İYİ Parti: 2. Dünya Savaşı'nda dahi Mutsuzluk Endeksi bugünden daha yüksektir

İYİ Parti’nin bütçe kanun teklifi şerhinde Türkiye’de 12 Eylül darbesinden sonraki en yüksek mutsuzluk döneminin yaşandığı ifade edildi, "muhtemel sebebi Cumhurbaşkanlığı sistemidir" denildi. 

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - İYİ Parti, 2024 bütçe kanun teklifine yönelik, karşı görüşlerini içeren muhalefet şerhini hazırladı.

350 sayfalık muhalefet şerhinde AK Parti’nin 2002 Türkiye ekonomisine takılıp kaldığı ifade edildi. Şerhte, “2024 bütçesinin komisyon görüşmeleri esnasında kendi bakanlıklarının bütçelerini sunmak üzere söz alan bakanlar ve hatta kurum başkanları AK Parti iktidarının başladığı 2002 yılını baz yıl olarak kabul etmişlerdir. Yakın dönem ekonomik göstergeleri özelinde yorum geliştirmek ve ekonomik analiz yapmak yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin en kötü ekonomik göstergelerinin olduğu bu dönemle kıyaslama yapmaktadırlar” denildi.

‘AK PARTİ’NİN KURUMLARIMIZI GETİRDİĞİ NOKTA: PARTİLİ BÜROKRASİ’

İktidarın, “AK Parti’nin Kurumlarımızı Getirdiği Nokta: Partili Bürokrasi” ifadeleriyle eleştirildiği şerhte, “Bakanların siyasi kimlikleri olmakla beraber gerçekçi bir bütçe çalışmasının yapılması için bu siyasi kimliklerinden arınarak objektif bir yaklaşımla bütçe sunumu yapmaları gerekmektedir” ifadeleri kullanıldı.

6 ŞUBAT DEPREMİ: KRİZLERİ BAHANE ETME EĞİLİMİNDE OLMAK, LİDERLİĞİN SORUMLULUĞUNDAN KAÇMAKTIR

6 Şubat depremlerine özel bir bölüm ayrılan şerhte şu ifadeler kullanıldı:
“Hükümetlerin bu krizlere karşı gösterdiği başarı, felaketleri en aza indirme ve toplumu yeniden inşa etme yeteneğinde yatar. Krizleri bahane etme eğiliminde olmak, liderliğin sorumluluğundan kaçmak anlamına gelir. 2023 Türkiye ekonomisinin ele alındığı bu şerhte, küresel pandemi ve depremlerin ekonomik etkilerini anlamak ve değerlendirmek önemlidir. Ancak bu, sorumluluğu bir kenara bırakma veya başarısızlığı mazeret olarak sunma anlamına gelmemelidir.”

İYİ PARTİ’NİN BECERİKSİZLİK ENDEKSİ: EN BAŞARISIZ DÖNEM CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ SONRASI

AK Parti iktidarının 20 yılının mercek altına alındığı şerhte İYİ Parti tarafından hazırlanan “Beceriksizlik (Başarısızlık) Endeksi” verilerine de yer verildi. Bilimsel metotlar kullanılarak hazırlandığı ifade edilen bu endekse göre AK Parti’nin en başarısız döneminin Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra yaşandığı belirtildi ve şu ifadeler kullanıldı: “Beceriksizlik (başarısızlık) endeksinde; enflasyon, dış ticaret dengesi, cari denge, piyasa faizleri, işsizlik, yatırım çekiciliği alanlarında sekiz değişken yer almaktadır. Bütün bunlardan bir endeks hazırladığımızda, maalesef, AK Parti iktidarının uzak ara en başarısız döneminin Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra yaşandığı ortaya çıkmıştır.”

12 EYLÜL DARBESİNDEN SONRAKİ EN YÜKSEK MUTSUZLUK

Ortalama enflasyon ve ortalama işsizlik oranı toplamını ifade eden Mutsuzluk Endeksi verileri için de şerhte, “Bu endekse göre Türkiye bütün Cumhuriyet tarihi boyunca en kötü üçüncü dönemini yaşamaktadır. İkinci Dünya Savaşı'nın etkisinde dahi Mutsuzluk Endeksi bugünden daha yüksektir. 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül darbesinin yaşandığı 1980 ve 1994 ekonomik krizinden sonra en yüksek mutsuzluk döneminin muhtemel sebebi Cumhurbaşkanlığı sistemidir” ifadeleri kullanıldı ve AK Parti’nin 21 yıllık iktidarının en başarısız dönemini yaşadığı kaydedildi.

