KADES'te ‘ayrımcılık’ son buldu, Kürtçe de sisteme eklendi

Kürtçe'nin KADES uygulamasına eklenmesi için açılan davada mahkeme, 'ayrımcılık' demeden ayrımcılığa dikkat çekti. Davayı açan avukatlardan Çiğdem Sevimli, kararın emsal teşkil edeceğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR- Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığı bünyesindeki Elektronik Kelepçe İzleme Merkezi'nde bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan Asayiş Daire Başkanlığı Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şube Müdürü Dr. Sibel Özdemir, Kadın Acil Destek Uygulaması (KADES) hakkında bilgi verdi. Özdemir, uygulamanın 3 milyon 70 bin kadın tarafından indirildiğini ve yaklaşık 400 bin ihbar geldiğini söyledi.

Elektronik kelepçe uygulaması hakkında bilgi veren Özdemir, “Elektronik kelepçe denen bu cihaz darbeye, suya dayanıklı. Bunlardan etkilenmeyen cihaz ayak bileğine takılıyor. Biz şiddet uygulayanın harita üzerinde nerede olduğunu görebiliyoruz. Ev hapsi şeklinde değil, hareket edebilir, başka yerlere gidebilir ama mağdur olan kişiye belirtilen mesafeden fazla yaklaşamaz. Tekrar yaklaşma ihtimaline karşı mağdura verdiğimiz bir ünite var. İzleme ünitesine panik butonu ekledik. Butona basınca şiddet mağdurumuz bize ulaşabiliyor. Bu ünite üzerinden hem şiddet uygulayan hem de mağdura ulaşabiliyoruz” dedi.

Özdemir, ayrıca “KADES uygulamasının daha fazla kişiye ulaşması için farklı dillere de tercümesi yapılarak kullanılmaya başlandı. Türkçe, İngilizce, Fransızca, Rusça, Arapça ve Farsça olarak kullanılmaya başlandı. 11 dile çıkarmak için çalışmalar başladı. Almanca, İspanyolca, Kürtçe, Özbekçe, Kırgızca da eklenerek 11 dille hizmet sunacak” şeklinde konuştu.

DAVA KONUSU OLMUŞTU

KADES uygulamasına Kürtçe'nin de eklenmesi ile ilgili Diyarbakır Barosu avukatlarından Çiğdem Sevimli ile konuştuk. Çünkü Sevimli, Diyarbakır Barosu Kürtçe Dil Komisyonundan meslektaşı Avukat Elif Birkili ile birlikte Ankara İdare Mahkemesi'nde dava açmıştı.

KADES uygulaması, Türkçe’nin yanı sıra birkaç dilde kullanıma geçirilmişti. Bu dillerin arasında Kürtçe yoktu ve Sevimli ile Birkili, Kürtçe'nin de uygulamaya eklenmesi için dava açmıştı.

Bu dava süreci hakkında bilgi veren Sevimli, KADES uygulamasının 07 Mart 2021'de 6 dil ile hizmet vermeye başladığının Türk Polis Teşkilatı’nın resmi sitesinde ve sosyal medya hesaplarında duyurulduğunu hatırlattı. Sevimli, bu dillerin Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce, Rusça ve Fransızca olarak belirlendiğini söyledi.

6 dil arasında Kürtçe'nin yer almamasını ayrımcılık olarak değerlendiren Avukat Sevimli, dava ile ilgili gelişmeleri şöyle anlattı: “Uygulamaya yeni eklenen diller internet sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden duyurulduğunda, bu işlemin apaçık ayrımcılık doğurduğunu düşündük. Diyarbakır Barosu’nun Kadın Hakları Merkezi'ni temsilen ben ve Kürtçe Dil Komisyonu'nu temsilen meslektaşım Av. Elif Birkili ile birlikte merkez/komisyonlarımız üzerinden baro ile görüştük ve dava açacağımızı belirttik. İlk olarak Diyarbakır Barosu adına Kürtçe'nin de KADES uygulamasında yer alması için İçişleri Bakanlığı'na 31 Mart 2021'de başvuru yaptık. İdarenin herhangi bir işlem talebine 60 günlük cevap verme süresini bekledik.”

Çiğdem Sevimli


'İÇİŞLERİ BAKANLIĞI CEVAP VERMEDİ'

Ancak İçişleri Bakanlığı bu süre içinde olumlu veya olumsuz bir yanıt vermedi. İdarenin bir talebe olumlu ya da olumsuz cevap vermemesi zımnen ret olarak kabul ediliyor. Sevimli ile Birkili, bunun üzerine 23 Haziran 2021 tarihinde işlemin iptali için Ankara İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Davayı açtıktan sonra idare davaya savunma dilekçesi gönderdi. Çiğdem Sevimli, “Ancak içerik olarak KADES uygulamasının ne olduğunu anlatmaktan öte bir savunma değildi. İdarenin bu savunmasına dosyada erken karar çıkması için cevap vermedik. 03 Ağustos 2021 tarihinden bu yana İdare Mahkemesi dosyada eksik bir evrak olmamasına rağmen karar vermedi. Bunun üzerine yaklaşık bir ay önce mahkemenin kararını vermesi için talep gönderdik” dedi.

Bu aşamadan sonra süreç, Sevimli’nin anlattığına göre enteresan ilerlemiş: “27 Mayıs’ta haber siteleri üzerinden KADES uygulamasına Almanca, İspanyolca, Özbekçe, Kırgızca dilleri yanında Kürtçe dilinin de eklendiğini öğrendik. 30.05.2022 tarihinde Ankara 15. İdare Mahkemesi'nin 27.04.2022 tarihinde verdiği olumlu karar tarafımıza tebliğ edildi. Tahmin ediyorum ki, dosyada karar verilmesi yönündeki talebimiz üzerine bu husus İçişleri ile görüşüldü ve karar verildi. Ya da karar verildikten hemen sonra resmi yazışma dışında haricen İçişleri'ne bildirildi ve bize tebliğ edilmeden Kürt dili Bakanlık tarafından uygulamaya dahil edildi.”

