H.K.G.'nin sesini duymayan savcı cinayet şüphesini de kapatmış

H.K.G.'nin 2013 yılındaki şikâyeti için takipsizlik kararı veren savcının, cinayet şüphesi olan bir 'intihar' vakasını da yeterince incelemeden kapattığı için HSK'ya şikâyet edildiği ortaya çıktı

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- 6 yaşından beri cinsel istismara uğrayan H.K.G.'nin önceki şikayetlerinde soruşturma yapmaksızın dosyayı kapatan savcı Hüseyin Erkan Özkurt'un daha önce de bir intihar vakasında cinayet olduğuna dair kuvvetli deliler olmasına rağmen dosyayı kapattığı ve hakkında soruşturma açıldığı belirlendi. 

Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, 14 Mayıs 2022'de eşiyle tartıştığı için intihar ettiği ileri sürülen Melih Yahya Terzili'nin dosyasına da Hüseyin Erkan Özkurt'un baktığını ve dosyayı kapattığını yazdı. Pehlivan, Terzili'nin yakınlarının Özkurt hakkında CİMER'e yazdıkları dilekçenin ayrıntıları hakkında şunları yazdı: 

"Ve evet, şüpheli ölüm dosyasında böyle itham edilen savcı ile 6 yaşındaki çocuğun istismar dosyasını 2013’te kapatan savcı aynı kişiydi: Hüseyin Erkan Özkurt! 

Peki, o savcının cinayet dosyasını kapatmakla suçlanmasına neden olan iddialar neydi? Adalet Bakanlığı’na da CİMER’e de iletilen o dilekçeden özetliyorum:  

1- Savcı olay yeri incelemesi ve delil toplanması işlemlerini olması gerektiği gibi icra etmedi, yüzeysel yaptı. Cenaze sıradan bir intihar vakası olarak morga kaldırıldı. 

2- Olay yerinde bulunan tüm şahısların el swap örnekleri ve tırnak altı sürüntüsü alınmadı. Olayın yaşandığı çevrede kamera kayıtları olup olmadığı araştırılmadı. Apartmana olay öncesi giren kişilerin bulunup bulunmadığı tespit edilmedi. 

3- Otopsi raporunda ortaya çıkan, maktulün vücudundaki yaraların neden ileri geldiği, neden olduğu, nasıl meydana geldiği gibi hususları savcı hiç araştırmadı. 

4- Bir raporda eş S.D.T’nin sağ elinde bulunan atış artığının, maktulün sağ elinde bulunan atış artığından daha fazla olduğu açıklandı. Keza sağ elini kullandığı bilinen maktulün neden dolayı sol eline göre sağ elinde daha az atış artığı olduğu da araştırılmalıydı. S.D.T’de bulunan atış artığı yeterli şüphe oluşturuyordu ve ifadesi şüpheli olarak alınmalıydı. Ancak 'Bu durum hayatın olağan akışına uygundur' denilerek doğru olmayan bir yaklaşımla dosya kapatıldı. 

5- Yine maktulün vefatından sonra maktulün kullandığı adli emanetteki cep telefonu ile uzun süreler ile görüşüldüğü, SMS mesajları gönderildiği ve başarılı olduğu HTS kayıtlarında mevcuttu. Bu telefon savcılık tarafından el konulmuş ve adli emanette iken nasıl ve kim ya da kimler tarafından maktulün hattı kullanıldı? Konuşma içeriği neydi? Talebimize rağmen savcı araştırmadı. 

6- Eğer maktul Melih Yahya Terzili içinden tabancayı almak üzere ayakkabı kutusunu elleriyle tuttu ise, kutunun içindeki poşeti açtı ise, mermi kutusunu eline alıp mermileri şarjöre tek tek doldurdu ise, tabancayı eline alıp tabancayı kurup/namluya mermi sürdü ise, tabancayı ateşleyerek kendini vurdu ise incelemesi yapılan tüm bu materyallerde mutlaka ve mutlaka maktulün parmak izlerinin tespit edilmesi gerekirdi. Tüm bu materyallerde maktulün parmak izinin çıkmamış olması, maktulün bu materyallere hiç dokunmadığını, onlara elini dahi sürmediğini (dolayısıyla intihar etmediğini) apaçık ispatlamaktaydı. Ayrıca herhangi bir iz tespit edilememesi de olay yerinde adli birimlerce/kollukça inceleme yapılmadan delillerin yok edilmesi amacıyla bir temizlik yapıldığının şüphesini ve hatta ve hatta ispatını da ortaya koymaktaydı." (HABER MERKEZİ)