günden beri de kitaplarlayım. Kitap bulamadığım dönemlerde de gazete filan okuyordum mesela. Bu hep merak etme, öğrenme meselesiyle ilgili. Sahaflık da bu süreçle organik ilişkiye sahip… Önce kendi merakını gideriyorsun, sonra başkasınınkini.
Her sahaf aynı zamanda koleksiyoncudur da diyebilir miyiz?
Kendine kitap toplamayan, evinde kitap biriktirmeyen, evine kelle kitaplarını koymayan, her hangi bir konuda uzmanlığı olmayan birinden sahaf olmaz bana göre.
Bir kitabı özel hale getiren nedir? Eski olması mı?
Anacım bir kitabı özel hale getiren içeriğidir. Az bulunan ya da eski olan her kitap özeldir diyemeyiz.
Elinizdeki en eski kitap nedir?
Vallahi yukarıda ofiste 1640 tarihli Aziz Francis’in hayatı ile ilgili bir kitap var. Eğer doğru hatırlıyorsam Cenevre’de basılmış bir kitap bu.
Fiyatı ne peki?
1500-2000 dolar gibi bir fiyattı sanırım, bakmam lazım şimdi.
Sahaflık sizin için ne ifade ediyor?
Kaldırım kitapçılığından geldim. Öğrenciyken başladım, Osmanbey’de, Kadıköy Vakıflar Bankası’nın önünde sergicilik yaptım. Kitabın içinde ne var ne yok diye bakıp ona göre satarım ben kitabı. İçeriğine bakarım önce. Sahaflıkta ustalık da önemlidir. Ona göre bir alanda yetiştirsin mesela. Benim ustam olmadı. Kendi kendime keşfettim sahaflığı. Sahaflık bana her şeyden önce özgürlük vaat ediyor. Patronu olmayan, amiri olmayan, şefi olmayan bir iş bu… Patron olsa çekilmez zaten bu iş. Patronları sevmem.
Sahafların müşteri kimlerdir?
Akademisyenler, herhangi bir konuda uzmanlaşmaya çalışanlar sahafların müşterisidir. Koleksiyoncular da sahafların müşterisidir ama onlara ayrı bir gözle bakmak gerekiyor çünkü onlar kitaba meta gözüyle bakıyorlar. Geçenlerde bir anket gördüm. Türkiye ortalamasına göre bir insan günde bir dakika kitap okuyormuş. Bunu da yıla vurunca altı saat gibi bir şey yapıyor. Bu da yılda bir kitap anlamına gelir. Yılda bir kitap okuyan bir halktan da bir bok beklemek yanlış olur. Kendi aydınlanmasını tamamlamamış bir bireyden politik bir davranış beklemek de sakat geliyor bana. O yüzden de kalkıp biri ‘ben çobanım, bu sürüyü yönetirim’ diyebiliyor.
Taksim’e son bir senede özellikle gelen giden çok azaldı. Bu durum sahafları da etkiledi mi?
Daha yeni Beyoğlu Sahaf Festivali’ne katıldım. Festival, Taksim Meydanı’nda olmasına rağmen gelen okur sayısı çok azdı. Saç ektirmeye gelmiş Araplardan başka gelen giden yoktu. Kafalarında bantlarla onlar dolaşıyorlardı.
Ekonomik dalgalanmaların sahaflara yansıyan sonucu nedir? Devletin sahaflara yaklaşımı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kitaptan basım aşamasında, dağıtım aşamasında, satış aşamasında vergi alınıyor zaten. Aynı vergi, ikinci el satışta neden alınıyor peki? Stopajlar vs. Devletten bir şey beklenmez zaten, kaldı ki benim harcım da değil. Ama en olmadı verginin yüzde bire filan çekilmesi gerekiyor. Az para kazanan insanlar neden çok vergi veriyor ki?