İmamoğlu'ndan Erdoğan'a yanıt: 'Bizi izlemeye devam etsin'

İBB Başkanı İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini hedef alan ifadelerine "Bizi izlemeye devam etsin" diyerek yanıt verdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Harbiye’deki Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda düzenlenen Enstitü İstanbul İSMEK 2. Eğitmenler Zirvesi'nde gündeme yönelik açıklamalarda bulundu.

 

Bozuk olmayan bir özel halk otobüsünün şoförüyle anlaşılarak bozukmuş gibi gösterilmesi ile ilgili konuşan İmamoğlu, "Bugün görüyoruz; öyle enteresan metotlarla, yani olmayan bir kaza anını ya da bozulmuş bir otobüs anını kayda almanın ya da Ekrem İmamoğlu'nun burada konuştuğu kelimeleri yapay zekayla çevirerek, bir yayın yaparak insanları aldatmanın tanıtıma katkı sunacağını düşünen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu, üzüntü verici” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini hedef alan "İstanbul hırsı boyunu aşanların oyuncağı haline gelmeyi hak etmiyor. İstanbul beceriksizlikleri hak etmiyor" sözlerine de yanıt veren İBB Başkanı İmamoğlu, "Bizi izlemeye devam etsin" dedi.

İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

KARALAMAK, KÖTÜLEMEK, AŞAĞILAMAK VEYA OLMAYAN ŞEYLERİ OLMUŞ GİBİ GÖSTERMEK: Bir yanıyla da karşımızdaki şu an mevcuda çıkmış olan anlayışın ya da yönetime gelmeye dönük adım atan anlayışın ortaya koyduğu metodun, sadece şu olduğunu görüyoruz; karalamak, kötülemek, aşağılamak veya olmayan şeyleri olmuş gibi göstermek. İnanın ne toplum kültürümüze uygun, ne insani düşüncelere ya da mantığa uygun, ne evrensel değerlere uygun, ne inancımıza uygun olmayan bu tür tutum ve tavırları ortaya koyan kişilere, insanlara, siyasi partilere, gruplara ya da bu işe aday insanlara, ben, ‘Allah akıl versin’ diyorum. Başka bir şey demek istemiyorum. Akla, bilime, tekniğe, eğitime ihtiyacı olanları da Enstitü İstanbul İSMEK’e davet ediyorum. Gelsinler burada eğitim alsınlar. Belki de etik kuralları anlatmak, iyi insan olmayı, iyi vatandaş olmayı, ahlaklı birey olabilmeyi de anlatmak ve öğretmek konusunda, özellikle bu tür girişimleri olan bir kısım siyasi gruplara kurs olarak açmamız gerekiyor. Toplumun buna büyük oranda ihtiyacı olmadığını biliyorum. Ama belli bir siyasi zümrenin yoğun bir ihtiyaç duyduğunu da gözlemleyebiliyorum. Belki bunu da yapmakta fayda var. Herkesi, hep derim, ‘Allah iftiradan korusun.’ Ve bu tür tutum ve davranışlara eğilim gösterenleri de eğer Yaradan'ın akıl verme gayretine karşılık vermiyorsa, ‘Allah ıslah etsin’ diyorum. Yapacak bir şey yok.

BU KURUMDAN BİR TANE TERÖRİS BULAMADAN DÖNDÜLER: 5 yılı aşkın İstanbul ölçeğindeki mücadelemde; iftiralarla, birtakım yalan ifadelerle… Hatta kurum çalışanlarıyla konuşuyorum şu anda. Tam huzurumda 1000’e yakın kurum çalışanımız var. Kurum çalışanlarına bile, zamanı geldiğinde ‘terörist’ diyen, ‘Terör örgütleriyle iltisaklı’ diye suçlayan aklın; aradan 1-1,5 yıl geçtikten sonra, ‘Sadece o zaman siyasi bir yorum yaptım’ diye bunu mahkemede ifadeye dönüştürmesini bile, ‘Ne kadar acı bir durum’ diye nitelendiriyorum. Ki o dönem, evet çok öfkelenmiştim. Çünkü beni ve çalıştırdığımız, işe aldığımız insanları, böyle ‘iltisaklı’ şeklinde suçlayan, hakkımızda suç duyurusunda bulunan, onlarca müfettişi kurumumuza yollayan akıl, bu kurumdan bir tane dahi bir terörist bulamadan geri dönmüş, şimdi de onu, ‘O dönemdeki siyasi irademle, siyasi görüşümle beyanda bulundum’ diye mahkemede ifade verebiliyor. Bakın; bunu bile her vatandaşımızın vicdanında sorgulaması gerektiğini düşünüyorum.

BİR AVUÇ İNSANI NASIL EĞİTEBİLİRİZ HENÜZ ÇÖZEMEDİM: Bütün bunları Enstitü İstanbul, İSMEK kursunda eğitimcilere niye söylüyorum? Şundan söylüyorum: Siz; toplumu aydınlatan, toplumu eğiten, toplumu bilinçlendiren, toplumun marifetlerini arttırma için çalışan çok kıymetli bir mesleğe sahip insanlarsınız. Dolayısıyla, toplumun daha fazla aydınlanmasını, toplumun daha fazla bilgilenmesi lazım ki; yanılmasın, aldatılmasın, güçlü birey olsun. Bu manada yaptığınız görevin çok önemli olduğunu iletmek isterim. Ama tekrar ifade edeyim. Benim milletimize, hemşehrilerimize, toplumumuza, siyasi fikri görüşü ne olursa olsun, güvenim tam da şu bir avuç insanı nasıl çözeceğiz; o konuda henüz bir fikir ve yetenek geliştiremedim. Bu kapsamda sizlerin de katkısına, desteğine ihtiyacım var; ‘Bu bir avuç insanı nasıl eğitebiliriz, nasıl düzeltebiliriz, nasıl ahlaki kuralların dışına çıkmamaları hususunda özenli bir çaba gösterebiliriz’ diye. İçimdeki bu tereddüdü, bu soruyu ve bu üzgün olduğum kısmı siz kıymetli eğitimcilere açmak ve paylaşmak istedim.