Kararsız iklim üretimi vurdu: Çiftçinin talebi gelir güvencesi

ANTALYA - Tatil yok, hafta sonu yok, durup dinlenmek yok... Akdeniz’de çiftçi, gün boyu tarlada, serada mesaide; geceleri de afet nöbetinde. Öncelikli talepleri, artan maliyetler karşısında erimeyen bir gelir, tarım üretiminin sürekliliği için altyapı desteği, afetlere karşı sigorta güvencesi, adım adım gelen kuraklığa önlem alınması ve emeklilik prim günü sayısının düşürülmesi.

FİDE FİYATLARI BİR YILDA 5 KAT ARTTI

Son bir yılda 5 kat artan fide fiyatlarının ve art arda yaşanan afetlerin çiftçinin belini büktüğünü söyleyen Aksu Üreticiler Birliği Başkanı Turan Şahin, “Bu koşullarda ayakta kalabilmesi için çiftçiye fide desteği verilmesi gerekiyor. Yayla seracılığı çok verimli geçiyor ama örtü altı seracılıkta çiftçi zaman zaman maliyet altı kazançla üretim yapıyor. Tarımla ailelerinin geçimini sağlayan çiftçinin tarım girdilerinde kendi kendine yetebildiği koşullarda üretim yapmayı sürdürebilmesi için destek şart. Traktör ve kamyonet alımlarında aile işletmelerine en az bir sefer devlet destekli ÖTV’siz araç veya traktör alma hakkı verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Devletten bu konuda destek bekliyoruz. Ürettiğinin yüzde 70-80'ini ihraç edip ülke ekonomisine artı değer sağlayan üreticilerin hakkını almasını istiyoruz. EYT kapsamında 9 bin iş günü olan Çiftçi Bağ-Kur emeklilik prim gününün 7 bin 200 güne düşürülmesi ile ilgili kararnamenin yürürlüğe girmesini bekliyoruz” diye konuştu.

GÖLET, MENDİREK VE ÇAY ISLAHI

Bölge üreticisinin her yıl yaşanan şiddetli yağış, sel ve fırtına kaynaklı afetlerden ağır şekilde etkilendiğini belirten Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökçe de bu yıl yaşanan sel felaketinde meydana gelen hasar ve tespit edilen bölgesel ihtiyaçlarla ilgili bilgi verdi.

Kökçe şöyle konuştu:

“Sadece Kumluca’da 55 bin dönüm tarım arazisinin yaklaşık 12 bin dönümünün yani dörtte birinin sular altında kaldığı bir felaket yaşadık. Bölgede üretilen mahsulün yüzde 70’i bundan zarar gördü. Bu afetler, çiftçinin bütün bir yıl harcadığı emeği götürüyor. Biz her yıl bu sorunlara maruz kalacağız. Tarım alanları ova niteliğinde düz araziler olduğu için şiddetli yağış sırasında su aniden yükseliyor ve ekili alanlara zarar veriyor. İklim değişikliğinin etkileriyle su sıkıntımız da gün geçtikçe artıyor. O nedenle bölgede DSİ’nin yapacağı ıslah çalışmaları çok önemli. Batı Antalya’daki tarım bölgelerine, şiddetli yağışlarda su basmasını önlemek için 4 gölet, 3 mendirek oluşturulması ve 4 çayın ıslahının yapılması çok önemli. Bu sayede hem yaşanabilecek afetlere karşı bir önlem almış oluruz hem kapalı sistem sulama yöntemiyle suyun boşa gitmesini önlemiş oluruz hem de sulama maliyetlerini düşürmüş oluruz.”

TARSİM’DEN ÇİFTÇİYE ÖDEME ENGELİ

Ziraat Mühendisi, üretici Ahmet Dumanoğlu ise çiftçinin üretim alanlarına yönelik bir sigorta uygulaması olan Tarım Sigortaları Havuzu’nun (TARSİM) yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

“TARSİM sigortası koşulları çok büyük bir sorun olarak çiftçinin önünde duruyor. Çiftçilerin seralarına yaptırdığı bu sigortanın koşulları çok kapsamlı ve birçok üretici, ekim alanında bu koşulları sağlayamıyor. Örneğin seranın etrafındaki betonun yüksekliğinin 20-30 santimetre olması isteniyor. Birçok serada bu yükseklik mevcut fakat seraların giriş kapıları alçaktır. Traktörlerin giriş çıkışı oradan sağlandığı için alçak olmak zorundadır. TARSİM sigortası yapılırken yapılan incelemede bu durum sigortaya bir engel olarak dile getirilmiyor. Ancak afet durumunda seranın gerekli koşullara uygun olmadığı şeklinde yorumlanıyor ve bu seralar giriş kapıları alçak diye ödeme kapsamı dışında tutuluyor. Çiftçiden sigorta masrafı alınırken hesap sorulmuyor ama afet olup çiftçiye ödeme yapılacağı zaman hesap soruluyor. Bunun gibi bir sürü koşul nedeniyle felakete uğramış TARSİM sigortalı çiftçinin çok az bir kısmı sigorta ödemesi alabiliyor. Bu koşulların sektörün ve uzmanların görüşleri alınarak yeniden incelenmesi ve düzenlenmesi gerekiyor.”