Karabağ: Asırlardır paylaşılamayan bölge

Azerbaycan ve Ermenistan'ı bugün yeniden topyekûn savaşın eşiğine getiren Dağlık Karabağ, yüzyıllardır antik ve büyük medeniyetlerle hem yakın hem ‘dalgalı’ ilişkilere sahip olageldi. İşte, Karabağ'ın sancılı tarihi...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Bugün Azerbaycan ile Ermenistan'ı büyük bir savaşın eşiğine getiren Dağlık Karabağ bölgesi, asırlar boyunca antik ve büyük medeniyetlerle yakın ve bir o kadar da ‘dalgalı’ ilişkiler içerisinde oldu. Ermenistan ile Azerbaycan arasında 90’lı yılların başında yaşanan savaş sonrasında Erivan'ın askeri desteği ve Ermeni diasporasının mali katkısıyla oluşturulan ve sadece Ermenistan tarafından tanınan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin (Artsakh Cumhuriyeti) bulunduğu bölgeye, antik çağlarda Urartu, Asuri, Med ve Persler kültürel izlerini bıraktı. Kültürel açıdan zengin bir birikime sahip olan bölgenin kayda geçen ilk yerlileri, Lezgi dilini konuşan Kafkas toplulukları. Pers medeniyetinin izleriyse M.Ö. 6. yy.’da kaybolmakta.

ZENGİN TARİHİ MİRAS

Karabağ’da Ermeni kültürünün izleri M.Ö. 189 yılına uzanıyor. Bu tarihten sonra bölge Roma, Arap ve İslam uygarlıklarıyla tanıştı. M.S. 9'uncu yüzyıldaysa Ermeni ve Bizans kayıtları, Ermeni Kachen Prensliği’nin kuruluşunu belgeledi. Aynı süreçte Ermeni birikiminin Hristiyanlık ve Doğu Roma İmparatorluğu'yla etkileşimi yoğunlaştı. Bizans ve Helen kayıtları, bu etkileşimin uzun zaman boyunca dalgalı bir seyir izlediğini ve zaman zaman krizlere tanıklık ettiği bilgisini içeriyor.

Karabağ Orta Çağ'da Moğol ve Türk topluluklarıyla etkileşim içine girdi. Bölgedeki ilk Selçuklu izlerini, Osmanlı İmparatorluğu’nun izdüşümü takip etti. 16'ıncı yüzyıl ortalarındaysa bölge, Pers İmparatorluğu’nun kontrolüne geçti. Ermeniler bu dönemde özerkliklerini sağlamlaştırdı. Böylece Karabağ’ın kontrolü beş yarı-otonom Ermeni beyliğinin eline geçmiş oldu.

17. yüzyıldaysa, Karabağ kısa bir Osmanlı hakimiyeti sonrasında yeniden İran kontrolüne girdi. Tekrar tesis edilen ve sağlamlaştırılan özerkliğin bu dönemde Ermeniler açısından olumlu etkilerinden çok olumsuzlukları öne çıktı. Söz konusu dönemde, otonom Ermeni yönetimleri arasında iktidar savaşları ve çekişmeler patlak verdi. İktidar kavgasının boyutlanması sonrasında bölge kısa bir dönem boyunca Türk orjinli Karabağ Hanlığı’nın yönetimine geçti. Bu kısa yönetim 1805’te, Karabağ’ın Rusya yönetimine geçmesiyle son buldu.

1823 yılında Rusya Karabağ’ı, imparatorluğunun Kafkaslardaki bir bölgesi konumuna taşıdı. Söz konusu dönemlerde, bölgenin genelinde Türkçe konuşan toplulukların sayısında göreceli bir artış gözlemlendi. Tarihi araştırmalara göre, Rus yönetiminin özellikle son dönemlerinde iktidarın desteğini arkasına alan Ermeniler sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan atılımlara imza attı ve bölgedeki etkinliklerini pekiştirdi.

