İsmail Şengül için AYM’ye başvuru: O e-posta PYD'den gönderilmedi

Kobanê Davası kapsamında tutuklu yargılanan HDP'li İsmail Şengül için AYM'ye başvuru yapıldı. Başvuruda tutuklamalara gerekçe gösterilen 'PYD'den HDP'ye e-postalı talimat' iddialarına yanıt verildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - HDP’lilerin yargılandığı Kobanê Davası kapsamında 14 aydır tutuklu bulunan HDP MYK üyesi İsmail Şengül için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuru yapıldı. Şengül’ün avukatı Cenk Yiğiter, AYM’ye yaptığı başvuruda tutukluğa son verilerek Şengül’ün tahliye edilmesini istedi. Yiğiter ayrıca, Kobanê Davası’nda iktidara yakın medya organları tarafından yayınlanan ve mahkemenin tutukluluğa devam kararında 'suç delili' olarak gördüğü, "HDP’ye Kobani talimatı PYD’den: ‘Acil çağrı’ koduyla e-posta" başlıklı haberlerin doğru olmadığını anlattı.

2014’TE SORUŞTURMA 2021’DE YARGILANMA…

Yiğiter, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda 2014 yılında başlamış bir soruşturma neticesinde Şengül'ün 2021 yılında yargılanmaya başlandığını hatırlatarak, “Bu davanın bütün bu yıllar boyunca, daha önce açılmasının önünde hiçbir engel bulunmamakta. Soruşturmanın 2014 tarihinde başlayıp davanın 2021 yılında açılmış olması, davanın adaleti sağlama işlevini sağlamayı amaçlamadığını, değişen siyasal konjonktürün gerekleri doğrultusunda açıldığını göstermekte” dedi.

Şengül ve yargılanan diğer HDP’liler hakkında çok ağır suçlamalar yöneltildiği belirtilen başvuruda, “Böylesi ağır suçlamaların neden yıllarca bekletildiğinin hukuk dahilinde bir açıklaması bulunmamakta. Bir kişinin üzerinden bu kadar süre geçmiş olaylar ile ilgili etkili bir savunma yapması da mümkün değildir. Bu itibarla başvurucunun makul bir süre içinde yargılanma hakkı ihlal edildi” ifadeleri yer aldı.

İsmail Şengül, tutuklandıktan sonra Ankara Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde, 22 gün süre ile tek kişilik bir tecrit hücresinde tutuldu. Yiğiter, müvekkilinin bu hücrede eziyete maruz kaldığını anlattı: “Bu hücre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alıp cezaları kesinleşen ve infaz edilen mahkumlar için düzenlenmiştir. Bu anlamda ortada bir yargı kararı yokken cezalandırılmış, işkence ve eziyete, insanlık dışı muameleye maruz bırakılmıştır.”

‘E-POSTA PYD TARAFINDAN GÖNDERİLMEDİ’

Kobanê Davası’nda mahkeme, sanıklarla ilgili tutukluluğa devam kararında ‘PYD tarafından gönderildiği anlaşılan’ bir mesajı gerekçe olarak gösterdi. Bu mesaj mahkeme tarafından ‘kuvvetli suç şüphesi’ delili olarak değerlendirildi. Yiğiter, aynı zamanda iktidara yakın medyada da yer verilen bu iddiayı da hatırlatarak söz konusu e-posta için şunları söyledi: “İddianameden de görüleceği üzere, 'Urgent Call' konulu İngilizce olarak yazılmış olan ve [email protected] adresinden gönderilen bu e-postanın, HDP MYK üyesi ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür'e atıldığı tarih 6.10.2014 saat 22:05 olup Nazmi Gür tarafından diğer MYK üyelerinin dahil olduğu e-posta listesine atılma tarihi 7.10.2014 saati ise 07:10'dur. Görüleceği üzere HDP MYK üyeleri bu mesajı 6 Ekim 2014 tarihinde yapmış oldukları toplantıdan sonra görmüşlerdir, daha önceden görmüş olma ihtimalleri de bulunmamaktadır. Ayrıca iddianameyi hazırlayan savcı veya iddianameyi kabul eden ve bu mesaja dayanarak tutukluluk devam kararı veren mahkeme veyahut tutukluk devam kararlarına itirazları karara bağlayan mahkeme internet web aramaları yoluyla basit bir araştırma dahi yapmadı. Görüleceği üzere bu metin PYD'nin değil, merkezi Brüksel olan KNK (Kürdistan Ulusal Kongresi) adlı örgütün olup hâlâ, 6.10.2014 tarihli olarak yayına açık bulunuyor. Yani metin PYD'nin değil KNK'nin metnidir ve zaten 6 Ekim 2014 sabahından itibaren web üzerinden yayılmıştır. Mahkeme de hâlâ bu eksik soruşturma ürününü kuvvetli suç şüphesi delili olarak kabul etmekte. Sonu gmail.com, herkes tarafından alınması mümkün olan bu e-posta adresinin PYD ile herhangi bir ilgisi olduğu dahi şüphelidir. Nitekim bu e-postada KNK'nin basın metni, PYD'nin basın metniymiş gibi sunulmuştur. PYD mensupları herhalde KNK ile PYD'nin farkını bilecek kişilerdir. Ayrıca bu adresten aynı mailin başkalarına gönderildiği, bunlardan birinin Norveçli parlamenter Nikolaj Villumsen olduğuna dair delil de mahkemeye sunulmuştur.”

‘ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK HAKKI İHLAL EDİLİYOR’

Davanın görüldüğü Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutukluluk halinin devamı kararlarında, itiraz merci olan Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi ise itirazın reddi kararlarında, tüm tutuklu sanıklar için aynı gerekçeleri yazmıştı. Yiğiter bu konuyu da AYM’ye taşıdı: “Bu anlamda tutukluluk devam ve itirazın reddi kararlarında yeterince gerekçelendirilmeden ve de gerekçelerin kişiselleştirilmesinden bahsetmek de mümkün değildir. Başvurucunun özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil yargılanma hakkı bu anlamda da ihlal edilmekte.”

Yiğiter son olarak müvekkilinin tutukluluk haline son verilip tahliyesini isteyerek başvurusunda şöyle devam etti: “Başvurucunun tedbiren tutukluluk haline son verilerek tahliye edilmesini ve serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu başvuru sona ermiş bir ihlale ilişkin değil, hala devam etmekte olan ciddi bir takım ihlallere ilişkin olarak yapılmakta. Başvurucu geçerli bir sebebe dayanılmaksızın 14 aydır özgürlüğünden mahrum. Sürmekte olan ve ne kadar süreyle devam edeceği de belli olmayan bu haksız tutukluluk hali başvurucunun maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik devam eden ciddi bir tehlike anlamına gelmekte.”