Radyokarbon tarihleme yöntemine göre bulunan kemiklerin yaşı milattan önce 5300 ile 5000 yıllarına işaret ediyor. Bu veriler yapıların tarihini Stonehenge'in yaklaşık 2 bin 500 yıl gerisine götürüyor. Çoğu zaman içinde yağmalanan ya da hasar gören mustatillerden el değmemiş bir tanesinde koyun, keçi ve ceylana ait kafatası gibi kalıntıların yanı sıra çok sayıda sığır kemiği ve boynuzu bulundu. Bu kalıntılar, taşla inşa edilmiş bir odanın ortasında, dik duran büyük bir taşın yanındaydı.
(Fotoğraf: Kompleks planlı mustatiller.)
Uzmanlar bu yapıları kullanan kişilerin, sığırlarla ilişkili tanrılara ya da doğaüstü güçlere inanan bir kültün üyesi olabileceğini ve kurban ritüelleri gerçekleştirebileceğini düşünüyor. Mustatillerin dar girişlerine işaret eden arkeologlar, bireylerin yapılara tören alayı gibi tek sıra halinde girebileceğini belirtiyor. Bölgede bu fikri destekleyen bir kayaya işlenmiş çizim örneği de bulundu. Bu kaya sanatının "hem sığır gütme hem de avlanma sahneleri" içerdiği kaydedildi. Duvarların 50 santimetreyi geçmeyen uzunluğu da bir şeyleri içerde tutmak için değil, alanı izole etmek için yapıldıkları şeklinde değerlendirilmesine neden oluyor.
Araştırmaya katılan bilim insanı Melissa Kennedy ise, yapıların çok sayıda olmasının ve birbirine benzemesinin Geç Neolitik dönemde bu bölgenin büyük bölümünde ortak bir dini inancın olabileceğini gösterdiğini belirtiyor. Kennedy, “Bu, şu anda bu alandaki kült anlayışımızı tamamen yeniden yazabilir” diyor.
Mustatil yapımı ile doğal çevre arasında da bir ilişki olabilir. Bu yapılar, Arabistan’ın ve Afrika’nın bazı kısımlarının daha nemli olduğu ve şimdi çöl olan bölgelerin otlak olduğu MÖ 8.000 ile 4.000 yılları arasındaki Holosen Nem Aşaması sırasında inşa edilmişti. Ancak kuraklık hâlâ yaygındı ve araştırmacılar, sığırların sürü halinde toplanmasının ve toprağı değişen iklimden korumak için tanrılara adak olarak kullanılmasının mümkün olduğunu söylüyor. Mustatiller tipik olarak 2 ila 19’a ulaşan gruplar halinde kümelenmişti, bu da toplantıların daha küçük sosyal gruplara bölünmüş olabileceğini düşündürüyor.