Sakızcı Memo'nun Ankara macerası

Diyarbakır’da Sakızcı Memo olarak bilinen Mehmet Kızılay geçen hafta Ankara’daydı. Bindiği metroda sosyal medya hesabından canlı yayın yaparak “Diyarbakır’dan Apo’ya selam getirdim” deyince gözaltına alındı. Daha önce Diyarbakır’da görev yapan polis memuru karşısında Memo’yu görünce önce şaşırıyor sonra “Seni şikayet edenler senden daha deli” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - "Başkan sakız al" Neden bilmem, bana “Başkan” diye sesleniyor. Konuşurken dili hafif dolanır gibi de olsa gürdür sesi Sakızcı Memo’nun.  Memo seslendiğinde miting alanında hatibin konuşmasını dinliyor, tribünlerde maç seyrediyor, durakta araç bekliyor olabilirim. Konsantrasyonum ya da kalabalık Memo’nun umurunda değildir. Aramızdaki kalabalığı yararak ulaşmanın bir yolunu bulacaktır mutlaka. Avucunda tuttuğu birkaç sakızı, istemezsem de vermeye çalışacaktır. “Param yok Memo” dersem cevabı hazırdır: “Canın sağ olsun Başkan.”

Memo aynı şekilde valiye, belediye başkanına, milletvekiline de uzatır avucundaki sakızı. Yeter ki sokakta olsunlar, Memo’nun onlara ulaşmasının önüne ne kalabalık, ne de korumalar geçebilir. En azından sesini bir şekilde mutlaka duyurmanın bir yolunu bulur. Ve elbette, tahmin edilebileceği gibi, bir sakız fiyatının çok üstünde bir parayı ‘koparır’, nafakayı çıkarır. Kimseye bir zararı yoktur Memo’nun ve kendisine laf atanlara da uyup karşılık vermez. Sahiden de ekmeğinin derdindedir çünkü.

Diyarbakır’da her yerde karşınıza çıkma potansiyeline sahip olan Memo geçen hafta Ankara’da çıktı ortaya. Metroda akrabası da olan Abdullah Kızılay ile seyahat ederken bir yandan da Facebook hesabındaki takipçileri için canlı yayın yapar. Canlı yayında yanındaki Abdullah Kızılay’ı kastederek, “Diyarbakır’dan Apo’ya selam getirdim” der. Hızını alamayıp gündemdeki Afrin operasyonuna gönderme yaparak, “Savaş olmasın, kimse ölmesin, çocuklar da maça gelebilsin” şeklinde konuşur.

‘BUNLAR SENDEN DAHA DELİ’

Memo’nun konuşmasına tanık olan iki genç kadın bir şekilde ihbarda bulunuyor. Memo’yu ilk durakta güvenlik görevlisi karşılıyor. Onu indirip istasyona gelecek polisi beklemeye başlıyorlar. Bir süre sonra istasyona gelen polislerden biri daha önce Diyarbakır’da çalışmış ve Memo’yu tanıyor. Meseleyi anlayınca “Seni şikayet edenler senden daha deli” diyor Memo’yu tanıyan polis memuru. Ama ortada bir şikayet var. İki genç kadın Memo’nun Apo’ya, yani Abdullah Öcalan’a selam göndererek terör propagandası yaptığını iddia etmiştir. Hal böyle olunca soluğu Terörle Mücadele Şubesi’nde alıyor Memo. Bir süre sonra birçok haber platformunda Memo’nun Ankara’da gözaltına alındığı haberi çıkmaya başlıyor.

Dediğine göre hiç korkmamış 24 saat geçirdiği TEM’de. Kendisine kötü muamele de yapılmamış. Tutulduğu yerin soğuk olduğundan şikayetçi olan Memo, en çok bir komiserin “Hepiniz teröristsiniz” demesine çok öfkeli. “Bana böyle demeye hakkı yoktu” diyor Memo, “Barış istedim, ‘kimse ölmesin, çocuklar da maça gelebilsin’ dedim. Bunları söylediğim için bana ‘Hepiniz teröristsiniz’ demeye hakkı yok ki.”

MEMO MECLİS’TE

Merak edenler için hemen belirtelim: Memo, Diyarbekirspor’un maçına gitmek için gitmişti Ankara’ya. Bir şekilde uçak bileti ayarlamıştı. Uçaktan indiklerinde rakip takım taraftarlarının kendilerini karşıladığını memnuniyetle anlatıyor Memo. Diyarbekirspor 2-0 yenilmiş olsa da bu karşılamaya çok değer biçiyor.

