Korona'da 'gece hayatı' dayanışması

Korona virüsü salgını, eğlence sektörüne de darbe vurdu. Berlin başta olmak üzere, Almanya’daki gece kulüpleri ise ziyaretçilerine “zor dönemde dayanışma” çağrıları yaptı. “Gece hayatı kültürünü” korumak adına, yalnızca birkaç haftada yüzbinlerce euro toplandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Covid-19 salgını nedeniyle farklı ülkelerde yaşamın farklı alanlarına dair birçok değişiklik gerçekleşiyor. Kültür sanat dünyası belki de bu değişikliklere, zaten ağırlıklı olarak "evde kalabilen" çoğunluğa hitap ediyor olması nedeniyle, en hızlı ayak uydurabilen alanlardan oldu. Müzeler, sergiler dijital ortamlara aktarıldı, konserler canlı olarak online platformlarda paylaşıldı. Evde kalabilen, orta-üst sınıf oldukça yoğun ilgi de gösterdi bu online etkinliklere.

Gece kulüpleri ve barları da içine alan eğlence sektörü ise büyük darbe aldı. Son günlerde özellikle Almanya ve İngiltere’de elektronik müzik kulüpleri ağırlıklı olmak üzere, başlatılan bağış kampanyaları dikkat çekiyor. Birçok mekan, ziyaretçilerine “bu zor dönemde dayanışma” çağrıları yayınladı… Evet, zor günler olduğu doğru. “Dayanışma” da güzel bir sözcük tabii. Fakat böyle bir zamanda 'elektronik müzik kulüpleriyle dayanışma' fikri garipsenebilir! Yine de bu kampanyaların içeriğine, yalnızca birkaç haftada toplanan para miktarına ve Almanya’nın Covid-19 salgını kapsamında zaten almış olduğu önlemlere bakarak bu 'refah toplumu'ndaki durumu anlamaya çalışalım...

HEDEF 100 BİN EURO’YDU, TOPLANAN BAĞIŞ 130 BİN EURO’YU GEÇTİ…

Berlin’in Ostkreuz bölgesinde yer alan gece kulübü olan "://about blank" ilk durağımız. ://about blank, yıllardır “refugees welcome (göçmenler hoşgeldiniz)”, “love techno, hate Germany (tekno’yu sev, Almanya’dan nefret et)” gibi, Alman antifaşist hareketinin sloganlarını benimseyen bir kulüp olarak öne çıkıyor. Bağış kampanyasının metninde şöyle denmiş: “Biz dünyayı daha iyi bir yer haline getirme sorumluluğu ile yola çıktık, zengin olma motivasyonu ile değil. Benimsediğimiz ekonomik model, diğer birçok gece kulübü ve kültürel oluşum gibi, kapitalizmin vahşi taleplerine karşı koymaya çalışıyor. Desteğinize ve finansal yardımınıza ihtiyacımız var.”

Kampanyanın hedefi "100 bin euro" olarak belirlenmiş ancak bir aydan daha kısa sürede 130 bin 969 euro bağış toplanmış… Bu miktarda bir parayı, özellikle 20-40 yaş arası insanların, yalnızca bu kadar kısa bir sürede bir araya getirmesi ilgi çekici. Ancak ://about blank gibi, yıllarca çok kesin bir politik tutumu benimsediği ilan eden bir kulüpten daha farklı bir tavır alması da beklenebilirdi tabii. Bağış metninde bahsettikleri “kapitalizmin vahşi talepleri”nden en korkuncu olan savaşın bedelini ödeyen, sınırdaki binlerce göçmen için bu bağışın bir kısmını ayırmak gibi mesela…

Bazı kulüpler veya oluşumlar ise, canlı dj performanslarına online olarak yer açmışlar. Örneğin “United We Stream”in farklı programlarında ünlü dj’leri dinleyebilir, karşılığında bağışta bulunabilirsiniz.

