Hidayet Tılı: Stand-up doğası gereği rahatsız edici bir şeydir

Komedyen Hidayet Tılı her şeyin mizahının yapılabileceğini, sosyal medya linçlerinin aslında komedyenleri ve şakaları beslediğini, onları popüler hale getirdiğini söylüyor...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- “Komedyenlerin Hakanı” olarak da anılan Hidayet Tılı’ya bir yerde bir şekilde denk gelmişsinizdir. Gösterilerinin yanı sıra YouTube’a çektiği içerikler ve “Konudan Sapmayalım” adlı podcast’iyle de sevenleriyle buluşan Tılı, her şeyin mizahının yapılabileceğini, sosyal medya linçlerinin aslında komedyenleri ve şakaları beslediğini, onları popüler hale getirdiğini söylüyor.

Biz de Tılı’yla bir araya geldik ve kendisine sahneye çıkmaya nasıl başladığını, stand-up komedinin işlevini ve linç kültürünü sorduk.

Sahneye ilk çıktığınız günü bizimle paylaşır mısınız? Heyecan da mutlulukla beraberdir diye soruyorum; “Artık bunu yapacağım” demeye nasıl başladınız?

Ben İstanbul’a komedyen olmaya geldim. Lisede karar vermiştim komedyen olmaya. Benim tam geldiğim sene İstanbul’da Açık Mikrofon geceleri yapılmaya başlanmıştı. Daha o zamanlar stand-up’ı falan da doğru düzgün bilmiyorum. Cahil cesaretiyle atladım sahneye. Sahnede öğrendim aslında stand-up’ı. Sonra komedyenlik yapan bir sürü insanla tanıştım. Onların tecrübelerinden faydalandım. Yabancı komedyenleri izledim. Ancak çok daha iyi sonuçlar almadım ilk etapta tabii.

Bir iki sene ara verip okulla ilgilendim ben de. 2017 itibarıyla da düzenli olarak sahne almaya başladım. İlk çoklu kahkahayı, alkışı, yani zehri aldıktan sonra ben bu işi yapacağım demeye başlıyorsun zaten.

Gösterilerinizin yanında, “hiç ünlü senarist” Mustafa Cihat Budak ile beraber “Konudan Sapmayalım” adlı bir podcast serisi hazırlıyorsunuz. Bu podcast nasıl ortaya çıktı? Sahnede seyirci karşısında yapılan komediyle podcast yayınında yapılan komedinin avantajları dezavantajları neler?

Podcast yapmak benim aklımda vardı zaten. Hatta bir ara başka bir komedyen arkadaşla düşünüyorduk, onun işleri müsait olmadığı sıralarda Cihat Budak’la tanıştım. Onunla tanıştığımızda ilk yaptığımız telefon konuşmaları neredeyse bir saat sürüyordu. Neden aradığını bile unutuyordu sonra. Hatta “Konudan Sapmayalım” ismi de oradan çıktı.
İki komedi arasında da büyük var. Sahnedeki komedide ne anlatacağın belli. İnteraktif, doğaçlama şeyler de olur elbette, ama genel olarak anlatacağın şeyler bellidir. Podcast’te ise bir metin hazırlamadan, kafamıza göre konuşuyoruz. Bir de doğaçlama, muhabbetteki komediyi sevdiğim için buna devam ediyorum.

Geçen sene Exxen’de yayınlanan “Stand-Up Evreni” adlı programda siz de yer aldınız. Bunun yanında YouTube kanalınız Tılı’da da çeşitli skeçler çekiyorsunuz? Peki ilerleyen süreçte size farklı platformlara görebilecek miyiz? Buna dair çalışmalarınız var mı?

Şu an öncelikli hedefim hali hazırdaki gösterimi çekip yayınlamak. Bu şakalardan bir kurtulmak istiyorum. (Gülüyor) Şu an yeni hazırladığım bir gösterim var. Yavaş yavaş onu devreye sokacağım. Bunun dışında bazı konsept gösteriler de düşünüyorum. Hatta bunlardan bazıları çeşitli markalarla işbirliği içinde gerçekleşecek. YouTube’a hazırladığım Tılı Şov’un bir sürü stok görüntüsü var. Onların başına kurguya oturacağım. Ancak ilk hedefim şimdiki gösterimi yayımlamak. Artık sonra patlar mıyım hapse mi atılırım bilmiyorum. Ev sorunumu da ona göre çözeceğim.

“Falan” isminde bir de komedi kulübü kurduğunuzu biliyoruz. Biraz bundan bahsedelim mi?

Komedide bir tekelleşme söz konusu. Tuhaf bir rekabet var. Biz de çeşitlilik olsun, alternatif bir oluşum da bulunsun diye Ali Rıza Tanyeli’yle beraber böyle bir şey kurduk. Zaten ikimiz de bu camiada uzun süredir yer alıyoruz. Tecrübelerimizi bu yönde kullanmak istedik. Hatta ileride mekân açmak, yapım şirketi kurmak gibi bir fikrimiz de var, çünkü Türkiye’de tam teşekküllü bir komedi kulübü yok. Tabii işin zor yanları da var. Bir yandan kendi gösterilerinizle ilgileniyorsunuz, bir yandan organizasyon yapıyorsunuz. Sistemi oturtana kadar başlarda biraz sancılı yürüyor bu yüzden.



