Sosyal medya linçleri servet kazandırıyor!

Sanal lincin de bir ekonomisi var. Sosyal medya platform sağlayıcıları, toplumsal linçlerden kazanan tek taraf… Bu tip saldırılardan kaynaklanan tıklama trafiği, Facebook, Twitter ve Google’a kitlesel öfkeden beslenen reklamlar sayesinde büyük kazanç sağlıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- “Afrika’ya gidiyorum. Umarım AIDS’e yakalanmam. Şaka şaka. Ben beyazım.”

Bundan 3 yıl önce Justine Sacco (IAC dijital medya şirketinin iletişim direktörü), Güney Afrika gezisi için bir uçağa bindi. Uçağa binmeden evvel yukarıdaki tweeti attı. Cape Town’a indiğinde bütün hayatı mahvolmuştu. 170 takipçisinden biri olan gazeteci Sam Biddle, tweeti gördüğü an, 15 bin takipçisinin olduğu Twitter hesabında paylaştı. Tweet ‘Dünya TT’ (Trend Topic) listesinin ilk sırasına yerleşti ve sonrası sosyal bir çığa ve toplumsal bir lince sebep oldu. Elbette yaptığı bir şeyin böyle bir girdaba sebep olacağını düşünemeyen Biddle, bu paylaşımıyla birinin hayatını mahvedeceğinden habersizdi. Bu tweet sadece birkaç saat içerisinde, domino etkisiyle internetin zalim karekterinin patlamasına sebep olmuştu.

DAHA HAVADAYKEN İŞTEN ATILDI

Uçakta olduğu için kitlesel lince maruz kaldığından haberi olmayan ve bu yüzden zamanında özür dileyemeyen Sacco, bu sosyal cehennemin içine girdiği için işyeri de bu ağır sosyal dalgaya kayıtsız kalamadı ve kendisi daha havadayken kovulduğunu açıkladı. Lince katılanlar toplumdaki bir ‘çürük elmayı’ ayıkladıkları hissiyle bir zafer kazandıklarını düşündüler. Daha uçaktayken, hakkında seri etiketler açıldı, hatta uçağının rotası bile internette dolaşmaya başladı. İnişe geçtiğinde ‘Justine’nin Uçağı İndi’ etiketi de TT listesine girdi. Uçağının yere inmesini bekleyen bu cadı avcıları, bu cahil kadını küçük düşürerek haddini bildirir, hatta toplumdan dışlarlarsa gerçekten de dünyayı daha iyi bir yer yapacaklarına inanıyorlardı.

Cape Town havaalanına inip de telefonunu açtığı anı, ‘telefonum patlayacak gibiydi’ diye anımsıyor Sacco. O an hissettiği tek şeyin şok ve dehşet olduğunu söylüyor… Çünkü o anda neredeyse tüm dünyanın ondan nefret ettiğini öğrenmişti.

Sonradan kendisini savunma imkanı bulduğunda, dış dünyadan habersiz Amerikalılarla alay etmeye çalıştığını söylese de onun neyi kastetmiş olabileceği o sosyal lince katılan kimsenin umurunda değildi.

'ANLADIM AMA ARTIK ÇOK GEÇTİ'

Bu öfke dalgasının başlamasına sebep olan Sam Biddle 6 ay sonra şöyle bir açıklama yapmıştı: “Onunla karşılaşana kadar bir gazeteci olarak yaptığımı savunuyordum ama neye sebep olduğumu anladığımda bir insanın hayatını mahvettiğim için kendimi çok suçlu hissettim. Justine ile karşı karşıya geldiğimde, onun sadece piksellerden oluşmadığını ve bir insan olduğunu farkettim. Karşımda oturan kadın asla cahil bir ırkçı değildi. Onu tanıdıktan sonra yaptığı şakayı anladım ama artık çok geçti.”

TIKLAMA TRAFİĞİYLE GELEN KAZANÇ

Sanal lincin bir ekonomisi olduğu muhakkak! Sosyal medya platform sağlayıcıları, toplumsal linçlerden kazanan tek taraf… Bu tip saldırılardan kaynaklanan tıklama trafiği, Facebook, Twitter ve Google’a kitlesel öfkeden beslenen reklamlar sayesinde büyük kazanç sağlıyor.

Justine’in ismi daha evvel Google’da ayda sadece 40 kez aranırken, o yılın Aralık ayının son 10 gününde 1 milyon 222 bin kez aranmıştı. Google yapılan her aramada 38 cent’lik reklam geliri kazanıyor. Google’ın sadece Sacco’nun adının aratılmasından olan kazancı 456 bin dolardı. Sacco’yu sosyal linçe tabi tutanlar ise elbette bu paradan hiçbir pay almadılar. Bir röportajında "Artık kimsenin benimle çıkmak isteyeceğini sanmıyorum. Sonuçta hepimiz potansiyel sevgili adaylarımızı ‘google’lıyoruz. Kim ismimin karşısında yazanları görüp de benimle çıkmak ister ki?" diyen Justine, olayın sonrasında gizlenmek zorunda kaldı. Aylarca kendisini unutturmaya çalıştı. NPR’a verdiği bir röportajdan öğrendiğimize göre şimdilerde New York’ta başka bir işte çalışıyor ama kimseye o kişi olduğunu söylemiyor. Ve kesinlikle Twitter kullanmıyor.

