Çocuk yaşta evlendirilen kadınlar anlatıyor: Kabustu

“Evlendiğim gece abimle gitmek istedim, babamı affedemiyorum.”, “Seçme şansım olsaydı o yaşta evlenmezdim.”, “Evlilik benim için kâbustu.” Bu sözler aileleri tarafından küçük yaşta evlendirilmiş üç kadına ait. Programlarda, sosyal medyada “Eskiden nenelerimiz, dedelerimiz küçük yaşta evlendi ve mutlulardı…” diyenlere de şöyle sesleniyorlar: “Mutlu olup olmadığımızın dahi farkında değildik. Biz çocukluğumuzu yaşamadık, şimdiki çocuklar yaşasın.”

Google Haberlere Abone ol

Burcu Özkaya Günaydın

HATAY - Özellikle kadın örgütlerinin mücadelesi ve kamuoyunun tepkisiyle üç yıl önce geri çekilen "Çocuk istismarcısına evlilik affı" düzenlemesi korona sürecinde İnfaz Yasası ile yeniden gündeme geldi. Kamuoyu ve kadın örgütlerinin yoğun tepkisine yol açan konu gündemdeki yerini koruyor. Düzenlemeyi "Parçalanmış aileleri kurtarma" şeklinde lanse edenler var. Sosyal medya ve televizyon programlarında “Nenelerimiz, dedelerimiz 14-15’inde evlendi, gayet de mutlulardı” söylemleri dolanırken; biz de konuyu öznelerinden dinleyelim dedik…

Kimisi 14’ünde, kimisi 17’sinde evlendi. Ama hiçbiri bu evlilikleri istemedi. ‘Eşimi sevdim ama aşık olmadım’, ‘Düğünden sonra eve gitmek istedim’, bu sözler yıllar önce çocuk yaşta evlenenlere ait. Gelin “14’ünde 15’inde evlenenler ne kadar mutluymuş” hikayelerini dinleyelim.

'İLK YALNIZLAŞMA O ZAMAN BAŞLIYOR'

33 yaşındaki bir çocuk annesi, Neslihan A. 17 yaşında evlenmiş. 2003 yılında boşandığı eski eşi kendisinden resmiyette 11 ama gerçekte daha büyükmüş.

.

Eşi yurt dışına, Arap ülkelerine çalışmaya gittiği için Neslihan, eşinin ailesinin yanında kalıyormuş. Hem eşi hem de eşinin ailesi tarafından yıllarca psikolojik ve fiziki şiddete maruz kalan Neslihan şunları söylüyor: “Erken evlilik bana mutluluk getirmedi. Aksine, daha birey olamadan sizinle farklı ilişkileniyor aile bireyleri. Mesela ben bir biçimde evlenmeye ikna edildiğimde (zorlama yoluyla) ilk icraatları, yaşıtlarımdan ve kardeşlerimden uzak tutma çabaları oldu. Buna anlam veremedim ve şaşkına döndüm. Yetişkinlerin muhabbeti de sizi hiç sarmıyor. İlk yalnızlaşma o zaman başlıyor. Evlilik kimimize göre oyunken kimimize göre de kâbus oluyor. Benim için bir kâbustu.”

“Ben dudak dudağa öpüşmekten çocuk oluşur sanıyordum. Yani düşünün ki cinselliğe dair fikrim bile yok” diyen Neslihan, eski eşi ve ailesi tarafından sürekli, evi çekip çevirip iyi bir eş olması için terbiye edilmeye çalışılmış. Bu evliliği bitirmek için çok uğraşmış Neslihan. Çocuğunun hakkı olan nafakadan dahi vazgeçmiş, bir an önce evliliği bitirmek için. Neslihan’ın bugün bile herhangi bir kadın doğum doktoruna gittiğinde, çocuk yaşta anne adayları gördüğünde içi kan ağlıyor. Neslihan, kendi yaşadıklarını başka çocukların yaşamaması için çocuk evliliğinin önünü açacak yasaya karşı olduğunu söyledi.

'ANTAKYA’YA GİDECEĞİM DİYE EVLENDİM'

.

Emel Yüksel, 14 yaşındayken ailesinin kendisine, “Seninle evlenmek isteyen biri var, evlenir misin?” diye sorduğunu, o dönem Samandağ’da oturduğunu ve “Antakya’ya gideceğim” diye düşünerek, “Olur, evlenirim” dediğini anlatıyor. Evliliğin ne olduğunu dahi anlamadan anne olan Yüksek’in eşi de Arap ülkelerine çalışmaya gidiyormuş. Emel, eşi yurt dışındayken eşinin ailesinin yanında yıllarca, hem fiziki hem de psikolojik şiddete maruz kalmış. Evliliğin ne olduğunu bilmeyecek yaşta evlenilmesine karşı olduğunu söyleyen Yüksek, “Evliliğin, sevginin ne olduğunu bilmeden evlendim, bir görev bilinciyle. Çocukların küçük yaşta evliliği yasasını doğru bulmuyorum” diye konuştu.

'BABAMI AFFEDEMİYORUM'

Leyla Yolcu, 17 yaşında amcasının oğluyla evlendi. Amcasının maddi durumu iyi olduğu için babasının “Rahat edersin” diye evlendirdiği Leyla, eşini insan olarak zamanla sevmiş ama, “Hiç aşık olmadım” diyor.

.

Evlenmek yerine eğitim alarak hemşire olmak isteyen Leyla, “Benim geleceğimi çaldı” dediği babasını hala affedemiyor. Leyla, evlilik gecesini ve sonrasında yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Evlendiğim gece abime, ‘Beni de götür.’ dedim. O gece abim sabaha kadar yanımda kaldı. Evliliğin ne olduğunu bilmiyordum. Hep, ‘Başka bir hayatım olabilirdi.’ diye düşündüm. Babam ölmeden önce benimle konuşmak istedi. Bana, ‘Sen hiç mutlu olmadın, beni affet!’ dedi. Affedemedim. Çünkü bu hayat benim değildi. Bu yüzden çocuk yaşta evliliğini meşrulaştıran yasaya sonuna kadar karşı olacağım.”