İmamoğlu: Böyle devam ederse 100 senede bitiremeyiz İstanbul'un dönüşümünü

Beylikdüzü'nde bir sitenin dönüşümünde 7 yılda temel atabildiklerini anlatan İmamoğlu, "İstanbul'un kuzeyine 1,5 milyon konut" açıklamasına da tepki gösterdi: Kuzey ormanlarını mı yok edeceğiz?

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Habertürk yayınına katıldı, deprem bölgesindeki çalışmalarını ve İstanbul'da olası bir afete karşı hazırlıklarını anlattı. 

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

EV DEĞİL TABUT: Hepimizin başı sağolsun. Ne yazık ki, bazen tarifte güçlük çekiyorum, insanımızı kaybettik ama bir gerçeklik var ki, insanlarımıza el birliğiyle kötülük yaptık. Ev değil bir nevi tabutlarında yaşattık. Bunu ısrarla söyleyeceğim; çünkü bu hatadan hep birlikte dönmeliyiz.

HİÇBİR BAKANLIKLA TEMASIMIZ OLMADI: 23 gündür yaptığımız şey hem o bölgenin ihtiyaçlarına odaklanmak hem de yönetici kadromuza İstanbul depremiyle ilgili seferberlik planı hakkında talimat verdim. Sürece dahil olduk, hiçbir bakanlıkla temasımız olmadı. Hatay'a ikinci gidişimizde yeterince diyalog kuramadık. Hatay'da büyükşehir belediye başkanımız var. Personelden hayatlarını kaybedenler vardı. Kalkıp da tam göbeğinde bulan belediyelerden organizasyon beklemek çok güçtü. Biz dolayısıyla AFAD'a yüzü dönük çalıştık. Onların yönlendirmeleriyle hareket ettik, AFAD bu işin çatısı. Baktık ki, diyalog kopukluğu var. Arkadaşlarımız muhatap bulamıyordu. 7 gün sonra ikinci gidişimde AFAD'ın merkezine gittim. Sorumlu vali ile görüşmek istiyoruz diye arkadaşımızı gönderdim ama açıkçası cevap alamadık. Somut randevulaşamadık. AFAD'a yine de gittim. Bir vali ile Sağlık Bakanı'nın toplantıda olduğunu söylediler. Kapıyı açtık, içeri girdik, 1 saate yakın konuştuk. 'Sizin koordinasyonunuzla çalışmak istiyoruz' dedim.

KIZILAY'IN BÜTÇESİ SIRADAN BÜTÇE: O saatten sonra AFAD'ın koordinasyon toplantısına bizim arkadaşlarımız da katılmaya başladı. 7 gün sonra. Arkadaşlarıma 'AFAD'ın dosyasını bana çıkarın' dedim. Sayın Cumhurbaşkanının imzasıyla güçlü bir genelge yayınlanmış. Mesela başkanlığın talebi üzerine askeri kargo uçakları dahil olmak üzere tüm kuruluşların hava, deniz, kara araçları herhangi gecikmeye mahal vermeksizin görevlendirilir, diyor. Kurumun yapısında ve genelgede sorun yok. Daha bir sürü şey anlatabilirim. Kızılay'la hiçbir diyalog arayışımız olmadı. Kızılay deyince akla ne gelir? Bu tür afetlerde çadırı sağlayan, kan ihtiyacını sağlayan, ekiplerini bölgeye gönderen. Ama Kızılay'ın nasıl küçüldüğünü hepimiz biliyoruz. Bugün Kızılay'ın sıradan bir bütçesi var artık. Az önce AFAD'la iletişimsizliği anlattım. Sayın Mansur Yavaş'ın yaşamış olduklarına birçok kısmı daha ilave edebiliriz. Bürokrasi, siyasetten izin almadan bu ülkede konuşabiliyor mu? Bin tane örnek verebilirim konuşamadığına dair. Depremle ilgili 6., 7'nci toplantımız. Resmi titri olan niye bir kişi katılmaz? O hattı temsilen en kayda değer Kızılay İstanbul Başkanı geldi.

