İHD: Ali Tekdağ'ın katilleri yargılansın  

İnsan Hakları Derneği, gözaltına alınan ve sonrasında JİTEM tarafından öldürülerek cesedi yakılan Ali Tekdağ'ın katillerinin yargılanmasını istedi.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sormak için basın açıklaması düzenledi. Konak Eski Sümerbank önünde düzenlenen açıklamada, “Kayıplar belli failler nerede” ve “Kayıplar vicdanındır sahip çık” yazılı pankartlar taşındı. Dernek adına açıklama yapan İHD Yöneticisi Ali Aydın, eski MİT Yöneticisi Mehmet Eymür’ün açıklamalarına dikkat çekti.

EYMÜR DÖNEMİNDE KAYBEDİLEN TEKDAĞ’IN HİKAYESİ PAYLAŞILDI

Eymür’ün söz etmiş olduğu dönemlerde kaçırılan ve kaybedilen Ali Tekdağ’ın hikayesini kamuoyuyla paylaşan Aydın, şu ifadeleri kullandı:

"1953 Diyarbakır doğumlu Ali Tekdağ, 13 Kasım 1994 tarihinde eşi Hatice ile birlikte Dağkapı semtinde Şekerbank önünde bulunan durakta minibüsten indi ve eşine ‘5 dakika bekle, biraz işim var, hemen geliyorum’ diyerek ayrıldı. 10 dakika sonra  Ali Tekdağ eşi Hatice’yi görmezlikten gelerek önünden geçip gitti. Bu hareketine anlam veremediğinden arkasından yürüdü ve ‘Ali’ diye seslendi. Fakat Ali Tekdağ eşini gitmesi için uyardı. Hatice bir şeyler olduğunun farkına vararak arkasına dönüp baktı. Arkadan Ali’ye doğru gelen telsizli, sivil giyimli uzun namlulu silahları bulunan 3-4 kişiyi gördü. Ali Tekdağ köşeyi dönünce koşmaya başladı, bunun üzerine sivil giyimli kişilerden bir tanesi Tekdağ’ın üzerine ateş açtı. Silah sesi geldikten sonra Ali Tekdağ kendini yere attı. Ateş eden sivil giyimli kişiler, Tekdağ’a yetişerek ceketini başına geçirdi, bir binanın içine götürdü. 10 dakika kadar sonra beyaz bir minibüs gelip binanın önünde durdu ve Ali Tekdağ ile kendisini yakalayan sivil giyimliler bu minibüse binerek oradan uzaklaştı. Ali götürülürken o sırada Şekerbank’ın önünde bulunan askerler ve trafik polisleri olaya müdahale etmedi.”

JİTEM SUBAYI ÖLDÜRÜLÜP YAKILDIĞINI İTİRAF ETTİ

Hatice Tekdağ’ın, ertesi gün Diyarbakır DGM Başsavcılığı'na dilekçe ile başvuruda bulunduğunu aktaran Aydın, bir süre sonra savcılığın Hatice Tekdağ’a, gerekli yerlere telefon açtığını ve böyle bir şahsın kendileri tarafından gözaltına alınmadığını söylediğini belirtti.

Tekdağ'ın gözaltına alındığının kabul edilmediğini ifade eden Aydın, 20 ocak 1996 tarihli Evrensel Gazetesi'nde yayınlanan bir JİTEM subayının söylemlerini hatırlattı. JİTEM subayının Tekdağ’ın önce Diyarbakır Terörle Mücadele Şubesi, sonra Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü Polis Koleji’nde sorgulandığını, Silvan’a getirilmeden önce ise Diyarbakır Pirinçlik Jandarma Karakolu’na götürülüp sorgulandığını itiraf ettiğini söyleyen Aydın, aynı subayın Tekdağ'ın taranarak öldürüldüğünü ve cesedinin yakıldığını da itiraf ettiğini belirtti.

Bu açıklamalardan sonra Tekdağ ailesinin cesedi almak için tekrar gerekli tüm yerlere başvuruda bulunduğunu söyleyen Aydın, “Açıklamalar dikkate alınmadı. Ve Ali Tekdağ’ın kendileri tarafından gözaltına alınmadığı konusundaki ısrarlarına devam ettiler. İç hukuk yolları tükenince dava AİHM’e taşındı. AİHM, Türkiye’yi mahkûm etti ama bizim talebimiz hep aynı; kayıplar bulunsun, failler, katiller yargılansın” dedi.