'KÜRT KADINLAR GÖZETİLMEMİŞTİ'

KADES, kadına yönelik şiddetin engellenmesi için önemli bir uygulama. Uygulamaya birçok dilin yanı sıra Kürtçe'nin de eklenmesi, şiddete karşı Kürt kadınlarını da hiç değilse belli oranda koruyacak.

Kürtçe'nin KADES uygulamasına eklenmesinin tek başına çok önemli olmadığını belirten Avukat Çiğdem Sevimli, “20 milyonu aşkın Kürt vatandaşın olduğu bir ülkede, kullanımı daha az dillere öncelik verilirken Kürt vatandaşların/kadınların gözetilmeyerek bu dilin eklenmemesidir önemli olan” dedi.

“Bizim kabul etmediğimiz durum buydu” ifadesini kullanan Sevimli, şöyle devam etti: “Kadına yönelik şiddetin gün be gün arttığı artık cinskırıma döndüğü Türkiye’de kadına destek için geliştirilen bir uygulamadan Kürt kadınlarının hariç tutulması tamamen ayrımcı bir uygulama. Cinsiyet temelli eşitsizliğin doğurduğu ayrımcılığın yanında ırk temelli bir ayrımcılık yapılarak Kürt kadınları bu işlemle çoklu bir ayrımcılığa maruz bırakıldı.

İdare Mahkemesi'nin verdiği bu karar hem kadına yönelik şiddete karşı kadının desteklenmesi, hem de ırk temelli ayrımcı bir uygulamanın kaldırılması açısından önemli. Tabii ki bu karar tek başına ne şiddetin ne de ayrımcılığın çözümü olabilir. Ama haksız ve ayrımcı olan bir uygulamanın kaldırılması eminim kısmen de olsa bazı çözümler sunacaktır.”

'MAHKEME ‘AYRIMCILIK’ DEMEDİ AMA…'

Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin gerekçeli kararında önemli tespitler yapıldı. Dava dilekçesinde mahkemeden işlemin iptalini talep ederken, İstanbul Sözleşmesi'nin 19. Maddesi ve Anayasanın Eşitlik başlıklı 10. Maddesini gerekçe gösterdiklerini hatırlatan Çiğdem Sevimli, Mahkemenin gerekçeli kararına bakıldığı zaman, kadına yönelik şiddetle her alanda mücadele edilmesi gerektiği, bu uygulamadan yararlanacak kişiler arasında bir ayrım yapılmaması gerektiğinin belirtildiğini söyledi.

Sevimli, “Kararda aynı zamanda Kürt kadınlarının da bu uygulamadan azami ölçüde yararlanabileceği, başka diller eklenmişken Kürtçe'nin de eklenmesinin uygulamanın amacına daha uygun olacağı belirtildi. Kararda açıkça ayrımcılık kelimesi kullanılmasa da mahkemenin gerekçelerine bakıldığı zaman, işlemin ayrımcılık doğurduğunu sabit olarak ortaya koyuyor” dedi.

“Bu yönüyle çok olumlu bir karar” diyen Avukat Sevimli, Kürt sanatçılara yönelik yasaklara da değinerek şunları söyledi: “Son dönemlerde biliyorsunuz ki birçok Kürt sanatçının konserleri ve gösterileri valilikler ve belediyeler tarafından ‘kamu menfaati’ denilerek iptal ediliyor. Ankara 15. İdare Mahkemesi gerekçeli kararında uygulamaya Kürtçe dilinin eklenmesinin ‘Kamu Menfaatlerine’ daha uygun olacağını belirtti. Bu yönüyle de aslında, Kamu Menfaatinin yargı önünde anadilde hizmet almak ile daha uygun olacağı belirtilmiş oldu.”

'BU KARAR EMSAL OLABİLİR'

Ankara 15. İdare Mahkemesi'nin bu kararı, Kürtçe'nin kamusal alanda kullanılmasına olanak sağlamak açısından emsal teşkil eder mi? Ayrıca valilerin Kürt sanatçıların konserlerine yönelik yasaklarının önüne geçer mi?

Sevimli, bu sorulara cevap verirken, “Biliyorsunuz ki elektrik şirketleri, havayolu şirketleri, belediyeler, kısaca kamu alanında çalışan birçok kurum artık çok dilli hizmet veriyor. Ancak bu çok dilli uygulamanın içerisinde, bazı belediyeler ve şirketler hariç, hiçbir kamu kurumu veya özel şirket Kürtçe hizmet vermiyor” dedi.

“Haricen edindiğim bilgilere göre daha önce bazı kurumlara ve şirketlere, Kürtçe hizmet verilmesi talebiyle başvuru yapılıp dava açılmış ancak olumlu bir karar alınamamış” diyen Çiğdem Sevimli, “Şu an bildiğimiz kadarı ile kamu hizmetlerine Kürtçe'nin eklenmesi konusunda ilk mahkeme kararı çıkmış oldu. Bu kararda idare mahkemesinin vurgu yaptığı kamu menfaati çok önemli. İdarenin her işlemde öncelediği kamu menfaatine 20 milyonu aşkın Kürt vatandaşın bu ‘kamunun’ ve ‘menfaatin’ dışında bırakılması açıkça ayrımcı bir politika. O yüzden bu karar birçok açıdan emsal olarak kullanılabilir” diye konuştu.