Virüs geldi, İstanbullu ekmek yapmayı öğrendi

Korona virüsünün Türkiye’de en çok görüldüğü il olan İstanbul’da ekmek satışları %35 azaldı. Salgın nedeniyle fırınlara gitmekten çekinen İstanbullular ekmeklerini de evde yapmaya başladı. Evde kaldıkları günlerde kendilerini geliştirdiklerini ifade eden vatandaşlar evde ekmek yapmanın eğleceli ve daha sağlıklı olduğunu söylüyor.

Google Haberlere Abone ol

Eren Topuz

İSTANBUL - Türkiye’de ilk defa 11 Mart’ta saptanan ve o tarihten itibaren yayılmaya hızla devam eden korona virüsü salgını, birçok kişinin gündelik alışkanlıklarını değiştirmesine neden oldu. Virüsten korunmak için sosyal mesafelenmeye dikkat eden vatandaşlar, temel ihtiyaçlarını da olabildiğince evlerinde karşılamaya çalışıyorlar. Öyle ki, İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı Erdoğan Çetin, salgın nedeniyle insanlar evden çıkmak istemedikleri için market ve fırınlarda ekmek satışının yüzde 35 düştüğünü ifade etti. Ekmeklerini kendileri yapmaya başlayan İstanbullular, evde ekmek yapmanın püf noktalarını ve kişisel deneyimlerini paylaştı.

'DIŞARIDAKİ EKMEKTEN DAHA SAĞLIKLI'

Salgın başladığından beri evde ekmek yapmaya başlayan 36 yaşındaki Salime, enfeksiyon geçebilir diye para üstü almaktan bile çekindiğini anlatırken, “Orada çalışanların hijyen kurallarına uyduğuna güvenemiyoruz. Orayı temiz tutuyorlar mı, ellerine eldiven takıyorlar mı bilemiyorsun ki. Virüs bir dokunmayla bile geçtiği için insan tedirgin oluyor” dedi. İki çocuk annesi olan Salime, evdekilerin de yaptığı ekmeği beğendiğini söylerken “Hamur yoğururken uğraşıyorum sadece. Onun dışında çok uğraştırmıyor. Mayalamasına dikkat ediyorum, iyi mayalandıktan sonra yeterli. Evdekiler de yiyorlar, çok beğendiler. Dışarıdaki ekmekten daha sağlıklı en azından” diye konuştu. Evde ekmek yapmanın daha maliyetli olduğunu ifade eden Salime, “Ununu, mayanı kendin alıyorsun. Bir de fırını kullanıyorsun, fırın çok yakan bir şey. Bir kilo un 7-8 lira. Bir maya da 1,60 lira. Üstüne bir de en az bir yarım saat fırını yakıyorsun. Bir kilo undan 3 tane falan somun ekmeği çıkıyor” dedi.

Salime'nin yaptığı ekmeği ailesi de çok beğenmiş.

'EKMEK YAPMAK MUAZZAM BİR STRES ATMA YÖNTEMİ'

61 yaşındaki Sena, kendisinin kronik rahatsızlıklarının bulunması, eşinin ise 65 yaş üstü olması nedeniyle korona virüsü yayılmaya başladığından beri dışarıdan ekmek almadıklarını anlattı:  “Ekmek yapmak bana keyif veriyor. Eskiden de zevkine yapıyordum ama bu kadar sık değil. Bakkaldan ekmek almaya artık güvenemiyorum, 40 kişi elliyor.” Salgın günlerinde kendisini geliştirdiğini söyleyen Sena, evde ekmek yapma sürecini şöyle anlattı; “Şimdi evde bir sürü püf noktasını öğrendim, daha güzel yapabiliyorum. Önce hamuru yoğuruyorum. Yoğurduktan sonra durmadan tezgaha vurup içindeki gazı alıyorum. Muazzam bir stres atma yöntemi. Sonra mayalıyorum. Bir saat bekletip tekrar yoğuruyorum. Fırın tepsisinde de fırın ısınırken tekrar mayalıyorum. Sonra şeklini verip 250 derecede 40 dakika pişiriyorum.”

Ekonomik olarak pek bir farkı olmadığını belirten Sena, “Kaliteli un alınca daha pahalı bile oluyor. Miktar olarak yarım kilo undan yaptığım bir ekmek, 2 bakkal ekmeğine denk geliyor” dedi. Korona virüsü salgını geçtikten sonra evde ekmek yapmaya devam edip etmeyeceği sorusuna ise Sena, “Ölmezsek yaparız. Ölürsek de tarifini bırakırız” diye yanıt verdi .

Sena'nın evde yaptığı ekmek.

