Kılıçdaroğlu: Anayasa değişikliğine ihtiyaç var ama uygun iklim yok

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hukuk ve demokrasinin kalan kırıntıları da saray rejimi tarafından silip süpürüldü. Denge ve denetleme mekanizmaları tamamen felç edildi" diyerek güçlendirilmiş parlamenter sistem çağrısında bulundu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP Parti Meclisi (PM), Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında video konferans yöntemiyle toplandı. Toplantı basına kapalı gerçekleştirilirken PM'ye sunulan MYK raporunda Kılıçdaroğlu'nun gündeme ilişkin değerlendirmelerine yer verildi. 

Yeni Anayasa tartışmalarına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Bugün Türkiye’de demokrasiden yana olan herkes, Anayasa'nın ilk dört maddesinin aynı kalması kaydıyla 'Türkiye’nin demokratik yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı var' diyor. Ancak böyle bir Anayasa değişikliği için her şeyden önce doğru siyasi iklime ihtiyaç var, yürürlükte olan Anayasa'ya uyan bir siyasi anlayışa ihtiyaç var. Türkiye'nin bu kutuplaşmadan çıkması lazım. Bu tartışmayı başlatabilmeniz için öncelikle var olan Anayasa'ya uymanız gerekir" ifadelerini kullandı.

Kııçdaroğlu Gare'deki operasyonla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

"Gara şehitlerimizin büyük bölümü 5,5-6 yıldır bölücü terör örgütü tarafından alıkonulan güvenlik görevlilerimiz. Bu 5-6 yıl içerisinde aileler tüm siyasilerin ve devlet görevlilerinin kapısını çaldılar. Bizim de kapımızı çaldılar, kendileriyle bizzat ben görüştüm. Milletvekillerimizi görevlendirdik, ailelerle birlikte basın toplantıları yaptılar, defalarca soru önergeleri verdiler. İktidarın bu konuda inisiyatif alması gerektiğini her fırsatta söyledik. Ancak maalesef bölücü terör örgütü tarafından alıkonulan vatandaşlarımız şehit oldular. 83 milyon adına Cumhurbaşkanı’na bu konuda 5 soru yönelttim, yanıt alana kadar da sormaya devam edeceğiz."

ENİS BERBEROĞLU KARARI

Devlet kurumunun hukukun üstünlüğü ilkesiyle yönetilmesi ve vatandaşlarını koruması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bizde insanların çıkarı üzerine, doğanın çıkarı üzerine inşa edilen bir devlet anlayışı vardır. Biz, demokrasiyi güçlendirmek istiyoruz. Çağdaş uygarlığı yakalamak ve ardından aşmak istiyoruz. Her zaman haksızlıklara karşı çıktık. İşte bunun için Anayasa’nın hepimize tanıdığı haktan yola çıkarak dünya siyaset tarihinin en anlamlı ve en uzun yürüyüşü olan Adalet Yürüyüşü'nü yaptık" değerlendirmesinde bulundu.

Hiçbir ayrım yapmadan kim adaleti istiyorsa onun yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, geçen haftalarda adaletin tecellisi için mücadele eden milyonlar olarak amaçlarına ulaştıklarını ve Enis Berberoğlu'nun yeniden parlamentonun onurlu bir üyesi olarak görevine döndüğünü hatırlattı.

Süreç içerisinde bir devlet krizi yaşandığını aktaran Kılıçdaroğlu, aynı olaya dair bir mahkeme beraat verirken bir başka mahkemenin müebbet cezası verdiğini anımsattı.

Anayasa Mahkemesi'nin iki kez ihlal kararı vermek zorunda kaldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Oysa Anayasa'mızda hukukun üstünlüğü ilkesinin güvencesi olan kurallardan biri de AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcılığı yönündeki 153'üncü maddedir. Bu maddeye göre, bir hukuk devletinde anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorunlar, sorumluluklar doğuracağı açıktır. Bu ülkede gerçek anlamda hukuk, bu ülkede gerçek anlamda demokrasi varsa ilk AYM kararını uygulamayan yargıcın o görevden alınması lazım" ifadelerini kullandı.

TUZUN KOKTUĞU BİR SÜREÇTEYİZ

Yaşanan devlet krizinin 'talimat üzerine yapılan Anayasa Mahkemesi üyeliği seçimleri'nde gün yüzüne çıktığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Yıllarını Yargıtay'a veren, emek harcamış insanlar dururken, 20 günlük Yargıtay üyeliği olan İrfan Fidan'ın yüksek mahkeme üyeliğine seçildiğini" ifade etti.

Kılıçdaroğlu, "Tuzun koktuğu bir süreçteyiz. Hukukun hak ve adalet dağıtmasını istiyoruz. Bunun için de ısrarla adliyeye siyaset sokulmamalı diyoruz" dedi.

