'Her şey hayal, hayal dışında…'

Özkan Özgür ile 23 Soru'nun konuğu müzisyen Cem Kısmet...

Google Haberlere Abone ol

1. Sizin için kullanılan hitap biçimlerinden hangisi daha çok hoşunuza gidiyor?

‘nöördün guzum’

2. Sizden daha zeki olduğunu düşündüğünüz arkadaşlarınız var mı?

Var, elbette. Bir arkadaşım, kış aylarında ısınmalarına yardımcı olmak amacıyla, koyunlarına arasıra bir cins meşe ağacının küçük palamutlarından yedirdiğini söyledi. Bu arkadaşımın yıllarca çobanlık, balıkçılık, tarım gibi işlerle uğraştığını ve o alanlar içerisindeki düşünce ve eylem pratikleri içerisinde olduğunu düşünürsek, adaptasyon ve çözüm bulma yetenekleri de benden daha zekice olmalıydı. Yani, “balığı ağaca çıkarmaya çalışmadığımız sürece” birçoğumuz birbirimizden farklı alanlarda farklı zeka pırıltıları gösterebiliriz.

3. Arada sırada saçma şeylerle uğraşmak zorunda olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Gençlik zamanımda hemen hemen herşey saçma geliyordu. Şimdilerde bazen saçmalıklardan güzel alt metinler de çıktığını düşünüyorum. Saçmalıkların içerisinde mizahi unsur aramak da diğer birçok eyleşme alanımız gibi can sıkıntısından kaynaklanıyor herhalde.

4. ‘Tüm yaşadığım sıkıntılara değdi bu!’ dediğiniz olaylar yaşadınız mı?

Bedel kavramı; bizlere öğretilen ve arkasında ilkeler, inançlar, doğrular gibi, insanın daha çok sosyal durumuyla ilgili bir güç dayatmasıdır.

5. Bir evcil hayvanın insanı mısınız? Geçmişte böyle bir deneyiminiz oldu mu, ileride bir gün düşünür müsünüz?

Bebekliğimden beri kedilerimiz, köpeklerimiz hep oldu. Ayrıca, böcekleri, sürüngenleri, bazı yabani hayvanları, balıkları, kuşları, ağaçları, toprağı gözlemleyecek vaktim ve merakım hep oldu. Yani, bir “pet” insanı değilim, doğayı severim.

6. Çocukluğunuzdan kalan ve ilk fırsatta tatmak istediğiniz özel tat var mı?

Babaannemin, yayla evinde, mangalda 8-10 saatte ağır ağır pişirdiği su böreği. Ama herhalde bir daha tatma imkanım olmayacak gibi.

7. Sanatın ya da sanatınızın neresindesiz?

Yaptığım şeye sanat, kendime de sanatçı diyerek arkasından da sayfalarca röportajı şenlendirmem mümkün tabii. Ama kendimi sanatçı olarak değil, meraklı ve düşünmeyi seven bir adam olarak görüyorum. Düşünce ve eylemimi, herhangi bir şeyin kubbesi altına almaktan imtina ettim. Ama başkalarının düşündüğüm ve yaptıklarımla ilgili söyledikleri şeyler konusunda müdahil olmam çok mümkün değil.

8. Ezberinizde şiir var mı? Hangi şairin hangi şiiri?

Var. Mesela, Sina Akyol’dan…

‘Burda kal. Öğlen avlusunda.

Zamanın yalın diline yerleş.

Ufka bakmanın meraklısı ol.

Maviye, beyaza, gündüze çalış.’

Diye devam eder…

9. Okuduktan sonra çok etkilendiğinizi düşündüğünüz bir kitap var mı?

Etkilendiğim, ilgilendiğim çok kitap oldu. Ama çok çok etkileyip, hayatımın gidişatını değiştirebilecek bir kitap olmadı.

10. En son ne zaman tiyatroya gittiniz?

Erdal Beşikçioğlu “Bir Delinin Hatıra Defteri” ne gitmiştim.

11. Belleğinizde yer eden ve tavsiye edeceğiniz bir film var mı?

Kayıp Çocuklar Şehri - “City of Lost Children”. 90’lı yılların başları olması lazım.