HEDEFLENEN MİLLİ GELİRİN YARISININ BİLE ALTINDA KALINDI

AK Parti’nin 2023 hedeflerinin incelendiği şerhte bütün makro ekonomik hedeflerin çok uzağında kalındığı belirtildi ve “Hedeflenen milli gelirin ve kişi başına milli gelirin yarısının bile altında kalınırken, hedeflenen ihracat hacminin ancak yarısına, işsizlik oranının olumsuz anlamda iki katına ve en vahimi enflasyon oranının on iki katına ulaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. 

FİYAT İSTİKRARI SAĞLANAMIYOR

Tüm bakanlıkların çalışmalarının ve bütçelerinin detaylı olarak ele alındığı şerhte Hazine ve Maliye Bakanlığı bölümünde, fiyat istikrarının sağlanamadığına vurgu yapılarak şu ifadeler kullanıldı:
"İktidarın baskısıyla iktisat teorisinin tam tersini izleyen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, artan enflasyon beklentilerine rağmen sürekli faiz indirerek enflasyonu yüzde 80’lerin üzerine çıkarmıştır. İktidar her ne kadar bu büyük hatadan dönmek isteyerek Haziran 2023’ten itibaren faiz artırımına gitmiş olsa da piyasaların hükümet politikalarına olan güveni sarsılmış Türkiye öngörülebilirliğini tamamen kaybetmiştir. Gelinen noktada politika faizi artırılarak yüzde 40 düzeyine çıkarılmasına rağmen hem dolar kurunda hem de fiyatlar genel düzeyinde artış devam etmektedir.”

TOGG YERLİ BİR ‘DERLEME’ OTOMOBİL

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bölümünde yerli otomobil TOGG’un ithal girdi ile üretildiği belirtilirken “Araç üretiminde öncelikli olarak dikkate alınan parçaların fikri haklarının tamamen yurt dışı menşeili olduğu görülmektedir. Aracın elektrikli motoru Alman markası Bosch’tan, bataryası çoğu Çin ağırlıklı olmak üzere dünyanın en büyük 6 firmasından, araç entegrasyonu (aktarma organları) Alman mühendislik firması EDAG’tan, mekanik aksam ve şasi sistemlerini İngiliz Myra firmasından, tasarım ve prototipleri ise İtalyan Pininfarina firmasından satın alan TOGG bu anlamda yerli üretimden çok yerli bir derleme otomobil konumundadır” denildi.

DOĞALGAZ REZERVİ BULUNDU FİYATLAR DÜŞMEDİ

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesine ilişkin bölümde dünyada petrol ucuzlarken Türkiye’de akaryakıtın rekora koştuğu kaydedildi, doğalgaz rezervi bulunmasına rağmen de doğalgaz fiyatlarının düşmediği vurgulandı.

YÜZDE YÜZ RUS SERMAYELİ 'YERLİ VE MİLLİ' SANTRAL: AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ

Akkuyu Nükleer Santrali projesinin eleştirildiği şerhte, santral için “Bütün unsurları ile ithal bir projedir ve ülkemizin milli enerji politikasına hizmet etmekten çok uzakta, Rusya ve Putin yönetimine özel imtiyazlar sağlayan bir dış politika aparatı durumunda görünmektedir. Öyle ki bu proje, ekonomik bir yatırım olmak yerine, iki ülkenin yönetimleri arasındaki stratejik iş birliğinin sembolü gibi ele alınmış ve bu anlayışla yürütülmüştür” ifadeleri kaydedildi. Proje için “AK Parti tarafından her aşamada siyasi şov ve oy devşirme aracı olarak kullanılmakta kamuoyuna yanıltıcı bilgiler aktarılmaktadır” denildi.

YAP-İŞLET-DEVRET: VURGUN DÜZENİ

Ulaştırma Bakanlığı bütçesine yönelik bölümde ise yap-işlet-devret sistemine yönelik eleştiriler öne çıktı. Şerhte, “Yolcu garantili yollar, geçiş garantili köprülerle milletimizin geleceği ipotek altına alınmış durumdadır. Yap-işlet-devret projeleriyle iktidarın nasıl bir soygun ve vurgun düzenine çanak tuttuğu aşikardır. İktidar, Yap-işlet-devret modelinin içeriği ve işlem şeklini de sır gibi saklayarak hem muhalefetin hem de vatandaşlarımızın zihnini bulandırmaktadır. Maliyet ve para konularındaki soru önergelerine resmi kaynaklardan “devlet sırrı” gibi garip bir cevap vererek meselenin üstünü örtmeye çalışmaktadır” denildi.

