Svetlana Boym'dan Başka Bir Özgürlük

Svetlana Boym, Metis Yayınları'ndan çıkan 'Bir Fikrin Alternatif Tarihi / Başka Bir Özgürlük'  kitabında özgürlük kavramına yeni bir içerik getirmeyi amaçlıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Dilimizden hiç düşürmediğimiz, hakkında sürekli yazıp çizdiğimiz bir kavram özgürlük. Bahsi o kadar çok geçiyor ki, kullanıla kullanıla içi boşalmış, klişeleşmiş bir kelime olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu sorundan yola çıkan Svetlana Boym, özgürlük kavramına yeni bir içerik getirmeyi amaçlıyor Başka Bir Özgürlük’te.

“Peki nasıl yeniden başlamalı? ‘Ne olduğu’ üzerine değil ‘ne olabileceği’ üzerine düşünerek özgürlüğü hayal etmeyi deneyelim. Kaçırılmış tarihi fırsatları araştıralım ve alternatif özgürlük alanlarına ışık tutalım. Başka bir özgürlük tarihini yıkıntının altından kurtarma girişimi olan bu kitap, bugünün siyasi tartışmalarının ötesine giden yeni bir sözdağarcığı öneriyor. Özgürlük deneyimini, dünya üzerinde bir birlikte-yaratma süreci olarak; siyasi eylem, bireysel yargı, kişisel ve kamusal hayal gücü ve düşünce alanlarında bir macera olarak ele alıyor.”

Adını Puşkin’in bir şiirinden alan kitap, Aiskhylos ve Euripides, Tocqueville ve Dostoyevski, Berlin ve Ahmatova, Kafka ve Kierkegaard, Heidegger ve Arendt dahil birçok yazar ve düşünürün özgürlük hakkındaki görüş ve tavırlarını özgün bir bakış açısıyla değerlendiriyor.

Özgürlüğün kutsallıkla ilişkisi, özgürlük ile özgürleşme arasındaki fark, totaliter rejimlerde baskı ve sansür, “kötülüğün sıradanlığı”, özgürlüğün vatansızlığı, aşkta özgürlük, en katı hapis koşullarında bireysel muhakeme ve hayal gücü gibi konuların ele alındığı bu kapsamlı eser, her şeyden önce özgürlüğün değerini ve ona sahip çıkmanın gerekliliğini hatırlatıyor bizlere.

baska bir ozgurluk

Kitaptan:

"Özgürlük sadece tartışmaya açık bir değer olmakla kalmaz, özgürlüğün neye benzediği konusunda da bir fikir birliği yoktur. Özgürlüğü tanımlamak bir yılanı yakalamaya benzer: Yılan derisini atıp kaçar, bize oynanan oyunun kalıntısı, çabamızın hatırası olarak elimizde kalır. Yüzyıllar boyunca bir sürü kültürel skandala yol açmış olan Romalıların gecikmiş bir Libertas heykeli dışında hiçbir eski mitolojide bir özgürlük tanrısı ya da tanrıçası yoktu. Antikçağın demokratik şehir-devletlerinde, haklarını ele geçiren eski kölelerin tıraş edilmiş kafalarını Roma tanrıçasının “özgürlük başlığı” süslerdi; yani Özgürlüğü temsil eden bir simge aynı zamanda köleliği de çağrıştıran bir şeye dönüşmüştü. 1855 gibi oldukça geç bir tarihte bile, bir süre sonra Konfedere Devletler’in başkanı olacak olan Mississippi Senatörü Jefferson Davis, Amerikan Kongre Binası’na özgürlük başlığı takmış bir Özgürlük heykeli dikilmesi fikrine, azat edilmiş kölelerin bu antik simgesinin Güney eyaletlerinin hassasiyetlerine saygısızlık olacağını söyleyerek itiraz etmişti.

Ünlü Amerikan Özgürlük Heykeli de bu kölelik simgesini taşımaz; geleneksel özgürlük başlığı yeni modern dünyaya ışık tutan bir fenere, aydınlanma tacına dönüşmüştür. Heykel, Özgürlüğün artık Avrupa’da kalacak yerinin olmadığına, sadece ABD’de bulunduğuna inanan, hayal kırıklığı içindeki bir Fransızın hediyesiydi. Söylendiğine göre, aydınlanma tanrıçasını yaratırken karısının vücudundan ve annesinin yüzünden esinlenmişti. Ancak –yeni dünyada oldukça gönülsüz bir kabul gören– eseri kısa zamanda derisini atıp başka bir şeye, bir göçmen tanrıçasına, bir turistik ziyaret mahalline ve güvenlik açığına dönüştü. Rusya gibi başka ülkelerdeki Özgürlük heykelleri ise yerel ikonografiden yoksundu ve halktan hiç teveccüh görmedi. Özgürlük Kadını’nı anımsatacak şekilde göğüsleri kumaş katlarıyla iffetlice klasik tarzda örtülmüş Vatan Ana çok daha rağbetteydi. İlginçtir, 1989 Tienanmen Meydanı gösterilerinde muhalif öğrencilerin diktiği Çinli Özgürlük Tanrıçası hem Amerikan hem de Rus anıtlarına gönderme yapıyor, üstelik 1930’larda bütün dünyada kitlesel ölçekte yeniden üretimi yapılan Sovyet Köylü ve İşçisi heykeline tuhaf bir biçimde benziyordu. Hükümet kuvvetleri tarafından çabucak yerle bir edilen bu yıkılmış İnsan Yüzlü Sosyalizm Tanrıçası’nın umulmadık çokkültürlü özellikleri vardı. Elbette her türlü ikonografinin kendine has güçlükleri vardır; özgürlük durumunda bütün güçlükler temsil edilemezliğe işaret eder."