İasos Antik Kenti’ni korumak için çevreciler karşı dava açtı

İasos’a yapılması planlanan yük limanı için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildi. Çevreciler karara tepki göstererek karşı dava açtı. Avukatlar, keşif yapılırsa projenin durdurulacağını savunuyor.

Google Haberlere Abone ol

Osman Çaklı

MUĞLA - Milas'ın Kıyıkışlacık köyünde bulunan İasos Antik Kenti'nin yakınlarında ikinci bir maden ve kargo yükleme limanı yapılmak isteniyor. Ayıldız Madencilik ve Yükleme A.Ş. tarafından yürütülen projeye karşı çıkan bölge halkı, liman yapılmak istenen alanının sit alanı olması nedeniyle projeye tepkili.

300 kişinin vekaletini alarak Muğla 2. İdare Mahkemesi’ne "yürütmenin durdurulması" talebiyle dava açan Avukat Bora Sarıca, "Proje alanı Aydın, Muğla, Denizli Planlama Bölgesi 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planına göre 'turizm tesis alanı', 'deniz' ve 'kırsal yerleşme ile 'arkeolojik sit alanı' olarak bakanlığın planlı alanında yer alıyor. Böylesine hassas ve koruma altında olan alanda, projenin hayata geçmesi geri dönüşü olmayan sonuçlara sebebiyet verecektir" uyarısında bulundu.

Bora Sarıca

Projeyle birlikte İasos’un kadim balıkçılık kültürünün de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını vurgulayan Sarıca, “Proje tanıtım dosyasında bile bölgenin nesli tükenmekte olan birçok balık türüne ev sahipliği yapıldığı yazılıyor. Aynı zamanda Güllük Körfezi, göçebe kuşların da göç yolu üzerinde. Bu nedenle ‘ÇED gerekli değildir’ iptalini istiyoruz" diye konuştu.

 YÜK GEMİLERİ MANEVRA YAPABİLSİN DİYE DENİZ KAZILACAK

Dalışa dahi yasak olan 14 bin 500 metrekare deniz alanında, 260 metre uzunluğunda ve 25 metre genişliğinde liman yapılacak. Büyük tonajlı gemilerin manevra yapabilmesi için ise deniz zemininin 7 metre daha kazılması planlanıyor. Proje dosyasına göre ise yapılacak işlem, gemilerin giriş çıkış saatlerinde işlerini süratle yapmasını sağlayacak. Muğla Çevre Platformu, Milas Meclisi Üyesi Neşe Tuncer gemi atıklarının denizi kirleteceğini, bu durumun deniz canlıları açısından sorun doğuracağını söyledi. Tuncer, projenin yalnızca Kıyıkışlacık değil, bütün Güllük Körfezi’nin sorunu olduğuna dikkat çekerek “Sarıçay Deresi’nin denize döküldüğü alan, delta oluşturması nedeniyle verimli bir bölge. Körfez balıkçılığı, limanlar eliyle sürdürülemez hale getiriliyor” dedi.

TUNCER: 'ŞİRKET YÜK KAPASİTESİNİ DÜŞÜK GÖSTERDİ'

Firmanın yük kapasitesini düşük göstererek ÇED sürecinin etrafından dolaştığını savunan Tuncer, “Şirket diyor ki 'biz buraya bin 350 tonluk gemi yanaştıracağız.' Yük kapasitesini düşük göstererek ÇED değerlendirme sürecinin etrafından dolanıyorlar. Fakat öte yandan deniz tabanında derinleştirme yapmak için de izin alıyorlar. Bu bilgiden aslında daha büyük gemilerin buraya yanaşacağını anlıyoruz" diye konuştu.

Neşe Tuncer

Mahalle yollarının dar olduğunu dile getiren Tuncer, "Bu yük kamyonları hangi yollardan geçecek?" diye sordu: "Yeni yol açacaklar, bölgenin böyle bir trafiği kaldırma durumu yok. Zaten burada yılık 7 milyon ton kapasiteli liman var. Biz buna karşıyken, üstüne bir de bunu yapmak istiyorlar. Pandemiyle birlikte buranın nüfusu arttı, daha kalabalık bir insan grubu yaşıyor. Tozutma, gürültü, atık sorunu geçim kaynaklarını bitirecek." 

GÜNDE 432 KAMYON KIYIKIŞLACIK TRAFİĞİNE ÇIKACAK

İassos Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yaşatma Derneği de projeye karşı dava açanlar arasında. Kurumun avukatlığını yapan Murat Kemal Gündüz, yük yükleme projesinin körfezdeki diğer limanlardan ayrı düşünülemeyeceğine dikkat çekti. Liman projesiyle birlikte Güllük Körfezi’nin sanayileştirilmeye çalışıldığını anlatan Gündüz, İasos'un son yıllarda gelişmiş zeytinciliğinin projeyle birlikte sönümleneceği kanaatinde. Liman projesinde günlük sekiz geminin limana yanaşacağı ve 10 bin 800 ton maden yükünün taşınacağını hatırlatan Gündüz, bölgede oluşacak kamyon trafiğini şöyle özetledi: “Bir kamyon 25 tondan fazla yük taşıyamayacak. Bu durumda gün aşırı 432 kamyonun limana yanaşacağı tahmin ediliyor. Kıyıkışlacık yolları yük taşımaya uygun değil. Orman içi yollar ve köy yolu niteliği iki şeritli yollardan dört şeritli yollara geçiş zorunluluğu doğacak. Bu geçişle birlikte bölgenin orman sahaları da yok olacak. Ayrıca, nesli tükenmekte olan türler yok olma tehlikesiyle karşılaşacak.” Gündüz, yargılama sırasında yapılacak keşif sonucunda bahsi geçen tüm huşuların bilimsel olarak tespit edilmesiyle ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptal edilebileceğini dile getirdi.