Murat Beşer: 'Yoldan çıkmış' bir sima!

Ressam ve plak koleksiyoncusu Murat Beşer'le ilk kitabı 'Yoldan Çıkmış Simalar'ı konuştuk. Kitaptaki portreleri nasıl oluşturduğunu konuşurken, kendi portresini de anlattı...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR – Murat Beşer'le görüşmek için soruları hazırlarken, onunla yapılmış röportajlara baktığımda, hep 'aklındakilerin' sorulduğunu ama kendisi hakkında fazla bilgi olmadığını gördüm. Röportajın şekli de böylece ortaya çıkmış oldu. Ama yeni kitabı ‘Yoldan Çıkmış Simalar’ üzerine konuşurken, kendisinin de yazdığı karakterlerden çok farklı olmadığını gördüm. Eminim, bir gün gelecek, 'yoldan çıkmış simalar'a onun da ismi eklenecek.

Bir yerde yazıldığına göre, “Aslında bir ressam olan Murat Beşer süreç içerisinde ruhunu şeytana kakalamış bir müzik divanesine dönüşmüş, samimi bir entelektüel, ‘mütevazı’ bir plak koleksiyoncusu ve aynı zamanda bir tavla mütehassısı olarak dünyada sevimli bir yer kaplamaktadır. Yarı ‘nerd’ yarı komünist tuhaf bir kişiliktir. Otuz-kırk-elli yaşlarında gösterir ama yüz elli – yüz altmış yaşlarında olduğu kulaktan kulağa fısıldanmaktadır.”

İletişim Yayınları’ndan çıkan ve Aptülika’nın kapağını çizdiği ‘Yoldan Çıkmış Simalar’, boyun eğmeyenleri, sistemle uyuşmayı reddedenleri, vazgeçenleri, direnenleri ve “başka türlü hayatlar” düşleyenleri anlatıyor.yoldan

'Yoldan Çıkmış Simalar'ın ilk kitabın olması biraz garip geldi. En sonunda seni kitap yazmaya ne ikna etti?

Haklısın, aslında bana da garip geliyor. Sonuçta 32 yıldır müzik yazıları kaleme alıyorum. Binlerce yazım var, ama bu ilk kitap… En sonunda bu yazılar giderek insan suretlerine dönüştü ve bir seri haline geldi. Kitap yapmak amacıyla başlamamıştım aslında. Hatta ilk beş yıl aklımın köşesinden bile geçmedi. Birer ikişer eş-dost tavsiyeleri gelmeye başladı. Sonra derken bu “kitap ne zaman çıkıyor” soruları katlanarak artmaya başladı. İyi ki ısrarcı davranmışlar, beni gayrete getirdi. Bir süre sonra da tek tek yazdığım yazılar bir bütünün parçaları gibi şekil değiştirmeye başladı. Nihayetinde de kitap doğdu.

Bu kitabı yazmana sebep olan 'ben yazmazsam kimsenin yazmayacağı şey' düşüncesinden yola çıkarsak, kitabın konusuna nasıl ulaştın?

Yola çıkış konusu arşivimdeki binlerce plak arasında en tuhaf olanları kaleme almaktı. Sadece plağın içeriğini değil, nasıl bulduğumu, kimin tavsiye ettiğini, varsa onunla ilgili değişik anıları anlatmaktı. Birkaç makale sonra içinden çok insanın geçtiğini ve giderek insan hikâyelerine ve portrelere dönüştüğünü fark ettim. Aslında bu macera ben yazarken kendini yazdı ve beni bir süre sonra bir portreciye dönüştürdü. Kısacası ‘Yoldan Çıkmış Simalar’, bir başka niyetin kitaba dönüşmesinin ürünü oldu. Kitaptaki en eski yazının tarihi 2006… Aradan geçen 10 yıl zarfında yüzlerce yazı yazdım bu kitaba girebilecek konuda, ama bunların içinden sadece eskileri, emektarları ve artık aramızda olmayanları seçtim. Kitaptaki yazılar arasında tamamlanması birkaç yıl sürmüş olanlar bile var.  