Zaman zaman komedyenlere yönelik bir cadı avı başlatılıyor. Üstelik sadece muhafazakârlar değil, kendilerini muhalif olarak tanımlayan kesimler de bu linç kültürüne ortak oluyorlar ve ortaya eski, eski olduğu kadar da güncelliğini yitirmeyen, “Her şeyin mizahı yapılmaz” diye bir laf çıkıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bu konuyu komedyenler arasında da konuşuyoruz. Komedyenler yapılır diyor. Komedi izleyicisi yapılmaz diyor. Bu uzlaşılacak bir konu değil bence. Kendi aramızda durmadan tartışacağımız, sonu gelmeyen bir muhabbet işte. Tabii ki her şeyin mizahı yapılır. Mesele biraz da işin inceliğinde, kalitesinde saklı. Mesela dinle ilgili şaka yapıyorsan dindarların bile gülmesi lazım. Bu çocuğu linç edeceğiz falan, ama çok da komik demesi lazım. Bu tartışmayı belki bu şekilde sonlandırabiliriz. Yani bu biraz da bizimle alakalı.

Peki stand-up komedi rahatsız edici bir şey midir, yani insanların kalıplaşmış fikirlerini sorgulatıp onları rahatsız etmeli midir sizce?

Stand-up komedi tiyatro gibi değil, daha bireysel bir şey. Herkes çıkıp kendi düşüncesini paylaşıyor aslında. İnsanların da ilgilerini çeken konular birbirinden farklı. Kimisi dinle ilgili şeyler düşünüyor örneğin. Kimisi hiç suya sabuna dokunmayan şeyler düşünüyor. O yüzden birinin çıkıp herhangi bir konuda ben sizi güldüreceğim demesi çok iddialı bir şey olduğu için seyirciyi ister istemez rahatsız eder. Bu noktada isyankâr bir tarafı da var aslında. Stand-up doğası gereği rahatsız edici bir şeydir. Zaten bu baskılardan sonra bütün komedyenler nasıl hapse girerim, nasıl soruşturma yerim diye düşünüp duruyor. (Gülüyor)

Rapçiler de öyle. Hükümet yetkilileri ya da Twitter linççileri aslında farkında olmadan bu insanların ekmeğine yağ sürüyorlar. Hiç gülmedim, b*k gibi şaka deseler hiçbir şey olmayacak aslında. Olay büyüyünce komedyen de, linçlenen şaka da daha popüler hale geliyor.

'İNSANLAR STAND-UP’A ALIŞMAYA BAŞLADILAR'

Stand-up komedi ülkeye, kültüre göre çeşitli farklılıklar gösteriyor. Buradan hareketle Türkiye’deki stand-up kültürünü nasıl yorumlayabiliriz?

Aslında her şey 2023’e bağlı. (Gülüyor) Bizim ülke Asya-Avrupa arasına sadece fiziken değil, düşünsel olarak da sıkışmış durumda. Bir taraf Norveç gibi yaşamaya çalışıyor. Bir taraf Pakistan gibi yaşamaya çalışıyor. O yüzden komedi kültürünün total anlamda oturması biraz zor. Birileri hapse girip çıkacak. Bir şekilde bu oturacak. Amerika’da stand-up kültürü çok daha eskiye dayanıyor. Bir de dilleri ve kültürleri itibarıyla daha sarkastikler. Onlar da zaman zaman sosyal medyadan linç yiyorlar tabii, ama hiçbiri bizdeki kadar büyük değil; öyle hapis falan olmuyor yani. Bizde din baskısı var, toplum baskısı var. Ancak biz zaman zaman Anadolu’ya turneler yapıyoruz. Toplumun o keskin kalıplarının da giderek yıkılmaya başladığını gözlüyoruz. İnsanlar stand-up’a alışmaya başladılar.

Stand-up’a ilgi duyan, sahneye çıkmak isteyen gençlere buradan neler söylemek istersiniz?

Açık Mikrofonları kovalasınlar. Bir sürü Açık Mikrofon var şu sıra. İstediğiniz gibi adınızı yazdırıp çıkabiliyorsunuz. Orada kendilerini görebilirler. Sadece arkadaş ortamında mı komikler, yoksa sahnede de komik olabiliyor mı orada görebilirler. Bol bol sahneye çıksınlar.

Yakınlardaki gösteri takviminizi bizimle paylaşır mısınız?

22 Eylül Perşembe - Burlesque Bodrum, 23 Eylül Cuma - Datça Dadya Dostane Kültür Sanat Evi’nde olacağım. Bunların dışında benim bu ay bayağı yoğun ve hareketli geçecek. Her an bir yerde bir gösteri karşınıza çıkabilir. Önümüzdeki ay tek kişilik gösterimi çekip yayınlamayı planlıyorum. Onun için İstanbul’da çekime hazırlık adına üç gün sonra bile bir yerde gösteri olabilir. (Gülüyor) 28 Eylül’de İzmir’e, 29 Eylül’de Eskişehir’e, 30 Eylül’de Ankara’ya gösteri koymayı planlıyoruz. Bunlar henüz kesinleşmedi ama haberdar olmak için sosyal medyadan beni takip edebilirler. 

Bunların dışında çoklu sahneler var, stand-up gecelerinde kısa performanslar ve sunuculuklar... 17 ve 21 Eylül’de Tuzbiber-Aylak’ta, 21 Eylül’de BKM Mutfak’ta, cumaları Otto Cihangir’de Falan’ın gösterileri var. Ayrıca Falan’ın yeni gösterileri de olacak. Onları da en kısa sürede duyuracağız.