Ankara’ya gelmişken akrabası Abdullah Kızılay’la da görüşüyor. Ve işte sonra metroda giderken gözaltı olayı yaşanıyor.  Ama bu gözaltı olayı Memo’nun Ankara’da yapmak istedikleriyle ilgili planlarını değiştirmiyor. Meclis’e gidiyor. Galip Ensarioğlu, Osman Baydemir ve diğer Diyarbakır milletvekillerini arıyor Meclis’te ama kimseyi yerinde bulamıyor. Gözaltına alınmasa bir şekilde ulaşacaktı milletvekillerine.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ’A ÇAĞRI

Meclis’te ne işi var diyebilirsiniz ama Memo siyasetle yakından ilgilenen bir insan. “Savaş istemiyorum” dediğinde de içtenlikle ve bilerek söylüyor bunu. “Nerede bir insan ölse canım yanıyor. Ne gerilla ölsün, ne polis ne de asker” diyen Memo yine canı yanarak ve kitleye konuşan bir ajitatör edasıyla, “Afrin’de askerlerin ne işi var. Buradan sesleniyorum, Ankara’dakiler askerleri geri çeksin, daha kimse ölmesin” şeklinde konuşuyor.

Sohbet sırasında belediyelere kayyım atanmasını, belediye başkanlarının hapse atılmasını da eleştiriyor Memo. Belediyede çalışan kardeşlerinden biri kayyım atandıktan sonra işten atıldığı için ayrıca kızgın kayyım uygulamasına.

Büyükşehir Belediye başkanlığı yapan Osman Baydemir’i de, Fırat Anlı’yı ve Gültan Kışanak’ı sevdiğini de dile getiriyor. “Fırat başkan Bingöl’den aday oldu ama onu seçmediler” dediğinde, Fırat Anlı’nın bir dönem Bingöl belediye başkanlığına aday olduğunu tamamen unutmuştum. Ama Memo’nun böyle güçlü bir hafızası var işte.

HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın haksız yere hapiste olduğunu belirten Memo, Demirtaş’a çağrıda bulunmaktan da geri kalmıyor: “Hapiste olduğu için bıraktı başkanlığı ama bence devam etmeli.”

DİYARBAKIR’IN SAKIZCISI

Peki, Ankara’da gözaltına alındıktan sonra gündeme gelen ve yukarıda başından geçenlerle birlikte değerlendirmelerini de yazdığımız Sakızcı Memo kim?

Yakın zamanda kentsel dönüşüm projesiyle yıkılan Sur’un Alipaşa Mahallesi’nde doğup büyümüş Mehmet Kızılay ya da Diyarbakır’da bilinen adıyla Sakızcı Memo. Çok küçükken damdan düşmüş. Komşularından biri onu kan revan içinde görüyor, alıp doktora götürüyor. İlk müdahaleyi yapan doktor, ailesine, “Elimden geleni yaptım, dua edin” diyor. Memo’nun kurtulacağından doktor da çok umutlu değil. Ama Memo bir şekilde hayata tutunmayı başarıyor. Yüzde 40 zihinsel engelli olarak yaşamanın hem ev içinde hem de dışarıda çeşitli güçlükleri vardır elbette.  Ama Memo, Sakızcı Memo adıyla kendisini bütün Diyarbakır’a kabul ettirmeyi başardı.

Çocukluğundan bu yana yaptığı tek iş sakız satmak. Sakız kutusunu toptancılardan 5-6 liraya aldığını söyleyen Memo, “Bazen işler iyi oluyor, bazen kötü. Allah’a şükür” diyerek günde ne kadar para kazandığını kendisine saklıyor.

Yaşını sorunca, “30’dan fazla” diye cevap veriyor. Yaşıyla kurduğu bu ilişki biçimi yadırganabilir. Ama aslında keşke herkes bu şekilde yaklaşabilse yaşına, kim bilir ne çok kişisel problem çözülürdü. Bir çocuğu var Memo’nun. Çocuğun yaşını sorunca  da “3-4 yaşında” diye cevap veriyor. Bu çocuğunu sevmediği anlamına gelmiyor elbette. Çocuğundan söz ederken gözünün parlamasından belli.

Temmuz 2013 yılında evlenmiş Memo. Damatlık elbisesini Osman Baydemir almış, dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker düğüne katılmamış ama bir altın göndermiş. Başka kimler yokmuş ki düğünde, siyasetçiler, sporcular, polisler…

Sokakta Memo’nun fotoğrafını çekerken yanımızdan geçen bir iki kişi laf atıyor Memo’ya. Memo aldırmıyor, ben de öyle. Çünkü bu laf atmaların Memo’ya gösterilen sevginin bir biçimi olduğunu biliyoruz. Gözaltına alındığında sosyal medyada Diyarbakırlıların yarattığı infial de bunu gösteriyordu zaten.