Portreleri anlatabilmek için ne tip kaynaklar kullandın? Anlatacağın hikâyeleri, kurguları nasıl oluşturdun?

Öncelikle hafızamı kullandım. Anlatacağım, olay, kişi ve mekânlara ilişkin olarak kendi yaşadıklarımı, anı ve yorumlarımı kaleme aldım. Ardından kaynak kişinin kendisine yöneldim ve onunla saatler süren, hatta birkaç seansa yayılan sohbetlerde bulundum. Buradan çıkanları da yazıya ekledikten sonra, söz konusu kişinin yakınlarını sorguya çektim; elde avuçta ne varsa aldım ve aktardım. Aslında bir nevi dedektiflik çalışmasını andıran bir yöntem kullandım.

Seçtiğin simaların en büyük tutkularının müzik olması ve biraz da taşıdıkları anarşist ruhları dışında, seni etkileyen tarafları ne idi?

‘Yoldan Çıkmış Simalar’ kapatılması olanaksız manevi bir bakiyenin ilk hareketleri ya da eş bir izahla ödenmesi mümkün olmayan bir vefa borcunun ilk taksidi... Emekleri ödenmesi imkansız ‘Rockerlar’ ailesinin fertleri arasından seçtim onları. Öncelikle en iyi tanıdığım insanlardan başladım. Bunların başında da (kardeşiyle önce altı yaşında mahalleden, sonra ilkokuldan arkadaş olduğum) ‘Apaçi Ayhan’ geliyor. Çünkü beni zehirleyen oydu. Üzerimde öğrencilik hayatımda derslerine girdiğim tüm hocalardan daha fazla etkisi vardı. Öncelikli kıstas bu insanların ortak paydasının müzik olması ve bu uğurda hayatlarını şekillendirmeleriydi. Bir de ne kadar sıra dışı bir ruha sahiplerse o kadar iyiydi benim için.     murat2

Bu kitabı yazarken, ne hayal ettin? Başucu kitabı olarak mı düşündün yoksa bir müzik ansiklopedisi mi, belki de bir nostalji kitabı?

İlk amacım sözlü birikimi yazılı kültüre aktarmaktı. Pek çok kimsenin kültür olarak görmediği anılar yığınını bir yandan kalıcı hale getirmek, öte yandan alt kültürümüze ilişkin katkı yapmayı hedefledim. Okura ilk ulaştığım mecra internet oldu. Yazıların ham halleri orada yazıldı. Çok ilgi görünce de hepsini elden geçirerek derledim. Sıraya koyarken de sinematik bir dil ve akış oluşturmaya çalıştım. Her ne kadar portrelerle sınırlı kalmasın diye kaleme almaya çalışırken ayak basmak istemediğim tehlikeli bir alan vardı. Bu da nostaljik birer yazı olmaları, bundan özellikle kaçındım. Geçmişe bakarken iki şey sizi belirler. O geçmiş puslu bir geçmiştir çünkü geçmiştir. Fakat o geçmiş net de bir geçmiştir çünkü bugünden bakıldığında daha rahat yorumlanabilir olma özelliği kazanmıştır. İşte bu iki ucun arasında mekik dokuyarak bu makaleleri nostaljik olmaktan çıkarmaya çalıştım.

Çok severek ve isteyerek bu kitabı yazdığını hissettim okurken...

Aşağı yukarı kitabı okuyan insanların tamamına yakını buna benzer şeyler söyledi. Ben de kıvanç duydum. Burada yer alan makaleleri tek tek daha önce okumuş olabilirsiniz ama bu sırayla, bu kurguyla bir kitabın içinde okunduğunda yarattığı etki gerçekten çok farklı. Bazen uzun metraj bir sinema filmi gibi akıyor gözlerinizin önünden, bazen de sürükleyici bir polisiye gibi…

'BEN OLSAM... DÜŞÜNÜRDÜM...'

Kaç tane plağın var? İnsanlar hâlâ sana sende olmayan bir plak hediye edebiliyorlar mı? Ya da şöyle sorayım; sende olmayan plak kaldı mı?