Adalete olan güvenin sarsıldığını belirten Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. İktidar olanların yapmaları gereken ilk şey Türkiye’de can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Herkesin can ve mal güvenliğinden sorumlu olan, devleti yönetenlerdir. Devleti yönetenler, siyasiler, gazeteciler, vatandaş eğer bir saldırıya uğruyorsa derhal olayın üzerine gitmeli ve olayı çözmek için gerekli talimatları vermelidir. Hukuk ve demokrasinin kalan kırıntıları da saray rejimi tarafından silip süpürüldü. Denge ve denetleme mekanizmaları tamamen felç edildi. İhtiyacımız, güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. Bugün Türkiye’de demokrasiden yana olan herkes, Anayasa'nın ilk dört maddesinin aynı kalması kaydıyla 'Türkiye’nin demokratik yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı var' diyor. Ancak böyle bir Anayasa değişikliği için her şeyden önce doğru siyasi iklime ihtiyaç var, yürürlükte olan Anayasa'ya uyan bir siyasi anlayışa ihtiyaç var. Türkiye'nin bu kutuplaşmadan çıkması lazım. Bu tartışmayı başlatabilmeniz için öncelikle var olan Anayasa'ya uymanız gerekir."

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNE DESTEK

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki gösterilere de değinen Kılıçdaroğlu, öğrencilerin Anayasa'ya uygun, demokratik ve barışçıl gösteri yaptıklarını, kendilerinin de Anayasa'ya uyulması, barışçı eylemlerin özgürce yapılabilmesi konusunda ısrarcı olacaklarını vurguladı.

"Sanayi ve tarım yatırımları yapılmalı, istihdamın sektörel yapısı düzeltilmeli"

Türkiye'nin çok boyutlu bir ekonomik buhran yaşadığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir avuç imtiyazlı insan dışında milyonlar için huzur ve refahın olmadığını ifade etti.

"Halkın umudu olmamız gereken, insanca bir yaşam ve demokratik bir siyaset için tarihsel bir sorumluluğu omuzlarımızda taşıdığımız bir dönemden geçiyoruz" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Çok boyutlu buhran demokrasiden hukuka, hukuktan ekonomiye hayatın her alanına sirayet etmiş durumda. Saray düzeninin söylemleri ve yaşadıkları ile halkın gündelik gerçekleri arasında günden güne daha da derinleşen bir uçurum var. Saray uzaya gitmekten bahsederken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları konteynırlardan, çöpten gıda toplamak durumunda kalıyor. Acı gerçekler çoktandır gizlenebilir, maskelenebilir olmaktan çıktı. Resmi verilere göre 4 milyon vatandaşımız işsiz, oysa gerçekte 10 milyonu aşkın vatandaşımız işsiz. Son bir yılda istihdam 1 milyon 103 bin azaldı. Türkiye çok derin bir işsizlik batağının içindedir. Türkiye’de en az bir işsizin olmadığı aile sayısı çok azdır. Maalesef, her geçen gün işsizlikten, yoksulluktan intihar eden vatandaşlarımızın sayısı artmaktadır.

Saray rejimi işsizlik sorununu çözmek üzere herhangi bir girişimde bulunmamakta, verileri hafifleterek kamuoyuyla paylaşmayı tercih etmektedir. AKP döneminde 16 istihdam paketi açıklanmış ancak hiçbiri Türkiye’deki yapısal istihdam sorununu çözmek için yeterli olmamıştır. İstihdam sorununa kalıcı çözüm, izlenen ekonomi politikasının 180 derece değişmesine bağlıdır. Türkiye'nin ivedilikle faiz-döviz ekseninden çıkması, yatırım, istihdam ve üretime odaklanması gerekmektedir. Özellikle işsizliğin yoğun olduğu kentlerde sanayi ve tarım yatırımları yapılmalı, istihdamın sektörel yapısı düzeltilmelidir."

"Esnaf Bakanlığı" kurulması, sicil affı çıkarılması, esnafın kullandığı kredilerin, faizsiz ve ödeme gücüne göre taksitlendirilmesi, kiralarda stopajın kaldırılması ve AVM’lerin haftanın bir günü kapanması gibi önerilerini sıralayan Kılıçdaroğlu, "Esnaf gibi çiftçi de kan ağlıyor. Türkiye'de tarım bitme noktasına geldi. Tonlarca patates, soğan depolarda çürüyor ya da hayvanlara yem ediliyor. Çiftçi girdi maliyetiyle ürün fiyatı arasında sıkışıp kalmış durumda. 19 yılın sonunda üç Trakya büyüklüğünde alan çiftçiler tarafından ekilemez hale geldi" değerlendirmesinde bulundu. (AA)