YARGIDA DARBE GİRİŞİMİ

Adalet Bakanlığı'nın sert biçimde eleştirildiği şerhte, “Yargı mensupları iktidarın veya iktidar yandaşlarının istediği kararı vermediğinde sürülmüş ve görev yeri değiştirilmiştir. Mahkemeler siyasilerin hukuksuzluklarını meşrulaştırma aracı olarak kullanılmaya başlanmış, iktidarı eleştirenler ise hukuksuz gözaltılarla yıldırılmaya çalışılır hale gelmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Yargıdaki mülakatlar için “İktidar mülakat uygulamaları ile kendi emrinden çıkmayacak bir yargı ağı oluşturmaya çalışmakta ve liyakati değil sadakati öncelemektedir” denilen şerhte Yargıtay ve AYM arasındaki krize de değinildi. “Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi Üyelerinin Darbe Girişimi: Anayasal Devleti Yıkma Teşebbüsü” başlığıyla sunulan kısımda, “Anayasayı yok sayan bu anlayış devletimizin hangi kurum ve kuruluşu içindeyse derhal defedilmelidir. Görevde bulunan liyakatsiz kişiler devletimizin onurlu ve şerefli yargıçlarını da töhmet altında bırakmaktadır” denildi.

SURİYELİLERİN DOĞUM ORANLARI: 2053’TE TÜRKİYE’DE 35 MİLYON GÖÇMEN OLACAK

İçişleri Bakanlığı ile ilgili bölümde göçmen ve mültecilere geniş yer ayrılırken kaçak göçün milli güvenlik sorunu olduğu ifade edildi. Şerhte Suriyelilerin doğum oranlarıyla ilgili şu tespitler yer aldı:
“2012 yılından itibaren ülkemizde yaklaşık bir milyon Suriyeli bebek dünyaya gelmiştir. Bu rakamlar göstermektedir ki ülkemizdeki Suriyeliler kalıcı olarak Türkiye'ye yerleşme düşüncesindedir. Hayat onlar için geçici sığınmacı statüsünde olmalarına rağmen sürdürülebilir hale gelmiştir. Geçici sığınmacı statüsündeki Suriyelilerin nüfus artış hızının bu denli fazla olması ülkemizin yıllar sonra karşılaşacağı demografik sorunları açıkça ortaya koymaktadır. Bu doğurganlık oranlarıyla beraber 2053 yılında yani bundan otuz sene sonra Türkiye'de zamanında düzensiz göçle gelen ve ülkemizde bulunan 35 milyon insan olacaktır. Bu perspektif 30 yıl sonraki ana sorunumuzu işaret etmektedir. Roma İmparatorluğu'nun yıkılma sebebi de buna benzer bir göç dalgası olmuştur. Bu itibarla tarihten ders almalı ve gerekli mücadele için adımlar atılmalıdır.”

BÜTÇE YOKSULLUĞU, YASAKLARI, YOLSUZLUKLARI BİTİRMEYİ İLKE EDİNMİYOR

İYİ Parti muhalefet şerhinin sonuç bölümünde “Bu bütçe; 100’üncü yılı ifa ettiğimiz şu tarihi dönemde, ikinci yüzyıla giren Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan bir bütçe ve maliye politikası perspektifi içermemektedir” ifadesi kullanıldı.

Bütçenin yoksulluğu, yasakları ve yolsuzlukları bitirmeyi ilke edinecek bir anlayışı yansıtmadığı belirtilen şerhte şu ifadeler kaydedildi:
“İYİ Parti olarak devlet yönetimi anlayışımızda “bütçe namustur” ilkesi yatmaktadır. Grubumuz bütçeyi sadece mali bir araç olarak görmemekte aynı zamanda milletin emaneti olarak kabul etmektedir. Bu mesuliyetle milletimizden alınan her bir kuruşun takibini yapmak ve her bir kuruşun hesabını sormak İYİ Parti'nin yüce Türk milletine borcudur.”