Gülay Mübarek: Hayata küsmeyin, yardım istemekten vazgeçmeyin

İki yıl boyunca sistematik olarak ölümle ve tecavüzle tehdit edilen, bu süreçte 4 ev, 3 iş değiştirmek zorunda kalan Gülay Mübarek, şiddet gören kadınlara “Hayata küsmeyin, yardım istemekten vazgeçmeyin” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gülay Mübarek, kendisini sistematik olarak tehdit eden, şantaj yapan ve psikolojik şiddet uygulayan Erdoğan Küpeli’den Aralık 2016'da şikayetçi olmuş, ancak 2 yıl boyunca dava dosyasıyla ilgili kayda değer bir gelişme yaşanmamıştı. Bunun üzerine yaşadıklarını basına anlattı ve Twitter üzerinden yardım istedi. #Gülayınsesiolmayageldik hashtagiyle binlerce paylaşım yapıldı ve Gülay Mübarek’e siyasetçilerden, kadın derneklerinden, avukatlardan destek mesajları geldi.

Twitter’da büyük yankı uyandıran sosyal medya eylemi sonrası, Erdoğan Küpeli 27 Şubat 2018 tarihinde gözaltına alındı. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan Küpeli, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Küpeli’nin tutuksuz olarak yargılandığı davanın son duruşması 7 Kasım 2019’da Hatay Adliyesi’nde görüldü. Küpeli, indirimsiz ve ertelemesiz 8 yıl 3 ay hapis cezası aldı. 4 yıllık mücadelesinin sonuca ulaştığı için mutlu olduğunu belirten Gülay Mübarek, “Bir kuş kadar hafifledim, ama onama süreci devam ediyor ve bunun belirsizliği var” diyor.

2015 yılında sosyal medya platformu Facebook üzerinden tanıştığı Erdoğan Küpeli’nin sistematik tehditlerine maruz kalan Gülay Mübarek, “Sosyal medya üzerinden tanıştığım için eleştirilir miyim diye korktum ve sustum. Sustuğum dönemler için çok pişmanım. Kadınlar susmasın, eleştirilmekten korkmasın ve yardım istesin” diyor.

Gülay Mübarek, ilk zamanlar Erdoğan Küpeli’nin tehdit ve hakaretlerini herkesten, özellikle de ailesinden saklamaya çalışmış. “Telefonum sürekli sessizdeydi. İçim kan ağlasa bile ben onlara bunu göstermiyordum” diyor. Zaman içerisinde tehditlerin dozunu arttıran Küpeli, Gülay Mübarek’i 4 yaşındaki yeğenine tecavüz etmekle tehdit ediyor. Bu bardağı taşıran son damla oluyor. “Bu tehditten sonra her şeyi aileme anlattım ve şikayetçi oldum. Ailemin yanından taşındım, ziyarete bile gitmiyordum onları korumak için.”

Yargı süreci 2016 yılının Aralık ayında başlıyor. Gittiği karakol tarafından Siber Suçlar Daire Başkanlığı’na yönlendiriliyor. Ara ara gidip dosyanın durumunu soruyor, ancak hiçbir işlem yapılmadığını görüyor: “Gidip sorduğumda 2-3 ay sürer dediler. ‘İki-üç aya kadar bu adam beni öldürürse ne olacak, süreci hızlandıracak hiçbir şey yok mu?’ diye sordum ve ‘yok’ cevabını alıp eve döndüm.”

“BİTMEYECEK DİYE DÜŞÜNÜYORDUM”

Erdoğan Küpeli’nin tehditlerine ve tacizlerine maruz kaldığı yılları “Her şeyden, insan içine çıkmaktan bile korkuyordum” diye anlatıyor. O dönemlerde sık sık “Bu asla bitmeyecek, beni yiyip bitirecek ve öldürecek” diye düşündüğünü söylüyor.

Fiziksel şiddete uğramadığı için durumunun Emniyet tarafından ciddiye alınmadığını ve işlem yapılmadığını anlatıyor: “Bana ilk sorulan şey “Sana fiziksel zarar verdi mi?” oldu hep. Darp etmedi, tecavüz etmedi diye yapılan şeyi hafif gördüler.”

ŞİKAYETTEN ALTI AY SONRA İLK İFADE

Şikayetin yapıldığı tarihten tam altı ay sonra Erdoğan Küpeli ifadeye çağrılıyor. Korkunun, tehditlerin devam ettiği ve Gülay’ın hayatını askıya alıp beklemekten başka hiçbir şey yapamaz duruma geldiği 6 ay… Sonraki süreci şöyle anlatıyor: “Şikayetimi geri çekmem için tehditler, tacizler, hakaretler dozunu arttırdı. Karşı taraf işyerimi bile aradı. Ailem tehdit ediliyordu, arkadaşlarım tehdit ediliyordu, her taraftan kuşatılmıştım.”

Gülay Mübarek, fiziksel şiddet olmayınca ciddiye alınmadığını söylüyor

Aradan bir yıl geçiyor ve Gülay Mübarek dosyanın ne durumda olduğunu sormak için tekrar gidiyor. Görüyor ki hiçbir gelişme yok, iddianame bile hazırlanmamış. Küpeli bu süreçte, kendisine hiçbir şey olmayacağından emin bir şekilde tehdit ve hakaretlerin dozunu iyice arttırıyor. “Kendimi tam bir çıkmazın içinde hissediyordum” diyor, o günleri hatırlayınca.

