YAZARLAR

Kiralık evi iyi seçmek lazım!

Yönetmenin senaristler Mike Demski ve Joe Swanberg ile yarattığı karakterler o kadar 'incelikli', filmin bütününe 'sofistike' ve ürkütücü bir hava ekleyen görüntü yönetmeni Christian Sprenger’ın çıkardığı iş o kadar özenli ve oyuncuların sağlam performanslar sergilemek yönündeki çabaları o kadar belirgin ki, ortaya ortalamanın bayağı üstünde, hatta parlak bir film çıkmaması için bir neden yok gibi duruyor.

Eğer bir gerilim veya korku filmi, senaryosunu genelde iç mekanlardan oluşan, sınırlı bir alanda oluşturuyorsa, ilk etapta 'göz yumulabilecek' klasik bir hikâye başlangıcı, çok 'derinleşmeyen' karakterler ve çok şaşırtmayan 'sürpriz' olaylar gibi zaaflar daha fazla göze batmaya başlayabilir. Çünkü bu türe meraklı seyircinin öncelikli beklentisi, korku ve gerilimi hissederken bunu 'iyi kötü' bir hikâye akışı içerisinde bulmaktır. Bu, tabii ki filmin diğer her şeyi 'boşlaması' anlamına da gelmez: Yine de kendi içinde tutarlı bir senaryo, ortalama oyunculuklar ve 'kabul edilebilir' bir olay örgüsü şarttır.

"The Rental" ise büyük bir orijinallik taşımasa da dinamik ve parlak bir 'çıkış noktası' hatta bir 'ilk yarı' sunuyor. İlk uzun metrajlı sinema filmini çeken yönetmen Dave Franco, senaristlerinin de yardımıyla hem 'kıvrak' bir hikâye akışı hem de genelden çok daha gerçekçi ve derinlikli karakterler oluşturuyor ve aslında filmine sağlam bir 'ilk direk' dikiyor. Ancak ne yazık ki 'gri bölgede' konumlandırılmış bu karakterlerin ve 'boş alan' bırakmadan, akıcı bir senaryonun sürüklediği film, son çeyreğine gelince adeta 'nefesini' kaybetmeye başlıyor. Yönetmenin kararlı ve farklı bakış açısı yerini sıradan, çekimser ve biraz 'kısır' bir tutuma bırakıyor; film, oldukça sönük, özel bir yere bağlanmayan ve klasik 'gore' korku filmlerinin şablonlarının dışına çıkamayan bir finalle sonlanıyor.

Hikâyeden kısaca bahsedecek olursak: Charlie (Dan Stevens) ve iş arkadaşı Mina (Sheila Vand) yoğun iş tempolarına bir ara vermek amacıyla, internetten buldukları, deniz kıyısında bir villayı hafta sonu için kiralamaya karar verirler. Bu hafta sonu tatilinde Charlie yanına sevgilisi Michelle’i (Alison Brie), Mina ise Charlie’nin kardeşi olan erkek arkadaşı Josh’ı (Jeremy Allen White) alarak villaya giderler. Başlarda tatil planlandığı gibi iyi bir şekilde giderken herkesin zaman zaman itiraflarda bulunması, bazı tartışmaların yaşanması ve üstelik onlara evi kiralayan adamın garip ve ters tavırları ortamı biraz gerer. Ancak asıl tehlike, onları sürekli gözetleyen ve harekete geçmek için fırsat bekleyen esrarengiz bir adamdan gelecektir…

BUNLAR BENİM ARKADAŞLARIM!

"The Rental" filminin ilk başarısı, bize sunulan başkarakterlerin 'derinliği' ve iyi çizilmesi oluyor. Korku filmlerinde, özellikle hikâyenin içinde bir 'esrarengiz katil' varsa, 'kurban' olarak seçilen, genelde 'dağıtmayı' seven, alkole ve uyuşturucuya sık sık sarılan, 'kafa dinlemekten' ziyade eğlenmek için yolculuğa çıkan bir ergen grubudur. Sevgili olan çiftlerden ve tek başına 'takılan' üyelerden oluşan bu 20’li yaşlardaki grup, her
'slasher movie'de olduğu gibi teker teker bu esrarengiz katilin hedefi haline gelir. Çoğu oldukça vahşi bir şekilde öldürülür ve sonunda belki sadece 'esas' kadın veya erkek karakter hayatta kalır. Bu hikâyelerde 'asıl çift' kahraman hakkında biraz bilgi sahibi olsak da özellikle yan karakterler oldukça basmakalıp, yüzeysel ve özelliksiz çizilir. Sanki hikâyeye sadece 'ekstra' kurban olmak için katılmışlardır ve birkaç abartılı davranış ve konuşma dışında senaryoya pek bir katkı vermezler.

