Kadınlar İzmir’de de sokaktaydı: Mirabellerden aldığımız güçle varız

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde İzmir’de de sokağa çıkan kadınlar, "Mirabellerden aldığımız güçle ve örgütlü mücadelemizle varız ve bu mücadeleyi yaşamın her alanında sürdüreceğiz" dedi.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - İzmir Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yürüyüş düzenledi.

Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde toplanan kadınlar, "Savaşa, yoksulluğa, gericiliğe, erkek-devlet şiddetine karşı mücadeleyi yükseltiyoruz" yazılı pankart ve "Savaşa hayır barış hemen şimdi", "Tanrım eril kullarını sen affetsem ben affetmem", "Hayatlarımız pamuk ipliğine bağlı değil, katledilen kadınları aklınıza mıh gibi kazıyacağız adaleti sağlayacağız" yazılı dövizlerle Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne doğru yürüyüşe geçti.

HEDEP İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk'un da katıldığı yürüyüşte, sık sık "Asla yalnız yürümeyeceksin", “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Dünyayı yerinden oynatacağız" ve "Homofobik devlet yıkacağız elbet" sloganları atıldı. Yürüyüşte Rojava, Filistin ve Afganistan'da direnen kadınlara da selam gönderildi.

Kadınlar adına hazırlanan ortak açıklamayı Elif Uygurlu ile Pınar Çetinkaya okudu. Kürtçe açıklamayı ise Emine Bozdağ yaptı. 25 Kasım’ın tarihine değinilen açıklamada, kod adları "Kelebek" olan Mirabel kardeşlerin mücadelesinin bugün ülkenin dört bir yanında eşit, özgür bir dünya için mücadele eden kadınların mücadelesinde yaşadığı vurgulandı.

'İLK 10 AYDA 253 KADIN KATLEDİLDİ'

"Saray rejimi ve gerici ittifakları ile hayatımıza, bedenlerimize, emeğimize yönelik saldırılar her geçen gün artarken birbirimizden ve hayatımızdan vazgeçmeyeceğiz diyen kadınların, LGBTİ+’ların isyanı, öfkesi ile buradayız. Orta Doğu'dan Avrupa'ya, Latin Amerika'dan Türkiye'ye direnen kadınlar birbirine ilham oluyor, kadın dayanışması sınır tanımıyor" denilen açıklamada, "AK Parti-MHP iktidarı ve onun gerici ittifaklarının kadın-LGBTİ+-çocuk düşmanı politikaları ile erkek şiddetinin her geçen gün arttığı" ifade edildi.

İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede feshedildiği hatırlatılan açıklamada, "6284 sayılı yasa, nafaka hakkımız gasp edilmeye, boşanma hakkımız engellenmeye, çocuk istismarı aklanmaya, Medeni Kanun değiştirilmeye çalışılıyor. LGBTİ+ düşmanlığı ile ‘kutsal aile’ yalanları, cezasızlık politikaları, iktidarın en tepesinden örgütlenen nefret söylemleri şiddeti körüklüyor. 2023 yılının ilk 10 ayında 253 kadın erkekler tarafından katledildi, 194 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Faillerin çoğu; eş, eski eş ya da yakın akraba! Meşruiyetini yitirmiş olan iktidarın toplumun rızasını yeniden kazanmak için aile politikaları üzerinden kadınlara ve LGBTİ+’lara karşı açmış olduğu savaşa karşı kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz" denildi.

'UNUTMAK, AFFETMEK YOK'

"Ekonomik kriz her gün daha fazla derinleşiyor. Bir yandan erkek şiddeti ile mücadele ederken bir yandan da yoksullukla boğuşuyor, şiddet gördüğümüz evlere, ailelere mahkum ediliyoruz" denilen açıklamada, kadınların güvencesiz çalışma koşullarına ve iş cinayetlerine de dikkat çekildi.

"Tek adam rejiminin" kamusal alanı yeniden gericilik ile inşa etmeye çalıştığı belirtilen açıklamada, ÇEDES uygulaması ve kız okulları ile çocukların geleceğinin cemaat ve tarikatlara teslim edilmeye çalışıldığının altı çizildi.

Genç kadınların ekonomik krizle beraber barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi en temel haklarına ulaşamaz hale geldiği de belirtilen açıklamada, Zeren Ertaş’ın Aydın KYK yurdunda asansöre sıkışarak hayatını kaybettiği hatırlatıldı. Açıklamada, “Heybemizde Zeren’in, Sibel Ünlü’nün, Pınar Gültekin’in düşleri, isyanı ile haykırıyoruz: Faillerimizi tanıyoruz; unutmak, affetmek yok” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada LGBTİ+’lara yönelik ötekileştirici ve düşmanca politikalara da dikkat çekildi.

‘KÜRT KADINLARI ÖZEL OLARAK İKTİDARIN HEDEFİNDE’

Kürt kadınlarının siyaset yapmasının engellendiği, tutuklama ve baskılarla siyaset sahnesinden uzaklaştırılmaya çalışıldığı ifade edilen açıklamada, şöyle devam etti:

"Kürt kadınları iktidarın özel olarak hedefinde. HDP’ye yönelik operasyon sürerken mücadele arkadaşımız, kız kardeşimiz HDP İzmir İl Eşbaşkanı Berna Çelik tutuklanıyor, çıplak arama işkencesine maruz bırakılıyor. Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz’ın katiline ise ödül gibi ceza veriliyor. Azami tutukluluk süresi biten Gülten Kışanak hâlâ cezaevinde tutuluyor. 25 Kasım’da erkek-devlet şiddetine karşı sokaklarda olmayı suç saymaya çalışan devlet, Sosyalist Kadın Meclisleri’nden Satiye ve Beycan’ı evlerinden gözaltına alıyor. Bu düşmanlığı teşhir ederek, en geniş dayanışma gücünü örmek, bu saldırılara karşı savunma hattımızı kurmak bu iktidara vereceğimiz en net cevap olacaktır."

"Rojava dahil olmak üzere sınır ötesi operasyonlara son verilmeli, savaş teskeresi geri çekilmelidir" diye belirtilen açıklamada, Filistin ve Afganistan’da mücadele eden kadınlara da değinildi.

Türkiye’deki göçmen ve mülteci kadınların hem ucuz iş gücü olarak görüldüğü hem de ayrımcı politikaların hedefi haline geldiği belirtilen açıklamada, son olarak şu ifadelere yer verildi:

"6 Şubat depreminin üzerinden 9 ay geçti ama deprem bölgesindeki kadınlar hâlâ temel ihtiyaçlarına dahi erişemeden, can güvenliği olmadan, taciz, istismar riski altında konteynırlarda yaşıyor. Deprem bölgesindeki kadınlar için güvenli barınma, sağlık ve hijyen ürünlerine erişim sağlanmalı. Kentlerin yağmalanmasına son verilmeli, güvenli ve sağlıklı konutlarda yaşamak için gerekli önlemler alınmalı. Savaşa, işgale, şiddete, eşitsizliğe, yoksulluğa, homofobiye-transfobiye ve kadın düşmanı politikalara karşı Mirabellerden aldığımız güçle ve örgütlü mücadelemizle varız ve bu mücadeleyi yaşamın her alanında sürdürmeye devam edeceğiz! Her yerdeyiz, her yerde olmaya devam edeceğiz."