Instagram’da gezinirken gazeteci Melis Alphan tarafından paylaşılan ve başka bir kadının hikayesini anlatan bir videoya denk geliyor. Kimliği belli etmekten çekindiği için aldığı sahte bir hesap üzerinden Melis Alphan ile iletişime geçiyor ve yaşadığı tüm süreci anlatıyor. Süreç gazetelerde yer alıyor. Fakat yeterince ses getirmediğini düşünüyor ve ardından Twitter üzerinden yardım istemeye karar veriyor.

'ACABA BU KADAR İNSAN BENİ NİYE ARIYOR?'

Twitter üzerinden gelen sayısız destek mesajını ve kadınların gösterdiği dayanışmayı “Bir terapi gibiydi. Yalnız olmadığınızı biliyor ve bundan güç alıyorsunuz” sözleriyle anlatıyor. Bu süreçte birçok kadın derneği ve avukat kendisine ulaşmaya çalışıyor: “Ben o an olayın şokuyla ‘Acaba bu kadar insan beni niye arıyor’ diye düşündüm. Ne yaşadığımın, ne yaptığımın farkında bile değildim. Şu anda kendi hayatıma sahip çıkıp elimden geleni yapmaya çalışıyorsam bu sadece kadınların gösterdiği dayanışma sayesinde. Çünkü ben ne zaman tökezlesem, vazgeçmeye çalışsam beni elimden tutup ayağa kaldıran mutlaka bir kadın oluyor. O kadının gücü bittiğinde ben ona destek oluyorum, diğeri bittiğinde başka kadınlar devreye giriyor. Birbirimizden güç alarak ayakta kalıyoruz.”

'6284’Ü BİLMİYORLAR'

“Benim şu anki Gülay Mübarek olmamı sağlayan kişi” diye bahsettiği avukatı Hatice Can ile de bu süreçte tanışmış. Korku içinde geçirdiği iki yıl boyunca gittiği hiçbir kurumun kendisine 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’dan ya da İstanbul Sözleşmesi’nden bahsetmediğini ve bu koruyucu yasa ve sözleşmeyi avukatından öğrendiğini anlatıyor: “Hatice Can, ‘Hemen koruma kararı aldıralım, 6284 seni korur’ dedi. İki yılda alamadığım, haberimin dahi olmadığı koruma kararını bana 15 dakika içerisinde kanıt gösterdiğim tek bir tehdit mesajı ile savcılıktan aldırdı. O günden itibaren süreci birlikte yürütüyoruz.”

Dava sürecinde zaman zaman umutsuzluğa kapılsa da son üç duruşmada sanığın ceza alacağından emin olduğunu ifade ediyor: “Davayı takip etmek, peşini bırakmamak çok önemli. Avukatın kadın hakları konusunda donanımlı olması ve kadını koruyan maddeleri bilmesi, erkeklerin yanlış bildiği yerde ‘hayır, öyle değil böyle’ diye düzeltmesi çok önemli.”

KADIN DAVALARINI TAKİP EDİYOR

Gülay Mübarek, sosyal medyadan sesini duyurduğu Şubat 2018’den beri kadın hakları için mücadele ediyor. Üyesi olduğu Mor Dayanışma Kadın Derneği'yle beraber kadın davalarını takip ediyor, şiddet gören kadınlara ve ailelerine destek olmaya çalışıyor. Aktif bir sosyal medya kullanıcısı. Özellikle, takip ettiği davalara ilişkin gönderiler paylaşıyor.

O başka kadınlara destek oluyor

Şiddete uğrayan, tehdide ve baskıya maruz kadınlara, “İnsanlar bana inanır mı diye korkmayın, inanmasalar bile siz kendiniz için yapmanız gereken şeyi yapın” diyor. Korktuğu ve sustuğu dönemlerde kendisini herkesten soyutladığını ve bunun hiçbir şeye yaramadığını anlatıyor: “Hayata küsmeyin, yardım istemekten vazgeçmeyin. En yakın kadın dayanışma derneklerine, kadın platformlarına gidin. Gidemiyorsanız telefonla destek alın. Kimliğinizi belli etmek istemiyorsanız kendinizi gizleyerek yardım isteyin. Konuşmak bile insanı o kadar rahatlatıyor ki. Benim sürecimin dört-beş yıla yayılmasının sebebi, benim ilk yıl susmam hiç kimseye anlatmamam. İki yılın sonunda bu Gülay tüm Türkiye’ye haykıran ‘Beni artık kurtarın yeter’ diye bağıran bir kadına dönüştü.”

KADINLAR İÇİN ÇALIŞMAK İSTİYOR

Dava sürecinde işini de kaybeden Gülay Mübarek, ailesinin maddi desteğiyle geçimini sağlıyor. Davanın sonuçlanmasıyla rahat bir nefes aldığını ve son bir haftadır aktif bir şekilde iş aradığını söylüyor. Şimdilik hayatını kazanacağı herhangi bir iş bulma arayışında olsa da, ileride kadın ve çocuklar için çalışan bir kurumda yer almak istiyor: “Şartları zorlayacağım, böyle bir şey başarabilirsem ne mutlu bana.”