İnsan hakları savunucularından hasta mahpuslar için nöbet eylemi

İHD İzmir Şubesi, hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek için nöbet eylemi başlattı. Yapılan açıklamada, "Hasta mahpuslar için merhamet, insaf ya da lütuf değil adalet talep ediyoruz" denildi.

Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakcıoğlu

İZMİR - İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, hapishanelerdeki hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek için şube binasında nöbet eylemi başlattı. Dernek üyelerinin yanı sıra kurum temsilcilerinin de destek verdiği nöbet eyleminde dernek binasına "Yaşamı savunuyoruz" yazılı pankart asıldı. Nöbet eylemine ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan Dernek Yöneticisi Cemile Karakaya, Türkiye hapishanelerindeki mahpuslara dayatılan insanlık dışı koşullar, hapishanelerin fiziki koşullarının yetersiz oluşu ve sağlığa erişim haklarının sağlanmaması nedeniyle mahpusların ruh ve beden bütünlüklerinin tehdit altında olduğunu söyledi.

Mahpusları, insan olmaktan kaynaklanan haklarından soyutlayan zihniyetin, hasta mahpuslar için ise insani olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına neden olduğunu söyleyen Karakaya, "Gittikçe otoriter bir hal alan ülke yönetiminin en katı uygulamalarının görüldüğü hapishanelerde; otoriteyi ve kuralları dayatan, yaşama hakkını ve özgürlükleri değil, güvenliği ön planda tutan bir anlayış hakim olmuştur. Bu anlayış, mahpuslara ve ailelerine onarılması mümkün olmayan zararlar vermekte, başta yaşama hakkı olmak üzere mahpusların birçok hakları ellerinden alınmaktadır" dedi.

'SADECE ARALIK AYINDA 7 MAHPUS YAŞAMINI YİTİRDİ'

Sadece 2021 yılının aralık ayında derneğin ulaştığı verilere göre 6 mahpusun hapishanelerde, 1 mahpusun ise hastalığı ileri bir aşamaya geldikten sonra hakkında verilen tahliye kararının akabinde yaşamını yitirdiğini aktaran Karakaya, "Yaşamını yitiren mahpuslardan Halil Güneş, Abdurrezzak Şuyur ve Bangin Muhammed derneğimiz tarafından oluşturulan ve 604’ü ağır olmak üzere 1605 kişinin bulunduğu hasta mahpus listemizde bulunmaktaydılar. Yaşamını yitiren her üç hasta mahpusun da hastalıkları nedeniyle infazlarının ertelenmesi ve tedavilerinin hapishane dışında yapılması için ilgili mercilerle defalarca resmi yazışma ve görüşmeler yapılmasına, milletvekilleri tarafından soru önergeleri verilmesine rağmen yetkililer tarafından gerekli adımlar atılmamış ve göz göre göre bu ölümler yaşanmıştır" diye konuştu.

Karakaya şu an Türkiye hapishanelerinde tutulan ve sağlık durumları kritik seviyede bulunan Mehmet Emin Özkan, Aysel Tuğluk, Sıddık Güler, Fatma Özbay, Ahmet Çakal, Ali Osman Köse ve Yusuf Özmen gibi mahpusların infazlarının ertelenerek tedavilerinin hapishane dışında yapılması gerektiğini vurguladı.

'CUMHURBAŞKANINA TANINAN AF YETKİSİ MAHPUSLAR ARASINDA AYRIM GÖZETİLMEKSİZİN KULLANILMASI GEREKİR'

İnfaz yasasının “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlığını taşıyan 16'ıncı Maddesi'nde 24 Ocak 2013 tarihinde 6411 Sayılı Yasa’yla birlikte yapılan değişikliğe de dikkat çeken Karakaya, söz konusu maddede yer alan “toplum güvenliği bakımından tehlike” unsurunun uygulamada kolluk güçlerinin insafına bırakıldığını ve bu durumun ciddi sorun teşkil ettiğini ifade etti.

Karakaya, "Hasta mahpuslarla ilgili tıbbi değerlendirmelerin esas alınması yerine, 'toplum güvenliği bakımından tehlikelilik' unsuruna 'ağır ve somut bir tehlike' kriterinin eklenmiş olması sorunu çözmekten uzak ve kabul edilemez bir yaklaşımdır. İlgili kanun maddesinin kaldırılarak yerine mahpusların sağlık hakkını önceleyen ve Cumhuriyet Savcılarının takdir hakkını kaldıran bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Ayrıca Anayasanın 104. Maddesi ile Cumhurbaşkanına tanınan af yetkisinin mahpuslar arasında ayrım gözetilmeksizin kullanılması gerektiğini de belirtmek isteriz" diye belirtti.

'İNSAF YA DA LÜTUF DEĞİL ADALET TALEP EDİYORUZ'

Ayrıca, sağlık kurullarınca düzenlenen raporların Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından onaylanmayıp ATK tarafından yeniden rapor düzenlenmesinin de var olan sıkıntıları daha da artırdığını söyleyen Karakaya, "Aslında bu konudaki önemli bir sorun da mevcut kurumsal yapısı ve siyasi iktidara bağlılığı nedeniyle tarafsız davranamayan, bu nedenle de verdiği kararlarda, bilimsel ve objektif kriterlere uygun değerlendirmeler yapmayan Adli Tıp Kurumu’nun halen resmi bilirkişi konumunu sürdürüyor olmasıdır" dedi.

Son olarak hasta mahpuslar için adalet talep ettiklerini vurgulayan Karakaya, şunları kaydetti:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, hasta mahpusları durumunu yakından ilgilendiren Gülay Çetin/ Türkiye kararında, mahpusların hastalıklarının ilerlemesine yol açan uygulamalar içinde olan devletin AİHS’de işkence yasağını düzenleyen 3. ve ayrımcılık yasağını düzenleyen ve 14. maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye’yi mahkûm etmiştir. AİHM ayrıca Hükümete de tutukluluk koşullarıyla ilgili düzenlemelerde her türlü insani önlemi almaları gerektiği önerisinde bulunmuş ve ATK’nın yeniden yapılandırılarak prosedürlerin basitleştirilmesi gerekliliği noktasında uyarılarda bulunmuştur. Ancak Türkiye’de yargı organları AİHM’in vermiş olduğu bu karardan sonra da Anayasa’nın 90. maddesi gereği bir iç hukuk normu haline gelen uluslararası sözleşmelere uymamakta, soruna ne insani ve vicdani ne de hukuki açıdan bakmaktadırlar. Türkiye’nin de imzaladığı uluslararası birçok sözleşmede hastalar ve hasta mahpuslar için düzenlemeler mevcut olup Türkiye mahkeme ve idari organlarının bu düzenlemelere uyması bir zorunluluktur. Bu nedenle hasta mahpuslar için merhamet, insaf ya da lütuf değil adalet talep ediyoruz"

İnsan hakları savunucularının nöbet eylemi Demokratik Alevi Derneği (DAD), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve KESK heyetleri ile Barış Anneleri tarafından ziyaret edilirken, kurumların ziyaretlerinin gün boyu devam edeceği belirtildi.