'STREÇ FİLME SARINCA 5-6 GÜN YUMUŞACIK DURUYOR'

29 yaşındaki Tuğçe, eşiyle birlikte evde ekmek yapmaya nasıl başladıklarını şöyle anlattı; “Eve hediye ekmek makinası geldi, üzerine hemen korona muhabbetleri başladı. Aynı hafta biz de dedik ki millet gibi un stoklayalım. Şaka değil, cidden 10 kiloluk un aldık. 2 kişiyiz ve eczanede çalışıyoruz. Pasta, börek, çörek de yapamayacağımıza göre önce unu bitirelim dedik ve başladık.”

Marketlerde maya fiyatlarının yükselmesinden şikayetçi olan Tuğçe, önceden de evde mısır ekmeği yaptıklarını belirtirken, “Evde ekmek yapmak makinalıysa kolay. Makina ekmeğini streç filme sarınca 5-6 gün yumuşacık duruyor. Mısır ekmeği fırında kuruyunca da ayrıca yenilebilir olduğu için daha uzun gidiyor, ekmeğin çeşidine göre ne kadar gideceği değişiyor” dedi. Salgın geçtikten sonra da evde kendi ekmeklerini yapmaya devam edeceklerini söyleyen Tuğçe, her seferinde farklı bir tarif denediklerini söyledi ve “Bazen bir şeyleri farklı miktarda koyuyoruz ve farklı bir ekmek oluyor. Sanırım beyaz ekmek diye çıldırdığımız pazar kahvaltıları hariç bir daha dışarıdan ekmek almayabiliriz” diye konuştu.

Tuğçe, mayalara gelen zamlardan şikayetçi.

'SALGIN BİTTİKTEN SONRA DA DENEMELERE DEVAM EDECEĞİM'

Evde ekmek yapmaya aslında vakit geçirmek için başladığını söyleyen 32 yaşındaki Devran, ekmek yapma süreciyle ilgili, “Oldukça keyifli bir iş bence. Ekmeğin de çeşitleri var tabii ama genel olarak un, su, tuz ve maya kullanılıyor. Bu ana maddeleri yoğurduktan sonra 1 saat mayalanma süreci var. Sonrasında şeklini veriyorum ve tekrar mayalayıp yarım saat 45 dakika kadar bekletiyorum. Ondan sonra fırına veriyorum" dedi. Evde ekmek yapmanın hazıra göre daha pahalı olduğunu belirten Devran, “Ama en azından ne yediğinizi biliyorsunuz. Hazırların nasıl hazırlandığını bilmiyorsunuz. Kendi yaptığınız ekmeği yemek bence daha keyifli. Kaç gün gideceği evdeki nüfusa bağlı ama 2 kişi, 1 kilo ekmeği 4 gün yiyebilir” diye konuştu. Öncesinde de evde ara ara ekmek yaptıklarını söyleyen Devran, salgın bittikten sonra da bu denemelere devam edeceğini belirtti.

Devran, evde yapılan ekmeğin daha sağlıklı olduğunu söyledi.

(Devran’ın evde yaptığı ekmekler)

'ANNEM FACEBOOK VE WHATSAPP'TAN ETKİLENDİ' 

26 yaşındaki üniversite öğrencisi Tuba, annesiyle birlikte evde ekmek yapmaya nasıl başladıklarını şöyle anlattı: “Aslında evden çıkmadan da ekmek alabiliyoruz biz, dışarı çıkma sorunuyla alakalı değil. Ancak tabii virüsün yüzeyden bulaşma olasılığını da öğrendiğimizde, annem ekmeği de evde yapalım o zaman dedi. Ayrıca evde yapacak iş, meşgale oluyor kendisine de. Bir de sanırım sosyal medyanın etkisi oldu karar vermesinde. Annem aktif facebook ve whatsapp grubu kullanıcısı. Biraz buralardan etkilendiğini de düşünüyorum.”

Tuba'nın annesi ekmeğin pişip pişmediğine bakarak karar veriyor.

Ekmek yaparken nelere dikkat ettiklerini de açıklayan Tuba, “Un, su, maya ve tuz kullanıyoruz. Bunlardan uygun oranlarda katıp yoğuruyoruz kıvamı gelene kadar. Sonra bekletiyoruz bir süre kabarması için. Hem dinlenmiş de oluyor hamur. Hazır olduğunda fırına veriyoruz. Fırın derecesi de 200-220 gibi oluyor. 30-40 dakikaya pişiyor. Annem için bu süre dakikayla ölçülmüyor tabii, onun için altı üstü kızarınca pişmiş oluyor” dedi.