12. Size göre ‘yabancı’ kimdir?

Bir bakışla birçok şey olabileceği gibi, başka bir bakışla hiçbir şeyin bize yabancı olmayacağı varsayımını hatırlarsak, durum ve zihin arasında ilişkilendirebileceğimiz, ilkel eğilimlerde de bulunabileceğimiz, çok kapsayıcılı bir “parçası olma” düşüncesine de sahip olabileceğimiz veya kendi sesimize, görüntümüze şüpheyle bakabileceğimiz bir “şey” gibi yabancı. Yabancıyı sadece “kim” değil, “ne” olarak da düşünebiliriz.

13. En son ne zaman haksızlığa uğradığınızı düşündünüz?

Bunu 13'ncü soruya geldiğimde düşündüm. 4'ncü sorunun cevabı kısmen buradaki durumu da cevaplıyor. Ama birebir temasla, uygulamayla yapılan haksızlıklar olabileceği gibi, mağdur, haberi olmadan da haksızlığa uğruyor olabilir. Fakat benim anladığım ve bildiğim, haklı ve haksız sık sık yer değiştirir.

14. Hak etmediğini düşündüğünüz birilerine saygı göstermek zorunda kaldığınız oldu mu?

Bebekliğimizden çocukluğumuzun bitimine kadar, kendimizden misli misli büyük olan velilerin veya sorumluların yanında büyürüz. Çocuk halimizle zaman zaman bu büyük insanlara meydan okuduğumuz ve gücümüzü denediğimiz olmuştur. Bu ilköğrenimler aile kurumuyla birlikte, dış dünya ile de, hangi ölçütler içerisinde iletişimde olacağımızı örnekler. Ailedeki insanlara saygı göstermenin “gerekliliğini” anlayan çocuk, benzer normlardaki diğer ailelerin çocuklarıyla birlikte bir eğitim sürecinden de geçerek “topluma kazandırılmış” olurlar. Sadece bu süreçten bahsedersek bile bir hayli insan olduğunu varsaymak mümkün. Ama saygının dışarıdan bakılınca bir insanda nasıl gözlemlenebilecek olduğu, gözlemi yapan aklın, beklenti ve ilkeleriyle ilişkilidir.

15. Günlük hayatta görünce nefret ettiğiniz hareket nedir?

Ne yazıktır ki, günlük hayat ve nefret, sorunuzdaki kadar içiçe geçmiş durumda. ‘Günde en az bir nefret’ unutmayalım ki nefret de satılan bir şeydir. Kızmak, sinirlenmek, öfkelenmek vs vs. ama nefret farklıdır. Kalıcıdır. Tüketimde kolaylıklar sağlar. Değerinden birşey kaybetmez. O yüzden tazesi bayatı aranmaz. Ne bulursa yer insanoğlu.

16. Sizi umutlandıran bir duruma örnek verir misiniz?

Kıymalı börek.

17. Hayallerinizin peşinden koştunuz mu? Hayal kurmaya devam ediyor musunuz?

Her şey hayal, hayal dışında…

18. Rekabetçi olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Rekabetçi olmama konusunda dirençli olduğumu düşünüyorum. Belki olta balıkçılığında hafif bir kıpraşma oluyor.

19. Özür dilemeyi ve teşekkür etmeyi ihmal ettiğiniz olur mu?

Eşe dosta sordum pek olmuyor dediler.

20. Neyi ya da kimi özlüyorsunuz?

Nevşehir Hacıbektaş’ta bir şarap içmiştik, soruyu okuyunca aklıma ilk o geldi. Ama geniş zaman içerisinde bir şey ya da biri yok.

21. Stres atmak ya da kafanızı dağıtmak için ne yaparsınız?

Bulunduğum yerden ve durumdan uzaklaşırım.

22. Şu ana kadar geçen hayatınızı özetleyen kelime hangisidir?

Can sıkıntısı ve eğleşme ( tek kelimeye indiremedim, ikisini birbirinden ayıramıyorum.).

23. Allah gecinden versin, hak vaki olursa, geride kalanların sizi nasıl anacağını düşünüyorsunuz?

Hemen sonrası ise, “iyi içerdi” diyerek, bir hayli içilir herhalde. Zaman geçtikçe, daha az içilir.