"Salon zur Wilden Renate" tarafından başlatılan bağış kampanyasının metninde ise şöyle denmiş: “Herkes gibi biz de, güncel durumdan oldukça olumsuz etkilendik. Bu sürecin bizim üzerimizdeki etkisi çok büyük. Masraflarımızın maliyetini aşağı çekmeyi denedik, fakat bu yeterli olmayacak. Çalışma arkadaşlarımızı kaybetmek istemiyoruz. Sizden yardım istiyoruz. Bağışlarınıza karşılık, kalbimizin en özel parçalarına sahip olacaksınız. Çok teşekkürler!” Kulübün toplanmasını umduğu para hedefi 80 bin euro olarak gösterilmiş ve 3 hafta içerisinde 39 bin euro'ya ulaşılmış…

KAMPANYAYA DESTEK: 5 EURO’LUK SANAL İÇKİ

'Sanal içki' ilanı...

Salon zur Wilden Renate çalışanlarının “kalplerinin en özel parçasına sahip olmak” isterseniz, burada satılan “sanal shot”lardan birine 5 euro ödeyebilirsiniz… Çakmak, çıkartma, plak veya salgın sonrası ilk partiye bilet satmak, bir yere kadar tamam. Fakat sanal içki satmak, neyin gerçek olup olmadığını sorgulatacak kadar şaşırtıcı görünüyor insana.

Aynı şekilde "Watergate" isimli kulüp için toplanması hedeflenen 80 bin euro’luk bağış, 90 bin 556 euro’ya ulaşmış durumda. Berlin’de ayrıca, yaklaşık 1 milyar euro hedefiyle, “Karantinada Berlin’in Gece Hayatını Kurtarın” adlı farklı bir kampanya da oldukça ilgi görmüş. 320 bin euro’dan fazla bağış bir araya getirilmiş. Bağış yapanlardan Adam N. isimli kullanıcı şu notu düşmüş: “Lütfen Berlin’deki tüm gece kulüplerini kurtarın! Özgürlüğün ve gençliğin buna ihtiyacı var!” Samuel M. ise şöyle yazmış: “Asla vazgeçmeyin! Partilemek, partilemekten sonraki en önemli ikinci şey!”

ALMANYA, KÜLTÜR SANAT VE EĞLENCE SEKTÖRLERİNE DESTEK OLUYOR MU?

İşin ilginç yanı, Almanya’nın korona virüsü salgını nedeniyle halihazırda aldığı mali önlemlerin 1 trilyon euro’yu aşmış olması... Sanatçılar, serbest çalışanlar, sanat galerileri ve küçük işletmeler için ayrılan 50 milyar euro’dan bahsederken, Berlin Kültür ve Avrupa Senatörü Klaus Lederer, “Panik yapmayın! Bu bir yarış değil. Herkese yetecek kadar para var” dedi.

Büyük ekonomilere sahip, “büyük” devletler, şimdi ne kadar “sosyal devlet” olduklarını da gösterme yarışında, Almanya zaten çoktan birinci oldu! Serbest çalışanlar 5 bin euro’ya, küçük işletme sahipleri ise 15 bin euro’ya kadar karşılıksız 3 aylık devlet desteğini birkaç gün içerisinde aldı. Lederer, Berlin’in tiyatro sahnelerini ve gece kulüplerini korumaya yönelik 30 milyon euro’luk bir diğer destek paketini de müjdeledi…

Öte yandan, yukarıda bahsettiğim gece kulüplerinin de her şeyden önce birer 'işletme' olduğu gerçeğini, genç Almanlar da kabul edebilselerdi, kulüplerin, yüzbinlerce euro’luk bağış kampanyalarına başvurmaktan ziyade, devletin ekstra olarak yüzde 1 faizle sunduğu krediyi almalarında çok da büyük bir sakınca görmezlerdi sanırım. Fakat olay “alt kültür kurtarıcılığı”, “gece hayatı dayanışması”, “özgürlüğün son kalesi (Berlin)’ne sahip çıkmak” gibi başlıklar altında pazarlanınca, Almanya gençliği bir anda örgütlenmiş! Ve toplanan paranın nereye gideceğine dair doğru dürüst bir açıklama bile yapılmayan bu bağış kampanyaları almış yürümüş görünüyor.

Hepimizin hassasiyetleri farklı tabii… Ne demiştik? “Dayanışma” çok güzel bir sözcük. Özgürce var olabildiğimiz kültürel alanları korumak da oldukça önemli. Fakat Almanya gibi bir ülkede, gece kulüplerinin hâlâ "alt kültüre ait politik mekanlar olduğunu" söylemek ne derece doğru olur bilinmez...