Sekiz bini aştı. Evet, halen plak hediye edenler var, ama bu iş çok kolay olmuyor. Bende olmayan şeyleri, istediğim plağı bulmaları giderek imkânsızlaştı. Bana bir plak hediye etmek için çıktığı yurt dışı seyahatlerde tırım tırım plakçı dolaşanlar ya da internette günlerce satış sitelerinde araştırma yapanlar bile oldu. Çok istediğim plaklar halen çok, ama fiyatları çok yüksek; artık baskıları olmadıkları, nadide koleksiyon parçaları sayıldıkları için. Ne ben onlara bu paraları verebilirim, ne de bana plak hediye edecekler… O yüzden bazı hediyeleri maddi değeri yüzünden kabul edemem.  

Sen hayatında Murat'ı dost olarak ister miydin?

Zor biri… Ben olsam Murat Beşer ile dost olmadan önce uzun uzadıya düşünürüm. Çünkü hayatımın eskisi gibi olmayacağından eminim.  

Hâlâ resim yapıyor musun?

Ne yazık ki 1992 yılından beri resim yapmıyorum. Resim de diğer sanat dalları gibi bencil. Sadece kendisiyle ilgilenmenizi isteyen bir uğraşı. Hem yazar, hem ressam olunmaz; tarihteki birkaç çok özel örneği konu dışı tutuyorum. Ben onlar kadar yetenekli değilim!

Temmuz'la (kızı) olan ilişkinden bahseder misin? Bu kitabı yazarken, hikâyeleri Temmuz'la paylaştın mı hiç?

Ben sabahın 5.00’inde dikilen ve kalktıktan sonra da evdekilere rahat huzur vermeyen, onları uyutmayan herifin tekiyim. Bunu biraz da Temmuz -bir de eşim- için yapıyorum galiba. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra evin kızları okullarına gidiyor, ben de çalışma masasının başına çöküyorum. Okuldan sonra da hasret gideriyoruz. Yemek dışında en çok resim, kitap okuma ve film seyretme mesaisi yapıyoruz. İlişkimiz yüksek sevgi içerse de seviyeli… Faaliyetlerimizi, okuduğumuz kitapları ve izlediğimiz filmleri yorumluyoruz karşılıklı. Sadece Temmuz öğrenmiyor, karşılıklı konuşurken ben de çok şey öğreniyorum. Onun kelime hazinesi zengin, yorumları da güçlü. Temmuz benim vicdanım. Aynı zamanda öğretmenim. Disiplinim ve terbiye edicim. Evde azıcık sesim yükselse beni utandıran, yanlışa yeltensem doğruyu gösteren aynam. O olmasaydı pek çok şeyi yapacak gücü bulamazdım kendimde. Temmuz, ‘Yoldan Çıkmış Simalar’ dünyasının şimdilik dışında, ama bazılarını çok yakından tanıyor.

Sence ülkede senin kadar müzik bilgisi ve arşivi olan başkaları da var mıdır?

Estağfurullah, tabii ki var. Hatta beni bu konularda yanına çırak bile almayacak kadar ulu insanlar var. Onlardan bir kaçını kitabın içinde bulabilirsin zaten.  

yenicikanlar YENİ ÇIKAN KİTAPLAR

Aklında ikinci bir kitap var mı şimdiden?

Aklımda birden fazla kitap var, ama yılda birden fazla kitap üretebileceğimi sanmıyorum. Örneğin ‘Yoldan Çıkmış Simalar’ı bir seri olarak düşünüyorum. Elimde şimdiden 4-5 kitap yapacak malzeme olmasına karşın, daha iyi okunması ve sindirilmesi için onu da yılda bir aralıkla hazırlayacağım. Bunun dışında rock ve caz tarihimizi daha önce ele alınmamış açılardan ortaya koymaya çalışan ayrı ayrı iki kitaba niyetliyim. Yanı sıra müzik dışı şeyler de yazıyorum; öykü-edebiyat türünde de kitaplar olacak, kısmetse…