Hüseyin Baş: Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Biz ne yapacağız; böleceğiz. Neyi böleceğiz? Oyları böleceğiz. Neyi böldürmeyeceğiz? Vatanı böldürmeyeceğiz" diye konuştu.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - BTP Genel Başkanı Baş, İstanbul’da düzenlenen iftar programında, partililerle bir araya geldi. Baş, yaptığı konuşmada, "Türkiye'de birisi Kürt vatandaşlarımızı oy deposu yapmış, birisi Alevi vatandaşlarımızı oy deposu yapmış, birisi muhafazakâr vatandaşlarımızı oy deposu yapmış, birisi milliyetçi vatandaşlarımızı oy deposu yapmış. Ne bir tanesi Aleviliği bilir, ne bir tanesinin dinle diyanetle alakası var, ne diğerinin milliyetçilikle alakası var, ne diğerinin Atatürkçülükle alakası var ama buraları oy deposu yapmışlar hunharca kullanıyorlar. Biz ne yapacağız; böleceğiz. Neyi böleceğiz? Oyları böleceğiz. Neyi böldürmeyeceğiz? Vatanı böldürmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

Hüseyin Baş konuşmasında, seçim sürecindeki temsil adaletsizliğine dikkati çekti. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kendilerine tahsis ettiği reklam alanlarının kullanılmasına izin verilmediğini belirten Baş, tanesi 1,5 milyon liradan fazla olan üst geçit reklamlarının bir aday tarafından kullanıldığını söyledi. BTP lideri Baş, şunları kaydetti:

“İstanbul’da 3 aydan fazla süredir üst geçit reklamları işgal edilmiş durumda. O reklamların tanesinin maliyeti 1,5 milyon liradan fazla. İstanbul'da bunlardan yüzlerce var ve hepsinde bir kişinin ismi var. Normalde seçime giderken Yüksek Seçim Kurulu ‘Sokakları kullanma hakkı bütün siyasi partilere eşit olarak dağıtılabilmeli’ der ve bunun için bir kura çeker. Bu kurada, ‘Şu şu noktaları belediye iştiraki fark etmeksizin şu partiye tahsis etmek zorundadır’ der. Çünkü bunu yapmazsanız hiç kimse kendi sesini hiçbir yerde duyuramaz. YSK’nın bize belirlediği ve sunduğu bir reklam alanını alabilmek için ne mahkeme, ne YSK, ne belediye kapıları çürüttük biliyor musunuz arkadaşlar! Hakkımızı alabilmek için seferber olduk, hakkımızı bize vermiyorlardı. Bize, ‘Orayı veremeyiz’ diyorlardı. Niye veremiyorsunuz? Bir açıklaması yok! Hak bizim, hukuk bizim ama bizim hukukumuza riayet edilmiyordu. Bunu kim yaptı arkadaşlar? Sanırsınız ki iktidar yaptı, yok bunu muhalefet yaptı biliyor musunuz?

 'SENİN DİKTATÖRÜN, BENİM DİKTATÖRÜM YARIŞINA GİRDİLER'

Türkiye öyle bir kıskaçta ki, iktidarı da aynı olmuş muhalefeti de aynı olmuş. Şimdi bir yarışa düştüler yarışın konusu şu; ben senin diktatörünü beğenmiyorum, kendi diktatörümü iktidar edeceğim! Bize demokrasi lazım, bize gerçekten Cumhuriyet lazım. Herkesin ağzında bir Cumhuriyet, nedir bu Cumhuriyet? Atatürk bu ülkeyi Cumhuriyet rejimine geçirdi diye mi Cumhuriyeti istiyoruz? Cumhuriyeti niye istiyoruz?  Çünkü Cumhuriyet her bir vatandaşın kendi özgür ve hür iradesini yönetime yansıtabilme hürriyetiydi. Cumhuriyet buydu ama biz son zamanlarda ne duyuyoruz? Oylarınızı bölmeyin diyorlar. Oylarınızı bölmeyin demek, ‘sizin düşüncenizin bizim nazarımızda hiçbir önemi yok, sizin ideallerinizin bir kıymeti yok. Siz oylarınızı istediğiniz insanlara değil, dönün dolaşın yine de bize verin’ demek. Oylarınızı bölmeyin demenin Türkçe anlamı bu. Sen ne istiyorsun, ne düşünüyorsun, ne hayal ediyorsun önemli değil.

Neye üzülüyorum biliyor musunuz, 100 yıllık bir siyasi parti, Atamızın kurduğu siyasi parti ve şu an Türkiye'de var olabilmesini tek bir şeye borçlu; Erdoğan’ı yıkma hedefine. Bu CHP'nin başka bir fonksiyonu yok mu acaba? Gerçi 20 yıldır bunu da beceremediler ama…  Diyelim ki Erdoğan'ı yıktın peki ya sonra?  Sonrası yok, sonrası yeni Erdoğanlar… Çünkü dayattıkları sistem bu. Türkiye'de alışılmış bir durum oluşturdular. Ne bu alışılmış durum; Türkiye'de bir kişi çıkar ve bütün hususlara kendi menfaatince karar verir ve bunu hayata geçirir. Türkiye'de buna alışıldı ve buna yeni isimler hazırlamaya çalışıyorlar.  Biz BTP olarak bu düzenin A partisine de karşıyız, B partisine de karşıyız. Biz tam anlamıyla gerçek Cumhuriyetin yanındayız.

'SİYASETİ RAHATLATMAYA DEĞİL RAHATSIZ ETMEYE GELDİK'

Sorsan hepsi gençlerin yanında. Bir tanesi kritik bir noktaya bir tane genç getirebilmiş mi? Getirememiş. Niye böyleler biliyor musunuz?  Çünkü hiçbir şey yapmasak bile, ceketimizi assak da şu belediyeyi alırız zihniyetindeler. Biz ceketimizi assak bile 100-180 milletvekilini alırız diye huzurları, konforları yerinde. Ben aylar önce bir cümle söyledim, tekrar edeyim; biz bu siyaseti rahatlatmaya değil rahatsız etmeye geldik. Zannediyorlar ki bunlar biraz gerilse, düşük oy alsa, morallerini bozsak bunlar oyundan düşer zannediyorlar. Halbuki bilmiyorlar ki bizim mücadelemiz dünyada bir şeyler kazanmak için değildir. Bizim mücadelemiz yarınlara dair insanımıza, çocuklarımıza bir mantığı bırakabilmek üzerine bir mücadeledir. Dostlarım, siz hiç kaybedeceğinizi bile bile savaşa girdiniz mi?  Kimdir kaybedeceğini bile bile savaşan?  Size iki tane örnek vereyim; Kerbala'da Hz. Hüseyin'dir, Anadolu'da Mustafa Kemal'dir. O yüzden sizin üzerinizde büyük bir vazife var. Girdiğiniz hiçbir savaşın sonucuna bakmayacaksınız. Girdiğiniz savaşları kazanmak için yapacaksınız ama kaybetmek pahasına savaşacaksınız."