GÜNÜ GELİNCE SAATİNİ, DAKİKASINI ANLATIRIM: Maraş'a gittiğimin 3. günüydü. Seyahatimizin yüzde 80'inde telefonda görüşmek mümkün değildi. Adıyaman, Maraş'ın merkezi de dahil. Bu çok büyük talihsizlik. Bizim mobil cihazlarımız var, verici istasyonu gibi çalışabilen. Bir enkazın başında kurulum yapılır yapılmaz, o enkazdan atılan mesajlar oradaki insanların canlı olduğunu anladılar ve hemen oraya geldiler. Telefon açmakla ilgili iletişim mümkün değildi. Mümkün olduğu kadar AFAD'a uğramaya çalıştık. Genel başkanımızla uğradığımızda yanılmıyorsam 3 vali vardı, oturup konuştuk. Bilgi aldık, dileklerimizi ilettik. Bir yerde AFAD buluşmasında tarif şöyle, 'her enkazda insanımız var, bütün işler şöyle yolunda böyle yolunda'. Kardeşim biz oradan geliyoruz, bunu yapmayın. Vatandaşla konuşmuyorsun, orada ana muhalefet partisinin genel başkanı var, belediye başkanları var. Orada 'oturup toplantı yapalım, şöyle sorunlar var' demelilerdi. Dudaklar kapalı, diller kilitli. Bu net ve somut bir vaka. Ben x afette koştuğumda, 2-2,5 saat konuşamadık, ne zaman talimat geldi, ondan sonra konuşmaya başladık. Şimdilik isimsiz konuşuyorum, günü geldiğinde saati, dakikayı her şeyi anlatırım.

'İMAMOĞLU KONUŞSUN MU KONUŞMASIN MI?' TARTIŞILDI: Mesele sistemde, rejimde. En tepeden her konuda icazet alınır mı? Bu şehirde biz Rum vakfının hastanesinin yangınını söndürdük. Cumhurbaşkanı danışmanı, 'Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla yangını söndürdük' dediler. Bu rejim ve sistem sorunu. Bugün biz İstanbul Deprem Seferberliği'ni açıkladık. Nisan ayında Afet Eylem Planı'nın İstanbul'da nasıl uygulanması gerektiğine ayrıca hazırlık yapıyoruz. Tabii ki AFAD da yapacaktır. AFAD'da Ekrem İmamoğlu konuşsun mu, konuşmasın mı tartışıldı. Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da AFAD'ın toplantılarına çağrılmadı. İBB tam 5 bin 402 personeli Hatay'da görevlendirdi. Şu anda yaklaşık 2 bine yakın çalışanımız orada. İhtiyaçlar değişti. Çadır, gıda, sağlıkla, hijyenle ilgili ihtiyaçlara koşuyoruz. İlaçlamasından, çöp toplamasına kadar. İSKİ ekibimiz su temini noktasında Hatay'ın su idaresiyle yoğun çalışma içerisinde. Şu anda cerrahi operasyon yapabilen sağlık birimimiz var. 15 bin ekmek üreten mobil fırınımız var. 558 TIR yardımı bölgeye ulaştırdık. Bunun büyük kısmı Hatay'da organize edildi.

TEMELİ 7 SENEDE ATABİLDİK: Sayın Cumhurbaşkanı 'şunu engellediniz, bunu engellediniz' diyor. İstanbul meselesine samimi yaklaşıyorsanız, konseyi kurun biz ona tabi olalım. Şu kapıdan giren, öbür kapıdan çözümle çıksın. 2015'de Beylikdüzü'nde 5 bin konutluk, 80'li yıllarda yapılmış kooperatif alın, Siteler diye geçer. Göreve gelir gelmez meclis kararlarını alıp, süreci başlattık. 7 sene sonra temel atabildik. Bu sistemsizlik 7 senede o da 1300 konutta temel atmamıza imkan tanıdı. Biz bu şekilde devam edersek 100 senede bitiremeyiz İstanbul'un dönüşümünü.

MÜHİM OLAN İSTANBUL'UN TARANMASI: Benim umudum hiç bitmez. Ben koşa koşa gider masaya katılırım. Ne gerekiyorsa yaparım. İstanbul'da hafta sonu yaptığımız toplantıdan sonra birtakım stratejiler belirledik. Bir kere tespit çalışmalarının güçlenerek devam etmesi lazım. AFAD'ın, Şehircilik Bakanlığı temsilcilerinin şimdi sıcak baktığı yönde duyumlarımız var. Buna da seviniyoruz açıkçası. Bir kısmını ilçe belediyelerine aktarılacak. Mühim olan İstanbul'un taranması. Yüzde 35'de başarılı olabildik. 120 bine yaklaştık şimdi, insanlar 'gelin binamızı kontrol edin' deniyor. Sokağa çıkıyorum 10 kişiden 7'si 'gelin binamıza bakın' diyor. Şu ana kadar 2000 öncesi yapıların kapılarını çaldık. Silivri'den başladık. Fay hattına yakın bölgelere odaklandık. Zemini zayıf, yapı stoğu eski olan yapılara odaklandık. Esas hedef o zaten.

