Kıbrıs'ta 'ilhak' iddiaları: Endişe mi, tehdit mi?

Ersin Tatar'ın açıklamalarına tepki gösteren Tufan Erhürman, "'Türkiye’ye her gün biraz daha bağımlı olmak' kendi endişesi mi, yoksa bir tür 'tehdit' mi?" ifadelerini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın İngiltere merkezli The Guardian gazetesine yaptığı açıklamaların ardından, adanın her iki kesiminde de 'ilhak' tartışmaları gündemde. Ankara'nın 'ada üzerindeki etkisinin artacağı' mesajını veren Tatar, "Eğer anlaşma sağlanmazsa tabii ki ilerleyen zamanda Türkiye'nin ada üzerindeki etkisi giderek daha da artacaktır çünkü bu senaryoda Ankara'ya daha bağımlı hale geleceğiz" demişti. Siyasetçiler, Tatar'ın dolaylı olarak 'ilhak opsiyonuna' işaret ettiğini söyleyerek Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı'nı eleştirdi. 

'REFERANDUMLA MEŞRULAŞTIRILACAK'

Öte yandan, Kıbrıs'ın en eski gazetelerinden Fileleftheros, Türkiye'nin Kıbrıs özelinde attığı son adımlarla ilgili önemli bir iddiayı gündeme taşıdı. Gazetede, Ekonomik Kalkınma ve Etik Profesörü ve CIIM olarak bilinen Kıbrıs Uluslararası Yönetim Enstitüsü Direktörü Dr. Theodoros Panayiotou'nun 'Ankara'da ilhak senaryosunun masaya yatırıldığı' yönündeki iddiasına yer verildi. 

Söz konusu iddiayı 'kendi kaynaklarına dayandırdığını' yazan Panayiotou, şu ifadeleri kullandı: "Kendi kaynaklarımdan doğrudan bilgi sahibiyim: Erdoğan hükümetinde kilit pozisyonlarda bulunan ve 2000-09 yılları arasında Harvard Üniversitesi'nde ekonomi ve kamu politikası dersleri verdiğim eski yüksek lisans öğrencilerim olan Türk yetkililerden bilgi edinmiş durumdayım. Bazılarıyla dostane ilişkilerimi ve temaslarımı sürdürüyorum. İlhakın üç argümana dayalı bir referandumla 'meşrulaştırılması' planlanıyor: 1) yarım yüzyıldır süren müzakereler bir çözümle sonuçlanmadı, 2) iki devletli çözüm diğer tarafça kabul edilmedi ve 3) uluslararası toplum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımamaya devam ediyor. Dolayısıyla, 'Kıbrıslı Türklerin yarım asırdır süren izolasyonunu' sona erdirecek geriye kalan tek seçenek, işgal altındaki toprakların 'anavatana' ilhakıdır.

Eldeki bilgiler, metodoloji açısından, yasadışılığı 'yasallaştırmak' için referandumun tercih edilen seçenek olduğunu gösteriyor. Ancak 'daha güvenli' bir yolun seçilebileceği de göz ardı edilmemeli. Kontrolün daha kolay ve kesin olduğu sözde meclis (KKTC Cumhuriyet Meclisi) tarafından bu yönde bir karar üretilebilir. Böylesi bir durumda, sözde uluslararası toplumun işgal altındaki toprakların Türkiye tarafından olası ilhakına tepkisi ne olacak? Kınayacak, hukuksuzluğun kaldırılması için çağrılar yapacak ancak darbeyi, Türkiye'nin yasadışı eylemini tersine çevirecek hiçbir şey yapmayacaktır. Ankara, bu senaryoyu seçmesi halinde Kırım modelini izleyecektir. Bununla birlikte Kıbrıslı Türklerin tepki göstermesi bekleniyor. Ankara ve işgalci rejim onlarla başa çıkmakta sorun yaşamayacaklarına inanıyor."

Fileleftheros gazetesinin gündeme taşıdığı iddia, adanın genelinde yankı uyandırdı. Bu pazar cumhurbaşkanlığı seçimleri için sandık başına gidecek olan Kıbrıs Rum tarafında uzmanlar ve gazeteciler, 'ilhak' iddialarını Kıbrıs'ın yeni hükümetini bekleyen 'saatli bir bomba' olarak nitelendiriyor.

'KENDİ ENDİŞESİ Mİ YOKSA TEHDİT Mİ?'

Adanın kuzeyindeyse Dr. Panayiotou'nun iddiaları, Cumhurbaşkanı Tatar'ın İngiliz basınına verdiği demeçle birlikte ele alındı. Ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, 'ilhak' iddiaları ile Tatar'ın son açıklamalarına tepki gösterdi. 

Erhürman, sosyal medya paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "Sn. Tatar’ın 'politika'sıyla müzakere başlamaz, Kıbrıs sorunu çözülmez ve Türkiye’ye her gün biraz daha bağımlı hale geliriz. Yani bu politikada müzakere, çözüm ve kendi ayaklarımız üzerinde durma ihtimali yok diyor Sn. Tatar. 'Türkiye’ye her gün biraz daha bağımlı olmak' kendi endişesi mi, başkalarında endişe yaratacağını sandığı bir tür 'tehdit' mi, o da yoruma kalmış!" 

'KENDİ YÖNETİM YAPISININ YOK OLACAĞINI MÜJDELİYOR'

 

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy ise, şu açıklamalarda bulundu: "Tatar, iki ayrı devlet ya da egemen eşitlik siyaseti ile bir yere varamadığını gördükçe bunun Kıbrıslı Türk halkına ne denli zarar vermekte olduğunu, kendi devlet iddiasına bile sahip çıkamadığını dolaylı olarak itiraf ediyor. Kendi kendini yönetmek için çalışmak, halkına kulak vermek varken, dünyaya kendi halkının, kendi yönetim yapısının yok olacağını 'müjdeliyor'!"