SANCILI 20'İNCİ YÜZYIL

Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğruysa Kafkasların genelinde olduğu üzere Karabağ özelinde de, Rus yönetiminin siyasi mirasından ve topraklarından en büyük payı almak üzere komşu topluluklar ve devlet aygıtları arasında büyük bir yarış başladı. 1917’den 1920’lerin başlarına kadar, Azerbaycan ve Ermenistan Karabağ’ın kontrolünü elde etmek için yarıştı.

Sonraki süreçte, Sovyet hakimiyetinin Kafkaslarda sağlamlaşmasının ardından, Moskova, Dağlık Karabağ’a Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin otonom bir bölgesi statüsünü verdi. Döneme ışık tutan bazı belgelere göre, yerel nüfusun yüzde 90’nından fazlasının Ermeni olmasına rağmen bölgenin Moskova tarafından Azerbaycan’a eklemlenmesi kararında, Sovyetler Birliği'yle Ankara hükümetleri arasındaki edilen yakın iş birliği ve dostluk büyük rol oynadı.

KARŞILIKLI, 'ZORUNLU' GÖÇ DÖNEMİ

Karabağ’daki Sovyet yönetimi 1980’lerin sonlarına doğru ‘çatırdamaya’ başladı. 1988 yılında yerel nüfusun çoğunluğunu elinde bulunduran Ermeniler otonom idarenin Ermenistan’a bağlanmasını talep etti. Bu talebin dillendirilmesi sonrası bölgede ve Azerbaycan’da siyasi ve sosyal buhran patlak verdi. Büyük buhran neticesinde Azerbaycan’da yaşamlarını sürdüren binlerce Ermeni yurtlarından temelli şekilde ayrılmak durumunda kaldı. Sonraki süreçte bölge Azerileri de zorunlu olarak göç etmek durumunda kaldı.

Karabağ’daki durumun kötüleşmesi üzerine Moskova 1988 sonrasında bölgeye askeri müdahalede bulundu. Bölgede tesis edilen olağanüstü hâl ve askeri rejim, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla devre dışı kaldı. 1991'den 1994’e kadar ise Ermenistan ile Azerbaycan kendilerini kanlı bir çatışmanın ortasında buldu. Ermenistan 1994 yılına dek, Karabağ ile önemli sayıda Azeri yerleşim biriminin kontrolünü eline geçirdi. Binlerce insanın hayatını yitirdiği, büyük sosyal ve ekonomik yıkımın yaşandığı savaş, 1994’ün ortalarında ateşkes anlaşması ile son buldu. Aynı dönemde, Karabağ krizine Minsk Grubu olarak adlandırılan, ABD’nin, Rusya’nın ve Fransa’nın yer aldığı ülkeler grubu müdahil oldu.

Karabağ krizi özellikle 2010’lu yılların ortalarından sonra uluslararası kamuoyunu meşgul etmeye başladı. 2020 Yazının ortalarındaysa bölgedeki gerginlik kısa süreli çatışmalara dönüştü. Azerbaycan ve Ermenistan hükümetlerinin resmi söylemlerini sertleştirmesi sonrasındaysa, sınır hattında kanlı çatışmalar patlak verdi.

Uluslararası kamuoyu tarafından tanınmayan ‘Artsakh Cumhuriyeti’ ise askeri ve diplomatik açıdan Ermenistan’ın, ekonomik açıdan da özellikle Ermeni diasporasının desteğiyle ayakta durmaya çalışıyor. Söz konusu yönetim, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde 2018'de düzenlenen referandum sonrasında 'Kürtlerin bağımsızlığını selamlayan' ilk yabancı etmenlerden biri olarak öne çıkmıştı. ‘Artsakh Cumhuriyeti’nin Erivan’ın dışında, ABD’de ve bazı yabancı ülkelerde temsilcikleri bulunuyor.