HDP’den ‘bakan’ tartışmasına tepki: Meclis’e bizi leylekler getirmedi

HDP Grup Başkanvekili Oluç, İYİ Parti'nin tepki gösterdiği bakanlık tartışmasını eleştirdi: "Meclis’e bizi leylekler getirmedi. ‘HDP’nin olduğu yerde ben olmam’ gibi sözleri düşünerek söylemek lazım."

Google Haberlere Abone ol

 ANKARA - CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözleri üzerine başlayan, İYİ Parti’nin “HDP’nin olduğu yerde olmayız” karşılığı ile devam eden tartışmaya HDP’den yanıt geldi.

HDP’nin "Altılı Masa" ile bakanlık tartışması yapmadığını söyleyen HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç kullanılan dili eleştirdi.

Oluç, “Meclis’e bizi leylekler getirmedi. Halkın oylarıyla Meclis’e geldik. ‘HDP’nin olduğu yerde ben olmam’ gibi sözleri biraz sakin, olgunlukla, düşünerek söylemek lazım. Biz Meclis’teyiz diye siz Meclis’ten çekilecek misiniz?” diye sordu.

Oluç, HDP’nin “ortak cumhurbaşkanı adayını müzakere etmek isteriz” çağrısıyla ilgili tutumlarının değişmediğini ama aday çıkarma seçeneğinin de masada olduğunu söyledi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, aralarında Gazete Duvar’ın da yer aldığı bir grup gazetecinin bakanlık tartışması, ortak aday, kapatma davası ile ilgili sorularını yanıtladı. Oluç’un sorulara yanıtları özetle şöyle oldu:

ALTILI MASADA OLMAYACAĞIMIZI 1 YIL ÖNCE AÇIKLADIK: Bizim ‘Altılı Masa’dan herhangi bir bakanlık talebimiz, böyle bir görüşmemiz, konuşmamız olmadı. Ne böyle bir talepte bulunduk ne de bulunmayı düşünüyoruz. Altılı Masa’da olmayacağımızı 27 Eylül 2021’de açıkladığımız tutum belgesinde belirttik. 1 yıldır aynı pozisyonumuzu sürdürüyoruz. “Masada HDP olursa biz olmayız” gibi konuşmaların çok afaki olduğunu düşünüyorum, zaten biz böyle bir talepte bulunmamışız.

AK PARTİ, İYİ PARTİ NE KADAR MEŞRUYSA, HDP O KADAR MEŞRUDUR: HDP anayasal çerçevede kurulmuş, 10 yıldır siyaset yapan bir parti. Anayasal bir partidir. HDP meşruiyetini asıl toplumsal mücadelesinden, mücadele içindeki duruşundan ve halkın teveccühünden alır. Eğer 6 milyondan fazla insan genel seçimlerde HDP’yi tercih ettiyse, HDP meşruiyetini buradan alır. HDP her siyasi parti gibi parti gibi hem yerelde ve genelde iktidara gelmek için mücadele eder. Bizim seçmelerimize vaadimiz bu ülkenin hem yerelinde hem de yönetime katılma, yönetimde bulunma vaadidir. Bir siyasi parti ‘ben yönetime gelmek istemiyorum, yönetimle alakam yoktur diyebilir mi?’, diyemez. Bunu tartışmak hiçbir siyasi partinin yöneticisinin haddi değildir. AK Parti, İYİ Parti ne kadar meşruysa, HDP o kadar meşrudur. Özellikle İYİ Parti için demiyorum, hangi parti olursa olsun bu hakkı tartıştırmayız.

MECLİS’E BİZİ LEYLEKLER GETİRMEDİ: Siyasi partiler demokratik siyaset konusunda ilkelere sahipse o zaman bu ilkelere uygun davranmalılar. Meclis’e bizi leylekler getirmedi ya da kimse bizi cami avlusunda bulup getirmedi. Biz mücadele ettik, halkın oylarıyla geldik ve Meclis’te demokratik mücadelemizi kararlı şekilde sürdürüyoruz. Meclis zemininde, Danışma Kurulu’nda, bazı kanun tekliflerinde diğer grup başkanvekilleri ile çalışmaların sağlıklı yürütülebilmesi için görüşüyor, görüşlerimizi açıklıyoruz, diğer grup başkanvekilleriyle. ‘HDP’nin olduğu yerde ben olmam, benim olduğum yerde HDP olmaz’ gibi lafları biraz sakin, olgunlukla, düşünerek söylemek lazım. Biz Meclis’teyiz. O zaman, biz Meclis’teyiz diye siz çekilecek misiniz? Bize 6-7 milyon insan oy veriyor. Ne yapacaksınız bu insanları, memleketin dışına mı atacaksınız?