'DÜNYADA İKİ TİP İNSAN VAR'

Justine gibi sosyal medya kurbanlarının başına gelenleri anlatan bir kitabın yazarı olan gazeteci Jon Ronson’a göre, çoğunluğun bu sosyal medya lincine katılmasının nedeni, onaylanma ihtiyacı. Arkadaş çevremiz bizimle aynı duyguları paylaşan insanlardan oluşuyor ya; birbirimizi onaylamak da kendimizi iyi hissettiriyor. Ronson, sosyal medyadaki sanal linçlerin insanlardaki empati duygusunu aşındırdığını söylüyor ve devam ediyor: “Dünyada iki tip insan var; bazıları insanı ideolojilerden daha değerli görür, bazıları da ideolojilerin insanlardan daha değerli olduğunu düşünür. Gün ideologların günü…”

Ronson’a göre, lince katılanlar gerçek hayatlar üzerinde nasıl yıkıcı bir etkisi olduğundan habersiz...

O anda nefretin veya lincin bir parçası olduğumuzu düşünemiyoruz, çünkü saldırmak için toplanmış olan bir arı sürüsünün bir parçası olarak haklılığımıza inanıyoruz. Genelde sosyal medyada bizi takip edenlerin hoşlanacağını ve onaylayacağını düşündüğümüz paylaşımlar yapıyoruz. Bu paylaşımların bizi yansıtıp yansıtmadığı umurumuzda bile değil!

Kısaca sosyal medya, yeni arkadaşlar kazanıp, daha fazla kabul görmek için kullandığımız bir tedavül aracı... Sosyal linc de işte bu psikolojinin eseri…

SILA, OKAN BAYÜLGEN, KÜRK MANTOLU MADONNA..

Kürk Mantolu Madonna’yı şarkıcı Madonna sanan Funda Özkalyoncuoğlu’na, 'şov yapmamak için Yanikapı mitingine gitmeyeceğini' açıklayan Sıla’ya, ya da ‘Diriliş’i izlemediğini söyleyen Okan Bayülgen’e yapılanlar da sosyal linç!

www.storytechfuture.com’da yazan Cemal Türk’e göre, kendi hatalarımız ve yanlış davranışlarımız söz konusu olduğunda insanın hata yapabilen bir canlı olduğunu hatırlar, ifşa edilmemeyi ve affedilmeyi bekliyoruz. Ama sosyal medyada başkalarının hatalarına ve yanlış anlaşılmaya müsait açıklamalarına karşı aynı derecede hoşgörülü ve affedici değiliz. Çoğu kez açıkça aykırı düşüneni, hata yapanı ikinci bir şans olasılığını ortadan kaldıracak sanal lince coşkuyla katılıyoruz. ‘İnternet gerçek hayat değil’ yanılgısı da bunda rol oynuyor. Oysa ki sanal linçle bir insanın tek bir hatasını, sözünü yargılamıyoruz, bazı durumlarda hayatının geri kalanını tamiri olanaksız şekilde mahvediyoruz.

NEDEN SALDIRIYORLAR?

Psikologlara göre siber linçler pek çok sebepten kaynaklanıyor. Bunlardan bazıları şöyle:

• Popülerleşmenin bir yolu olarak görülüyor.

• Başkalarını incitmek güçlü hissettiriyor.

• Kişinin problemlerinden uzaklaştırmasına fırsat sağlıyor.

• Düşük özgüvenle başa çıkmaya yardımcı oluyor.

• Akranlarla anlaşmaya yardımcı olacağı inancı yaratıyor

• İncittiği insanlarla empati kurma sorununu ortadan kaldırıyor.

• Saldırıların anonim olması işi kolaylaştırıyor, çünkü kurbana yüzyüze gelme ya da yakalanma ihtimali neredeyse yok. Bu yüzden bu cesaret gerektirmiyor

• Saldıranlar sebep oldukları sonuçları bilmiyor: ABD’deki ‘Suç Önleme Ulusal Konseyi’nin hazırladığı rapora göre, ergenlerin yüzde 81’i siber saldırıların komik olduğunu düşünüyor. Saldırdıkları kişinin reaksiyonunu görmedikleri için, saldırganlar karşılarındakine ne kadar zarar verdiklerini fark etmiyorlar.

• Özellikle arkadaşları tarafından desteklendiklerinde, saldırganlar yaptıklarının normal ve toplumsal olarak kabul edilebilir olduğunu düşünüyorlar. Beğeni sayısı yükseldikçe, cesaretlenip daha da agresifleşiyorlar.

NASIL ENGEL OLUNABİLİR?

Uzmanlar sosyal lince dahil olmamak için neler yapılabileceğini ise şöyle sıralıyor:

• Kızgın olduğunuzda geri çekilin.

• Yanılmaktan korkmayın.

• İlle de son sözü söylemenize gerek yok! Karşınızdakini kışkırtmak yerine sakinleştirmek de bir başarıdır.

• Saldırgan sizseniz özür dileyin. Bu saygın bir şekilde oradan uzaklaşmanızı sağlar ve işleri soğutur.

• Kanıtlayamayacağınız şeyleri söyleyerek kanunları çiğnemeyin.