KHK'li 10 yıllık öğretmen tütün üretiyor

10 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra KHK'yle ihraç edilen sınıf öğretmeni Mehmet Yücel, kendi köyünde tütün üreticiliği yapıyor. Hâlâ birçok öğrenci ve velinin kendisini arayarak, 'Neden okula gelmiyorsunuz?' diye sorduğunu belirten Yücel "Onlara barış istediğimiz için, iyiyi güzeli savunduğumuz için işlerimizden atıldığımızı söyledim. İyi insanların mutlaka kazanacaklarını söylüyorum” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - KHK'lerle ihraç edilen akademisyenler, öğretmenler ve sağlık çalışanları başta olmak üzere birçok kişi hayatlarını idame ettirebilmek için yeni iş kollarında çalışıyor. KHK ile ihraç edilen Eğitim Senli 10 yıllık sınıf öğretmeni Mehmet Yücel de yeni bir bulan öğretmenlerden biri. İhraç edildikten sonra Adıyaman'a bağlı, kendi köyü Balyan'da tütün üretimine başlayan Yücel, “Çok zahmetli bir iş, tütün yaprakları en az üç kere elinin altından geçiyor. Çok tercih ettiğim bir iş değil. Biraz da mecburiyetten yapıyorum” diyor.

İHRAÇ SÜRECİ NASIL BAŞLADI?

Gaziantep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olan Yücel, 2006 yılında öğretmenliğe başladı. Yücel, öğretmenlik mesleğine Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde görev yaptığı sırada, ‘Kürtçe ve Zazaca örgütü övmek’ ve ‘BDP milletvekillerini övmek’ suçlamasıyla Siverek Kaymakamlığı tarafından hakkında soruşturma açıldı, fakat bu soruşturmadan ceza almadı.

Yücel, idari soruşturma devam ettiği için disiplin kurulunda ifade vermeye hazırlanırken 29 Ekim 2016'da yayımlanan 675 sayılı KHK ile savunma yapmadan ihraç edildi. “Hiç bir suçun yokken bir gece yarısı işten atılmak kolay bir şey değil” diyen Yücel, eğitim hayatından şöyle bahsediyor:"

Yoksul bir ailenin en küçük çocuğuyum. Çok zor şartlarda eğitim öğretim hayatına devam ettim. Yaşadığımız köyde lise yoktu. Zorunlu olarak şehirdeki liseye gittim. Burada tek kişilik oda kiraladım. Daha 15 yaşındayken hayatın bütün zorluklarıyla tanıştım. Lisedeyken yaşadığım bir olayı belki de hayatım boyunca unutmayacağım: Okul üniforması almıştım. Üniformanın parasını ödemek için 20 gün boyunca gece lokantada çalışırken gündüz de okula gidiyordum. Böyle zorluklarla liseyi bitirdim. Üniversite okurken de yaz aylarında mevsimlik tarım işçisi olarak Malatya'ya kayısı, Giresun'a da fındık toplamaya giderdik. Bazen de inşaat işlerinde çalışarak harçlık yapıyordum kendime. Sadece ben değil bütün emekçi çocukları böyledir.”

'BİR GECE YARISI İŞTEN ATILMAK...'

İhraç edildikten sonra çalıştığı ilçeden ayrılan Yücel, uzun bir süre özel kurumlarda da çalışamadığını söylüyor: “İnsan maddi ve manevi anlamda zorlanıyor. Hiç bir suçun yokken bir gece yarısı işten atılmak kolay bir şey değil. Bu haksızlığa kişisel olarak üzülmenin ötesinde 10 yıl önce 70 yaşında olan annemin yevmiye ile çalışıp okuttuğu oğlunun böyle bir haksızlığa uğraması kabullenmediği bir gerçek var ortada. Yoksa biz öncesinde saraylarda yatlarda büyümedik. Yine emekçi çocuğuyduk. Şimdi de öyleyiz. Hayatla hep bir kavgamız vardı. Bu süreçte oturup bir kenara çekilmedik. Yaşama, yaşatma ve ekmek mücadelemiz devam ediyor. İhraç sürecinde yalnız değildik. Başta sendikamız Eğitim Sen olmak üzere dostlarımız arkadaşlarımız ihraç edildikten sonra dünyada örneği olmayan müthiş bir dayanışma örneği gösterdiler.”

Yücel: Yaşama, yaşatma ve ekmek mücadelemiz devam ediyor

'MECBURİYETTEN YAPIYORUZ'

Yücel, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü mezunu. Bu alanda da iş bulamayan Yücel son olarak kendi köyünde tütün üretimi yapmaya karar verdi. Yücel, bu durumu şöyle anlatıyor: “Tütün üretiminde satım aşamasına geldim. Mevsimsel bir iş. Mayıs ayının sonunda fideleri dikmeye başlıyoruz. Ondan sonra boyu 1 metre olana kadar en az dört kere çapalama işlemi başlıyor. Ortalama 10 günde bir kez de su veriyordum. Ağustos ayının başında genellikle büyüme aşaması sona erer. Daha sonra yaprakların daha çok büyümesi için çiçeklerini alırsın. Sonra da en alt yapraklardan en üstte doğru tütünü topluyoruz. Topladıktan sonra ipe dizip güneşe bırakıp kurutuyoruz. Çok zahmetli bir iş, tütün yaprakları en az üç kere elinin altında geçiyor. Çok tercih ettiğim bir iş değil. Biraz da mecburiyetten yapıyoruz. Daha doğrusu öğretmenlik ve medya dışında yapabileceğim iş bu. Aslında hükümet bu ülkenin en iyi öğretmenlerini akademisyenlerini ihraç ederek toplumsal üretimin dışına da itmiş oldu. Demokratik bir ülke için yapılan hatadan vazgeçilmesi hepimizin hayrına olacak.”

'OKULA NEDEN GELMEDİĞİMİ SORUYORLAR'

Öğretmenlik mesleğinin birçok meslekten farklı olduğunu belirten Yücel son olarak şunları söylüyor: “Öğretmenlik mesleğinde zamanının çoğunu öğrencilerle geçiyor. Ebeveyenlerin yerini alarak onları hayata hazırlıyoruz. Sevinçlerine acılarına ortak oluyoruz. Karlı bir havada bir öğrencinin okula terlikle gelmesini unutamıyorum. Bunun üzerine yaptığım bir dayanışma kampanyası ile bütün öğrencileri giydirdik. Yani bir şekilde onların hayatlarında kalabiliyoruz. Eski ve yeni öğrencilerim sürekli telefonla bana ulaşarak okula neden gelmediğimi soruyorlar. Onlara barış istediğimiz için iyiyi güzeli savunduğumuz için işlerimizden atıldığımızı söyledim. İyi insanların mutlaka kazanacaklarını söylüyorum.”