AK PARTİLİ BÜLENT TURAN’A TEPKİ: AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan da bu tartışmaya dahil oldu. Gürsel Tekin’e “HDP’ye bakanlık verelim diyorsunuz. Yarını düşünemiyorum bile! Bence artık kendinize gelin! Bu ülke hepimizin” diyor. Bu “hepimizin” içinde HDP yok, Kürt halkı yok. Örtük olarak o kadar ayrımcı, bölücü bir anlayışa sahip ki, insan üzülüyor. Sorsanız en büyük Kürt dostudurlar.

KONJONTÜREL TARTIŞMALAR BİZİM MÜZAKERE KONUSUNDAKİ TEMEL POZİSYONUMUZU DEĞİŞTİRMEZ: (Ortak Cumhurbaşkanı adayını müzakere etmek isteriz çağrısı) 1 yıl önce neyse bugün de aynı noktadayız. Türkiye’nin güçlü bir yerel, genel demokrasiye ihtiyacı var. Bunlar konusunda yapılacak olanları tartışmak istiyoruz. Yeni dönemde hangi adımlar atılacak, yeni bir düzeni nasıl inşa edeceğiz? “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin içi nasıl dolacak bunu tartışmak istiyoruz” dedik. Bu pozisyonumuzda değişiklik yok. Bu görüşlerimizi halka da açıklıyoruz. Çünkü gerçekten yeni bir sayfa açılacaksa, güçlü bir demokrasi inşa edilmesi için, hukukun üstünlüğü sağlanacaksa yapılması gereken budur. Son günlerdeki konjonktürel tartışmalar bizim müzakere konusundaki temel pozisyonumuzu değiştirmez.

HERKES LAFINI İYİ ÖLÇÜP BİÇİP KONUŞSUN: Herkesin lafını iyi ölçüp, biçip konuşmasını tercih ediyoruz. Bunu öneriyoruz. Ülkede birlikte yaşayacaksak, -ki öyle olmalı- eşit koşullarda birlikte yaşamalıyız. Muhalif görünümlü sorumsuz laflar edilmemesi gerekiyor. Toplumdaki kutuplaştırmayı, ayrımcılığı, nefret söylemini artırmak değil, tam tersine demokrat bir üsluba, söyleme sahip olmak bunu gerektiriyor. Bu olmazsa, sorumsuz konuşmalar ortamı zehirler, herkesi etkiler. İktidarı muhalefetiyle herkes konuşmalarına dikkat etmeli.

İKİNCİ TUR HESABI, KAPILAR AŞINDIRILMAYA BAŞLAR: (Altılı Masa’da HDP’nin kendi adayını çıkarması gerektiği yönünde görüşler var) Durumu değerlendiriyoruz, konuşacağız, tartışacağız. Kurullarımız ihtiyaç olacağı kanaatine varırsa kendi adayımızı da çıkartırız. Fakat diğer partilerin bize söyledikleri ile politika yapmayız. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yakın tarihte yaşananlara baktığımızda, maalesef bize akıl vermeye çalışan partilerin büyük yanlışları nedeniyle Türkiye bugünkü durumunu yaşamaktadır. Onun için başka partinin aklına ihtiyacımız yok bu konuda. Elbette siyasi partilerin karşılıklı eleştiri önerileri olabilir. Ama öyle akıl vermek, ‘HDP kendi adayını çıkarsın da biz rahat edelim’ diyenlere şunu söyleyeyim: Seçim ikinci tura kalırsa ki, kalır bu durumda, ne yapacaklarını kara kara düşünmeye başlarlar. Çünkü ikinci turda HDP oyuna ihtiyaç duyulacağı için kapılar aşındırılmaya başlar. O yüzden diyorum ki, herkes ettiği lafın sorumluluğunu, önünü arkasını düşünsün, iyi hesap etsin. Öyle gündelik öfkelerle bu kadar ciddi seçime giderken sorumsuzca laflar etmesin. Çok açık söylüyorum. En son cumhurbaşkanı seçimindeki hırslardan dolayı ne hale geldiğimizi görüyoruz değil mi? Kendimizi rahatlatalım, akıl verelim falan… Vazgeçin bundan biz kendi aklımızla doğru yolumuzu buluruz, kendi taktiklerimizi uygularız. Yanlış çıkarsa da özeleştirimizi veririz. Siyaset yapma tarzımız bu.