"The Rental"da ise ana karakterler çok daha olgun ve oturaklı bir görüntü çiziyorlar. Her biri 30-40 yaş aralığında, iş sahibi, birbirlerine karşı farklı üstünlükler ve zayıflıklar taşıyan, 'sahici' karakterler. Hikâyenin merkezini oluşturan bu 'dörtlü' protagonist grup, senaryoyu beklenmedik bir 'gri' bölgeye sürüklüyorlar. Örneğin Charlie ile Michelle arasındaki ilişki iyi gidiyor gibi dursa da hassas bir dengede olduğu kesin. Aynı şekilde zamanında birçok derde bulaşmış Josh, Mina’yı çok sevse de onun kendisi için 'fazla' iyi olduğunu düşünüyor. Bütün bunların yanında Charlie ile Mina arasında gözle görülen bir 'çekim' var ve hikâyenin gidişatı bunun nelere yol açacağına dair ciddi şüpheler barındırıyor. Üstelik bütün bu hassas 'iç dinamikleri' yerinden oynatabilecek, 'dışarıdan' müdahil olan ırkçı (özellikle soyadı Mohammed olan Mina’ya karşı) ve aksi ev sahibi Taylor da zaman zaman hikâyeye katılıyor.

DİYALOGLAR VE TEPKİLER

Film, deniz kıyısında bir villa ve çevresi gibi oldukça kısıtlı bir mekânda ve toplamda sadece dört ana karakter arasında akmasına rağmen, ne konuşmalarda ne de olaylarda neredeyse hiçbir boşluk görmüyoruz. Karakterler, sahneler ilerledikçe 'bütüncül' portreler çiziyorlar, çoğu kez içlerinden geliyor gibi konuşuyorlar, asla replik kokan konuşmalara başvurmuyorlar. Kuşkusuz burada da alkol ve uyuşturucu gibi öğeler var ama bunlar da 'kararında'(!), gerektiğinde ve hikâyeyi ilerletmek için kullanılıyor. Kuşkusuz lider ruhlu ve 'açgözlü' Charlie, mantıklı ve duygusal Michelle, asi ve kararlı Mina ve özgüvensiz ama samimi Josh klasik korku filmlerindeki 'kurban' profillerinden çok daha 'kompleks' ve gerçekçi karakterler…

Bir de tabii filmde her ne kadar dört ana karakterle bir 'empati' bağı kursak da her birinin bir 'gri' noktası bulunuyor. Charlie, mantıklı ve 'sorun çözücü' bir görüntü çizse de bazı konularda 'güvenilmez' bir yan da taşıyor. Mina’nın 'ırkçı' ev sahibine karşı olan tepkisi son derece haklı olsa da bu kızgınlığını kontrol etmekte zorlanıyor, zaman zaman ölçüsüz ve yersiz davranıyor. Josh ise geçmişinde yaşadığı öfke patlaması nedeniyle işlediği suçu (birisini öldüresiye dövmüş) arkasında bırakmış gibi dursa da her an bu davranış geri gelebilecek gibi duruyor. Dolayısıyla bu dört karakter arasında en 'masum', belki de sadece Michelle görünüyor. Ama onda da bir derinlik mevcut!

AH! ŞU KATİL OLMASAYDI!

Bu tarz filmlerde vazgeçilmez karakter tabii ki sonda (veya bazen ara sıra) görünen katil olur. "The Rental"da da bu kişi filmin neredeyse son çeyreğinde arz-ı endam ediyor ama işin garip tarafı filmin son 'aktı' ve zirvelerinden birini yaratması beklenen bu bölümün belki de en zayıf sekanslardan oluşması… Katil tabii ki 'işini' yapıyor ama filme verdiği hasar büyük oluyor: O zaman kadar bize 'uygun' görünen sınırlı mekan 'yetersiz' durmaya, karakterlerin yaşadığı psikolojik 'ikilimler' yarıda kesilmiş izlenimi vermeye, yönetmen ise işin sonunda şiddeti ve kanı gerilime tercih etmeye başlıyor

Oysa ki, değindiğimiz gibi yönetmenin 'bağımsız' sinemada önemli yer tutan senaristler Mike Demski ve Joe Swanberg ile yarattığı karakterler o kadar 'incelikli', filmin bütününe 'sofistike' ve ürkütücü bir hava ekleyen görüntü yönetmeni Christian Sprenger’ın çıkardığı iş o kadar özenli ve oyuncuların sağlam performanslar sergilemek yönündeki çabaları o kadar belirgin ki, ortaya türünde tabii ki bir çığır açmayacak ama ortalamanın bayağı üstünde, hatta parlak bir film çıkmaması için bir neden yok gibi duruyor.

Sonuçta "The Rental" yetişkinler için bir 'slasher movie'ye dönüşerek bu fırsatı tepiyor: Yazık!


Kerem Bumin Kimdir?

1976 yılında Paris'te doğdu. 1994 yılında İzmir Özel Saint-Joseph Lisesinden mezun oldu. 1996-2000 yılları arasında Strasbourg Sosyal Bilimler Fakültesinde (USHS) Tarih ve Edebiyat bölümlerinde okudu. Ardından 2000 yılında İstanbul'a geri dönüp 2004 yılında Bilgi Üniversitesi Sinema/ Televizyon bölümünden mezun oldu. 2004 yılından itibaren çeşitli uzun ve kısa metrajlı sinema filmlerinde ve Belgesel filmlerde yardımcı yönetmen olarak görev aldı. Semih Kaplanoglu'nun 'Süt' adındaki sinema filminin ekibinde yer aldı. Son birkaç yıldır Yunan yönetmen Angelos Abazoğlu ile birlikte, Arte kanalı için Belgesel filmler üzerinde çalışmaya devam ediyor . Gazete Duvar'da sinema filmleri üzerine eleştiriler yazıyor .