15 BEYLİKDÜZÜ DEMEK: İstanbul'da kalkar, deprem olduktan sonra, toplantıyı yapmadan 1 gün önce, 1,5 milyon konutu İstanbul'un kuzeyinde belirlediğimiz alanlara taşıyacağız derseniz Bakanlık olarak, sübhanallah deriz size. 1,5 milyonluk konut 15 tane Beylikdüzü demek...

KARSIZ VATANDAŞIMIZA SUNMAK İSTİYORUZ: İstanbul'da güçlendirme yapılacak binalarla ilgili bir yolculuğa çıkıyoruz. Bunun tek merkezi biziz, yeni bir şey icat etmiş değiliz. Halihazırda İstanbul'da zaten güçlendirme yapılıyor ama bunu seferberliğe dönüştürmek istiyoruz. Biz bir güvence merkezi olmaz istiyoruz. Bütün şehircilik ekibimize KİPTAŞ odağı üzerinden güçlendirme birimi kuralım dedik. Bu birim başvuruları alsın, güçlendirip, güçlendirilemeyeceğini belirtsin. Ehliyetli ekiplerle irtibata geçiyoruz. Bu işin hammaddesini üretenlerle görüşüyoruz, ben bile görüşüyorum. 250-300 bin lira arası daire başı maliyetten bahsediliyor. Güçlendirmenin detayına göre artabilir. Biz bunu kârsız vatandaşımıza sunmak istiyoruz. Çok uzun olmamak kaydıyla taksitlendirme imkanı sunmak istiyoruz.

İKİ ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA OLAN AİLELERE VERİYORUZ: Aynı evde iki asgari ücret gelirinin altında olan hanelere böyle bir fırsat sunmak istiyoruz. Her vatandaşa değil, ödeme açısından bir adaleti olmasını istiyoruz. 1 milyon liralık paraya ihtiyacı var diyelim. Kotayı gelir seviyesi üzerinden koymak zorundayız. İki asgari ücretin altındaki herkes. Bu önerimiz Ocak'ta İBB Meclisi'nde gönderildi. Şu anda mecliste, çıkmasını bekliyoruz. Kira desteğimizi de gönderdik. Devletimizin kentsel dönüşüm konutlara verdiği kiranın tam 3 katını veriyoruz. Sadece konut sahiplerine değil, kiracıları da destekleyecek biçimde, çünkü ir an evvel boşaltmaları gerekiyor. 1 milyon vereceğimiz vatandaşımızın faizini üstleniyoruz. Onun rahatlıkla ödeyebileceği seviyeye getiriyoruz.

10 SENEDE EŞYASINI TAŞIYAMAZSINIZ: 80'li yıllarda Beylikdüzü ve yakın çevresi uydukent olarak tariflendi. Şu anda orada 3,5 milyon insan yaşıyor. Bakırköy eski Bakırköy değil. Ayameme, Çınçın deresi tıklım tıklım yapı doldu. Bırakın yeni konut üretmeyi, 15, milyon evin eşyasını taşımaya kalksanız 10 senede taşıyamazsınız. 1,5 milyonluk konutu nereye taşıyorsun? Kuzey ormanlarını mı yok edeceğiz? Siz yeni yerleşim yeri yapıyorum derseniz, İstanbul'u 40 milyon yaparsınız. Kuraklığı ve susuzluğu konuşurken, İstanbul'a 20 milyonu, Marmara bölgesine 30 milyonu yığdık. Bu şekilde devam edersek İstanbul bize diz çöktürür biliyor musunuz?"

'HIZLI TARAMA SİSTEMİNİ GETİREN TAYFUN HAPİSTE'

Ekrem İmamoğlu dönüşüm çalışmasını anlatırken, Gezi Davası'nda tutuklanan Tayfun Kahraman'ı da andı: "Hızlı tarama mesesiyle önce dalga geçildi, şimdi devletin diğer kurumları da bu işi önemsiyor. O dönemde kentsel yenileme, deprem süreciyle ilgili daire başkanımız bu işin üstünde durdu. O arkadaşımız sayesinde bu yenilemeyi hayata geçirdik. Şimdi o arkadaşımız, eski İstanbul Şehir Plancıları Odası Şube Başkanı Tayfun hapiste. Yani bu ülkede daha yeşil, daha güvenli konutlar olsun, daha iyi bir şehir planlaması olsun diye hayatını adamış bir kardeşim hapiste..." (HABER MERKEZİ)