MUHALEFET İÇİNDE İKTİDARIN İKBAL AVCILIĞINA SOYUNMUŞ OLAN KİŞİLER VAR: HDP’yi çirkin bir üslupla eleştirip, gayri meşru gösterme anlayışı karşısında en sert tepkiyi vereceğimizi bilsinler, hiç kimsenin öyle bir haddi de yok. İsim vermek istemiyorum, ama muhalefet içinde iktidarın ikbal avcılığına soyunmuş olan kişiler olduğunu biliyoruz. Onların söylediklerini bu nedenle ciddiye almıyorum. Kendi partileri ciddiye alsın.

KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIK AÇIKLAMASI: Kılıçdaroğlu hem ana muhalefet lideri olarak hem de kişi olarak saygı duyduğumuz bir kişiliktir. Bu tartışmasız. Ama ‘aday olursa biz ne deriz’ sorusuna benim cevap vermem doğru olmaz, çünkü kurullarımız var. İsim tartışması yapmadık, yapmıyoruz. Altılı Masa şu kişiyi aday yapıyoruz dediğinde tabii ki bunu kamuoyunda da, partide de tartışacağız. O zaman bir kurum kararı olacak bizde. Önceden bunu tartışarak Altılı Masa'ya da bir yol haritası çizmeyiz. Ayıp olur. 6 siyasi partinin lideri toplanmış, biz onlara akıl vermek durumunda asla olmayız, haddimizi biliriz. Ama dediğim gibi adaylarını belirledikleri zaman görüşlerimizi söyleyeceğiz. O zaman HDP kendi adayını çıkartır mı çıkarmaz mı meselesine nihai cevabı vermiş olacağız.

EMEK ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI DEKLERASYONU 24 EYLÜL'DE AÇIKLANACAK: Saha çalışmalarına başladık. Kimi yerlerde mitingler, kimi yerlerde halk buluşmaları yaptık. Eylül’de de iki koldan devam edecek. Emek ve Özgürlük İttifakı bu ayın son haftası İstanbul’da kitlesel bir salon toplantısıyla deklarasyonunu açıklayacak. 24 Eylül olabilir. Emek ve Özgürlük İttifakı kendini genişletme çalışmasını sürdürecek. Bizim Kürt partilerle ittifak çalışması da sürecek.

BİZ HDP’NİN KAPISINA KİLİT VURULACAK BİR DÜKKÂN OLMADIĞININ FARKINDAYIZ: İddianame ve ekleri ile ilgili savunmalarımızı yazılı olarak yaptık. ‘Seçimlere az süre kala kapatılacak’ gibi iddiaları okuyoruz. Bu AYM uhdesinde olduğu için şu anda bir şey söylememiz mümkün değil. Kapatma durumu ile karşı karşıya kalınırsa seçmenlerimizi çaresiz bırakmayacağız, dedik. Mutlaka bir adres, yer göstereceğiz, mücadelemizi sürdüreceğiz. Listeler verildikten sonra kapatılacak gibi iddialar da var. Umarız meşruiyetini bu kadar sarsacak bir adım atmazlar. Biz HDP’nin kapısına kilit vurulacak bir dükkân olmadığının farkındayız. HDP bir fikirdir, mücadeledir, politikadır. Kendisine yol bulur ve yol açar dedik ve bunu yapma konusunda da kararlıyız. Olayın bir hukuk davasından çok siyasi dava olduğunu da biliyoruz.

SEMRA GÜZEL’İN TUTUKLANMASI: Semra Güzel’in iki fezleke dışında dokunulmazlığı devam ediyor. Bir milletvekiline emniyet güçlerinin bu şekilde davranması o klasik ‘boyun eğdirme’ işinin tekrar edilmesi ki, sonuç alamadılar. Semra Güzel boyun eğmedi, onurlu ve dik bir duruş gösterdi. Muhalefetten bu durumu eleştirenlere teşekkür ediyoruz. Suskun kalanlara da bir şey hatırlatmak istiyoruz. Bu tür şeylere suskunluk her zaman hukuksuzluğun yaygınlaştırılmasına neden olur. Güzel’e yapılanı ağır bir saldırı olarak değerlendirmezseniz, buna ilişkin sert tutum almazsanız yarın size geldiklerinde söyleyecek bir lafınız olmaz. Demokrasiye hukuk ilkelere sahip çıkmak büyük önem taşıyor. Bunu Kürt halkının sandık hukukuna ve demokratik siyasete olan bağlılığını bozmak için yapılan bir hamle, Kürt seçmeninin siyasi iradesini tanımama amaçlı bir tutum olduğunu, gözdağı vermek anlamı taşıdığını düşünüyoruz.