İbrahim Baykara davasında sanık askerler için 'meşru müdafaa' kararı

Van'ın İran sınırındaki Yukarı Çili köyünde askerler tarafından açılan ateşle öldürülen İbrahim Baykara davasında mahkeme "meşru müdafaa" kararı verdi, Baykara'nın avukatı "karar skandaldır" dedi.

Google Haberlere Abone ol

VAN - Van’ın Çaldıran ilçesinin Yukarı Çili köyünde 4 Ağustos 2020’de aynı köyde bulunan ve askerler tarafından açılan ateş sonucu öldürülen 6 çocuk babası İbrahim Baykara cinayetinin karar duruşması Erciş Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Yaklaşık bir saat gecikmeli olarak başlayan duruşmaya sanık askerler A.C.A ve R.İ katılmadı. Duruşmada mağdur avukatı Burcu Şeber ve sanık avukatı Esra Menet hazır bulundu. Van Barosu İnsan Hakları Merkezi avukatları da gözlemci olarak duruşmaya katıldı.

'İNFAZ EDİLMİŞTİR'

Mahkemede ilk olarak söz alan Burcu Şeber, Çaldıran’da yaşanan olayın bir infaz olduğunu ve detaylandırılması gerektiğini vurguladı. Şeber, "İbrahim Baykara, tanıklar Zülküf ve Engin Baykara ile beraber Türkiye - İran sınırı üzerinde Türk askerleri tarafından ateş altında kalmışlardır. Askerler küfür ederek ateş etmiştir. ‘Biz Türküz, ateş etmeyin’ beyanlarına rağmen askerler ateş etmeye devam etmiştir. Bu ateş sırasında İbrahim Baykara kasığından yaralanmıştır. Ancak tanıklar yoğun ateşten kaçtıkları sırada ağabeylerinin başında askerlerin bulunduğunu görmüş ve silah sesini duymuşlardır. İddia o ki; askerler İbrahim Baykara’yı kafasına ateş etmek suretiyle infaz etmişlerdir” dedi.

'MERMİLER SANIKLARIN SİLAHLARINA AİT'

Şeber, üç askerin olay yerinde olduğunun sanık ifadelerinden tespit edildiğini ve uzman onbaşılar R.İ ve A.C.A’nın silahlarından çıkan kurşunlar ile alanda bulunan mermilerin delil olarak toplandığını ve sanıklara ait olduğunun tespit edildiğini ifade etti. Şeber, "Maktulün ateş sesini duyması üzerine 'durun ben Türk vatandaşıyım, teslim oluyorum' dediği de ortadayken üzerine ateş edilmeye devam edilmesi hususu kolaylıkla maktulün derdest edilebilmesi mümkünken artık hukuki değerlendirmede olayın olası kast ile gerçekleşmeyip doğrudan kasıt ile gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Açılan ateş herhangi bir ikaz ateşi değil. Bu bilerek ve kasten bir insanın vücut bütünlüğünü bozmak için yapılan bir ateştir. Nişan alarak ateş edilen bir olayda doğrudan kasten öldürme suçunu işledikleri sabittir" dedi.

MAHKEME: MEŞRU MÜDAFAA

Şeber’in ardından sanık avukatının da savunmasını dinleyen mahkeme heyeti kararı müzakere etmek için duruşmaya yaklaşık 20 dakika ara verdi. Aranın ardından mahkeme başkanı kararı okudu. Kararda, "Her ne kadar sanıklar A.C.A ile R.İ'nin üzerlerine atılı ‘Olası Kastla Kasten Öldürme’ suçundan cezalandırılmaları talebiyle mahkememizde kamu davası açılmış ise de; sanıkların ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşerek meşru müdafaa kapsamında kalacak şekilde eylemi gerçekleştirdikleri anlaşıldığından 5237 Sayılı TCK'nın 30/3 maddesi delaletiyle 5237 Sayılı TCK'nın 25/1 maddesi gereğince sanıklar hakkında ayrı ayrı ceza verilmesine yer olmadığına…" denildi.

'KARAR BİR SKANDALDIR'

Duruşmanın ardından açıklamada bulunan Van Barosu İnsan Hakları Merkezi Eşbaşkanı Avukat Burcu Şeber, verilen kararın bir skandal olduğunu belirtti. Şeber, "Sürpriz bir karar değildi. Lakin bu cezasızlık politikasının sonucuydu. Bu kadar delil varken, bu kadar somut olay varken böyle bir karar verilmesi gerçekten skandal olarak nitelendirebileceğimiz bir durumdur" ifadelerini kullandı.

'CEZASIZLIK POLİTİKASININ BİR ÖRNEĞİ' 

Şeber, İbrahim Baykara’nın öldürülmüş halde bulunduğu yerde mermi kovanlarının toplandığını, toplanan bu kovanların incelemeye alındığında sanık askerler R.İ ve A.C.A’nın silahlarından çıktığının tespit edildiğini ve dosyaya konulduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bu kadar önemli detaylar bu kadar somut olaylar varken mahkeme bunu meşru müdafaa alanında değerlendirerek ceza verilmesine yer olmadığına dair bir karar verdi. İbrahim Baykara olayı ilk değil ama verilecek bir ceza ile belki de son olacaktı. Ama cezasızlık politikası yine burada hüküm sürdü. En başından beri yaptığımız bütün taleplerimiz, bütün inceleme taleplerimiz, tevzi tahkikat taleplerimiz mahkemenin sunduğu gerekçelerle reddedildi. Tam bir araştırma da yapılmadı. Bu bakımdan bu kararın bozulacağı kanaatindeyiz. Süreç devam ediyor. İtirazlarımızı yapacağız.”