Işkın ya da 'Kürt muzu' mevsimi

Mayıs ayının başında yüksek dağlarda yetişen ışkın, ayın sonunda zamanını doldurmuş oluyor. Diyarbakır’daki birçok tezgahta bulmak mümkün. Dağlarda toplanıp şehre gelen ışkın 10 liradan satılıyor.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Vaktiyle İstanbul’da yaşayan Dersimli arkadaşlarım “Işkın” adlı bir kültür sanat dergisi çıkardılar. “Işkın ne anlama geliyor?” diye sorduğumu hatırlıyorum. Dersim’de çok sevilen bir bitki adı olduğunu da o zaman öğrenmiştim. Işkının tadına yine ilk kez İstanbul’da baktığımı hatırlıyorum.

Mardin’de yetişiyor muydu ışkın, hiç hatırlamıyorum. Meğer yetişiyormuş. Işkın satan tezgahın başında, nereden geldiyse aklıma, “Mardin’de yetişmiyor” dedim. Alıcılardan biri Mardin Derikliymiş, “Derik’te yetişiyor” diye itiraz etti bana. Derik’in yüksek dağları olduğu için akla yakın geldi bana.

Çünkü ışkın yüksek dağlarda yetişiyor. Diyarbakırlı ışkın satıcıları da bunu doğrular şeklide konuşuyorlar. Kulp ilçesinde yetişen ışkın daha mı iyidir bilmem ama satıcılar, “Kulp’un köylerinden geliyor bize” diyorlar, Diyarbakır’da satılan ışkın için.

SOĞAN KADAR PAHALI

“10 lira çok değil mi?” diye sordum satıcıya. “10 gün önce 20-25 liraydı” diye karşılık verdi. Dağda, yüksek yerlerde kendi kendine yetişen, herhangi bir bakıma ihtiyaç duymayan bir bitki ışkın. Son aylarda fiyatı tartışma konusu olan soğan gibi değil yani. Neden bu kadar pahalı ki?

Aslında bu sorunun cevabını gün içinde görmek mümkün. İnsanlar sokakta yiyorlar ışkını. Pratik bir yiyecek. Muz gibi soyuluyor kabuğu ve başka bir işleme gerek duymadan yenebilen bir bitki. Bölgede yetiştiği ve muz gibi kabuğu soyulup yendiği için "Kürt muzu" da deniliyor.

“Köylüler bunları dağdan topluyor” diyor satıcı. “Öyle kolay değildir 5-10 kilometre dağa çıkmak, ışkın toplamak. Emek istiyor.” Köylülerin ışkınları toplayışı, çuvallara koyuşu, sırtlayıp dağdan inişleri canlanıyor gözümde. Bu yıl geçti ama önümüzdeki yaza çıkarsak Kulp köylüleriyle ışkına toplamaya çıkmayı kurdum satıcıyı dinlerken.

‘KANSERİN BİLE İLACIDIR’

“Bir ay zamanı var. Mayıs ayının başında çıkar, sonunda biter” diyor satıcı. Işkını kıymetli yapan nedenlerden biri de bu olmalı. Yılın her ayında çıkmıyor insanın karşısına.

Bu arada ışkının nasıl bir yiyecek olduğunu bilmeyenler de merakla birikiyor tezgahın başında. Biri, “Nasıl yeniyor?” diye sorunca, “Muz gibi kabuğunu soyarak yiyeceksiniz” diyerek bilgimi paylaşıyorum. Bir diğeri, “Bunun faydası nedir?” diye sorunca satıcı benden erken davranıp birkaç hastalık adı saydıktan sonra, “Kanserin bile ilacıdır, kanserin” diyor keyifle. Kanserin ilacını kim bilir kaç kişi merakla bekliyor. Satıcının bu sözü etkisini gösteriyor, tezgah başında bekleyenler daha ilgiyle inceliyorlar ışkını.

Ama aslında satıcı, müşteri kapmak için kötü hastalık kanserden söz etmemişti. 20-25 santim uzunluğunda ve oldukça sıradan görünen ışkının kanser tedavisinde umut olduğu yönünde haberler okuduğumu hatırlıyorum. Amerika’da yapılan araştırmalardan sonra ışkından elde edilen aşılar önce fareler üzerinde denenmiş ve umutlu sonuçlar elde edilmişti.

IŞKIN YEMEĞİ

Işkının başka hastalıklara da iyi geldiği biliniyor. Şeker hastalığı, mide ekşimesi, bağırsakların temizlenmesi gibi hastalıklar için öneriliyor. Bunun dışında ışkının başka vitaminler içermesinin yanı sıra özellikle tam bir C vitamini deposu olduğu belirtiliyor.

Işkının nasıl yendiğine gelince. Yukarıda değinildiği gibi, kabuğu soyulduktan sonra çiğ yenilen bir bitki. Ancak reçeli de yapılıyor ve ancak yumurtalı bir yiyecek olarak da sofrada yer alabiliyor. Işkın yemeği, reçeli hiç yemedim, bir şey diyemem. Ama ekşi tadı nedeniyle yemeğe ayrı bir lezzet katıyor olabilir.

GÜNDE 30 KİLO IŞKIN

Satıcı benimle konuşmaya fırsat bulamıyor neredeyse. Müşteriler birer ikişer kilo alıyor. Tanık olduğum bu talep üzerine, günde kaç kilo sattığını soruyorum. “Belli olmuyor” diyor önce sonra günde 20-30 kilo sattığını söylüyor.

Satıcı, “Bir ay boyunca sadece ışkın satıyorum. Ekmek paramı ışkından çıkarıyorum” diyor. “Yılın 11 ayında ne yapıyorsun?” diye soruyorum. Adam sokak satıcısı, “Her mevsimin bir meyvesi var, ona göre değişiyor sattığım” diye kısa bir cevap veriyor.

Suriçi’nde, Nebi Cami’nin önünde yapıyorduk bu konuşmayı. Hep burada mı duruyorsun?” dedim. “Yok” dedi, “Mahallelerde geziyorum.”

Yarım kilo ışkın alıp ayrıldım tezgahtan. Sokakta yemek keyifli olabilirdi ama malum, Ramazan ayındaydık. Sonunda buluştuğumuz arkadaşlarımdan biri Dersim’de büyümüştü. Işkını görünce gözü açıldı. Bu kadar sevilen bir bitki ışkın ya da Kürt muzu.