YAZARLAR

Hoşçakalın

Duvar’da hayatî bir şeyin becerildiğini düşünüyorum. Başından beri. Burası kimsenin hiçbir şeyine hizmet eden, kimsenin çıkarını kollayan bir yer olmadı. Duvar gazetesinin artık çıkmayacak oluşuna pek çok insanın bizlerle beraber üzüleceğini sanıyorum. Tuhaf ama hep beraber üzülmemiz bir yandan da teselli yerine geçecek ve belki yeni denemeler için gereken enerjinin kaybolmamasını sağlayacaktır.

Ve Gazete Duvar yayın hayatına son veriyor. Bizim gibilerin başına bu da, uğraşılıp didinilip başlanamayan işlerin yarattığı hüsran da sık sık gelir. Duvar’ın, büyük bir sarsıntıyı atlattıktan sonra tekrar yüzeye çıkıp, kendisinden kat kat büyük uluslararası sermaye duvarına çarpması… yazık oldu doğrusu. Halbuki hep memleket içindeki engelleri, balyozları, iş makinelerini kollaya kollaya bugüne kadar gelebilmiştik.

Duvar’da hayatî bir şeyin becerildiğini düşünüyorum. Başından beri. Burası kimsenin hiçbir şeyine hizmet eden, kimsenin çıkarını kollayan bir yer olmadı.

Gazeteciliğin temel ilkeleri ve varoluş koşulları bakımından fazlasıyla tehditkâr, tahripkâr, akıl fikir bozucu, yoldan çıkarıcı güncel dayatmalar yüzünden benimsenen birçok yöntem; üslûp, ayrıntı ve dil özeni konusunda ciddî eksik ve yanlışlar, benim gibi kılı kırk yarıcıların gözüne hep battı. Haberlere yetişememe veya doyurucu bilgi verememe açısından, günlük yayın için kabul edilebilir sınırlar içinde, bazen bu sınırları zorlayan yetersizlikler oldu. Fakat hiçbir zaman baştan benimsenmiş art niyetlerle iş yapıldığına tanık olmadım -okur olarak konuşuyorum-, birşeyleri gizleme, örtme, saptırma, okuru manipüle ederek zihnini bulandıracak hilelere başvurma gibi gazetecilik suçlarının işlendiğini görmedim. Yazının, bilginin dört tarafını kuşatan, dikkat nâmına ne varsa kompresörlü hava püskürtücü gibi dağıtan o reklamların, müşteriyi fazladan dolaştırıp taksimetreyi şişiren taksici misalî okuru oradan oraya dolaştıran galerilerin arasında gazetecilik yapmayı değiştirilemez kader saymayan benim gibiler için zarurî manzaraya katlanmak bazen zordu. Fakat sanırım bunlardan önce gelen “o mevzu”da içim hep rahat oldu. Yani sadece haber için, bilgi için ve bir adım ötede, hak hukuk, demokrasi ve özgürlük için çalıştığımızdan hiç şüphe etmedim. Mesleğimin doğru dürüst geçim kaynağı olamadığı şartlarda en azından içim rahattı ki, bu öyle “azından” sayılacak şey değil aslında.

Bugün gazetecilik mesleğine dünya ölçeğinde ciddî ve tahripkâr saldırı var. Bu böyle hamaset niyetine söylenmiyor. Gerçekten, gazeteciliğin ortadan kalkmasını ciddî ciddî isteyen, bunun için çalışan güçlü siyasetçiler ve arkalarında büyük sermaye var. En başta da haber-bilgi kaynağı konumlarını büyük ölçüde ele geçirmiş ve toptan ele geçirme peşindeki teknoloji devleri. Elon Musk’ın faşist selamını hâlâ fantezi sananlar o hareketin nasıl da ciddî, ağır anlam taşıdığını anlamadan umarım bu uğursuz rüzgâr tersine döner.

Kendi kendine dönmeyecek şüphesiz. Tıpkı memleketimize insan hakları, mâkûl hukuk, özgürlükler ve bizlerin vatandaş sayıldığı, sabah akşam muktedirlerce haysiyetimizle oynanmayan bir gündelik yaşam “lüksünün” kendi kendine gelmeyeceği gibi. Tıpkı yoksul insanın evine yiyecek götürebilmesini kıçtan ısıtmalı makam arabasından daha fazla önemseyen birilerince yönetilmeyi uğraşarak hak etmezsek hep şimdiye kadarki gibi, hattâ daha beter yönetileceğimiz gibi.

Kötülüğe dörtnala koşu kendi kendine durmayacak, evet. Bu akışı durdurmak ve tersine çevirmek için, Duvar gibi girişimler gerekli. Bu gazete böyle bir şeydi, bunun için ona katkıda bulunmak değerliydi.

Bağımsız gazetecilik tamamen yok olsun gitsin isteyen ülke muktedirleri şüphesiz bu süreci ellerini ovuşturarak izleyeceklerdir. Bakmayın Google’a esip savuran sahtecilere. Hem en tepede hem en derinde amaç aynıdır: Bağımsız habercilik ve kimsenin çıkarına değil, gazetecinin kendi bilgi ve tecrübesine göre yapılan yorumculuk, kurulmak istenen dizginsiz, denetimsiz baskı düzenlerinin mevcut ve müstakbel sahiplerinin rüyalarını süsleyen berbat bir manzara, insan gibi yaşamak isteyenler için kâbustur. Ve bağımsız gazetecilik, sadece iktidarları değil, herkesi huylandıran faaliyettir. Bu yüzden özellikle değerli.

Duvar gazetesinin artık çıkmayacak oluşuna pek çok insanın bizlerle beraber üzüleceğini sanıyorum. Tuhaf ama hep beraber üzülmemiz bir yandan da teselli yerine geçecek ve belki yeni denemeler için gereken enerjinin kaybolmamasını sağlayacaktır. Çıkışından beri buraya -bazen çok bazen az- verdiğim emeği şahsen helal ediyorum. Sizlere de okuduğunuza pişman etmeyen ve belki zihin açan bilgi ve yorumlar sunabilmiş olmayı diliyorum.

Hoşçakalın.