YAZARLAR

İktidarın alkol bağımlılığı

İktidarın alkol bağımlılığının esas nedeni, her zaman çok işlenen, neredeyse her zaman var olan, mutat, bütçe açığının kapanmasından başka bir şeydir. Başta her yılbaşı öncesi mutlaka açıklanan ve bütün sene en az bir ya da iki kere yapılan zamların etkisi, içtiğimiz haramın, paraya tedavül edilmesinden çok daha önemli bir şeyi başarır.

Geçen Perşembe günü yazısından, ‘simgeler’ üzerinden devam edelim. İktidarın kendisini inşa ettiği simgeler sadece dışa ve vitrine koydukları, mesela son dönemlerde Diyanet İşleri Başkanlığı değildir, aynı zamanda, seçilmiş simgeler ile mesajlarını yayar. Bu simgeler bazen mertebesi yükseltilmiş kişiler, yok sayılan makamlar ya da tutsak edilmiş, rehineler değil, devletin kendi tekeline ait olan yasaklama, kapatma ve yok sayma yani bütünüyle şiddet tekelini kullanarak verdiği işaretlerdir. Ayrıca bunlar birçok defa, esas olarak, doğrudan hedef aldığına yönelik değil, tam aksine ona hiç bulaşmayana yöneliktir.

İşte tam bu yüzden iktidar alkol bağımlısıdır.

İktidarın alkol bağımlılığının esas nedeni, her zaman çok işlenen, neredeyse her zaman var olan, mutat, bütçe açığının kapanmasından başka bir şeydir. Başta her yılbaşı öncesi mutlaka açıklanan ve bütün sene en az bir ya da iki kere yapılan zamların etkisi, içtiğimiz haramın, paraya tedavül edilmesinden çok daha önemli bir şeyi başarır. Bütün bu zamlar, aslında kendi kitlesine yönelik, yani hayatlarında hiç alkol kullanmamış ve kullanmayacaklara yöneliktir. Bu zam, daha doğrusu zamlar ile alkol karşıtı olanlar, bu, bir şeyi kullandıkları için alabilecekleri muhtemel keyfin bedelini ödettikleri için iktidara minnettar olurlar.

Yani görürler günlerini keyif alanlar…

Bu aslında kendileriyle de çelişir. Çünkü sanki cehennemde bunun cezası yokmuş gibi bir davranış değil midir bu tavır?

Yine ve daha vahimi ‘kürtaj’ yasağının da, kürtaj yaptıran kadınlara, hatta bütün kadınlara yönelik olmadığıdır. Kürtaj yasakları ya da fiili olarak engellemeler, daha çok erkeklere yöneliktir. Özellikle kendi kitlesinde, bu şekilde hedef yapılan simgeler, derleme toparlamaya yol açar. Her şey bir yana, memnun olmayanlar bile iktidarla birlikte bu tür simgelerle omuz omuza girip, önümüze gelene bir tekmeye dahil olurlar.

Biraz bunu tahayyül ettiğinizde, bunun çarpıklığının daha da farkına varırsınız. Hayatında hiç doğum yapmamış ve yapmayacak erkeklerin, ağızlarından tükürüklerini saça saça, kürtaja karşı konuşmaları, tam da bunu anlatır. Bırakın her konuda kadınların söz hakkının olabilmesini, kendi bedenlerine ilişkin bir şeye bile erkeklerin karar verebilmesi ve bunun simgesel gücü üzerinden, iktidarın kendisini yeniden inşa edebilmesi, radikal saçmalıktan başka hiçbir şey değildir ama hâlâ bu olmaktadır.

Bu nedenle yakın zamanda oldukça bol alkol zamlı ve her geçen zaman fiili olarak daha da zorlaştırılan kürtaj hakkı ile karşılaşırsanız sakın şaşırmayın.

Simgelerin gücü adına, bu iktidar alkoliktir ve elinde bundan başka yapacak pek bir şey de kalmamıştır.


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...