'Helikopter aile' çocuğun geleceğini karartıyor

Çocuklarını gözlerinin önünden hiç ayırmıyor, 'pervane' gibi etrafında dönüyorlar. 'Her şey' evlatlarının iyiliği için!

Google Haberlere Abone ol

-Anlat bakalım neyin var?

-Midesi çok ağrıyor doktor bey.

- Miden ağrıyor demek, neresi?

-İşte, şurası…

-Genelde yemeklerden sonra mı miden ağrıyor?

-Evet. Ama yiyeceklerden olduğunu sanmıyorum çünkü ben ona organik ve sağlıklı yemekler yediriyorum. Annesi bilir onun ne sevdiğini, değil mi canikom!

-Hanımefendi, bırakın da sorularımı çocuk cevaplasın.

Gerek yok ki! Onun için en iyi olanı ben biliyorum zaten.

-Neyse, sana ilaç yazıyorum, akşam alır biraz dinlenirsin.

-Tamam doktor bey, ben ödevlerini yaparken ilacını da veririm. Hem zaten biz de sizin gibi doktor olmak istiyoruz büyüyünce…

Bu diyalog size yabancı gelmiyorsa, bilin ki siz de helikopter ailelerdensiniz. Yani çocuğunuzun her şeyine yetişmeye çalışan, yaptıkları herşeyden sorumluluk hisseden, çocuğun hayatına, kişiliğine, geleceğine müdahale eden, mükemmeliyetçilik duygusu fazla gelişmiş anne babalardansınız. İşin ilginç yönü, çocuklar da bu durumdan hoşnut çünkü hayat onlara bu şekilde daha kolay. Düşünseniz erken yaşta, hem sekreterleri hem şoförleri hem de hizmetçileri olmuş oluyor. Parmaklarını şaklattıklarında her istedikleri yapılıyor.

PEKİ, BU İYİ BİR ŞEY Mİ?

Çocuk gelişimi uzmanlarına göre, kesinlikle hayır. Sevgiden kaynaklı yapılan bu kontrolcü tutumun hem aileye hem çocuğa olumsuz etkileri var. Çocuklarınıza iyilik yaptığınızı düşünürken, onların hayatta kalabilmek için gerekli olan becerilerini geliştirmesine engel oluyorsunuz. Çocuğun ergenlik yaşı geçmiş bile olsa üstüne çok düşen ve pervane gibi etrafında fır dönen ebeveynler, farkında olmadan çocuğun kişisel gelişimini de engelliyor. Sonuçta çocuğunuzun hayat boyu eli, ayağı, beyni ve koruyucusu olamayacağınıza göre, onların hayatı kendilerinin deneyimlemelerine müsaade etmeniz gerekiyor. Aksi takdirde, siz yokken karşısına çıkacak ilk virajda bir daha toparlanamayacak hale gelecek.

'SEN BECERİKSİZSİN, YAPAMAZSIN'

Uzmanlar, bu çocukların sürekli izlendiklerini bildikleri için gerçek benliklerini ortaya koyamadıkları söylüyor. Buradaki en vahim durum, anne baba bir gün kontrolü ellerinden bıraktığında çocuğun sudan çıkmış balığa döneceği gerçeği… ‘Bir büyüsün bakalım, önce okulunu bir bitirsin, hele askerliği bitsin, bir evini tutsun da, e bir evlensin o zaman kendi düzenini kurar’ düşüncelerine muhatap kalan çocuklarda, ilerleyen yıllarda kaygı bozukluğu, panik atak, depresyon gibi hastalıkların görülme ihtimali artıyor. Bu aileler tüm iyi niyetleri ile çocuklarının başarısı için çalışsa da aslında onlara şu mesajı veriyor: “Sen beceriksizsin, bir şeyi doğru dürüst yapabilmen için bana ihtiyacın var, işte bu yüzden ben devrede olmak zorundayım“… Bu yüzden devamlı endişe krizleri ve depresyona maruz kalan ergenler, bu sorunların üstesinden gelebilecek donanımlara da sahip olamadıklarından, ailelerine daha da bağımlı hale geliyor ve hayatta daha çok acı çekiyorlar. Bu da iyi niyetten kaynaklı zalim bir döngüye sebep oluyor. İdeal çocuk yaratma uğruna mükemmeliyetçiliğin, aşırı beklenti ve korumacılığın getirdiği baskının çocuklarda öfkeye, duygusal çökmeye, kendine güvensizliğe, kendisi ve ailesiyle çatışmaya sebep oluyor. Ebeveynlerine tamamen teslim oldukları için, kendi başlarına hareket edemiyor ve risk almaktan korkuyorlar. Bu şekilde büyümüş bireyler yalnız başına karar veremez duruma geliyor, sorun çözemiyor, en ufak bir krizi bile yönetemiyor ve bunun en büyük problemlerini evlilik ve iş hayatında yaşıyor.

HELİKOPTER AİLELER KİMLERDİR?

Helikopter aileler, genelde eğitimli, orta veya üst sınıf ailelerden geliyorlar ve çocuktan her konuda ama özellikle akademik anlamda beklentileri çok yüksek oluyor. Bu terim her ne kadar sorumluluklarını rahatça yerine getirebilecek lise ve üniversite çağındaki çocukların aileleri için kullanılsa da, ‘helikopter ailelik’ her yaşa dahil edilebilir hale geldi. Düşük notları için profesörlerini aramak, okulda alacağı derslere karar vermek, ona arkadaş seçmek veya yeteneği olup olmadığına bakmadan isteği dışında spora yazdırmak, helikopter ebeveynler için son derece normal davranışlar…

Özellikle çocuklarının keşfederek hayatı öğrenmeleri konusunda isteksiz olan aileler, hem onlar olmadan çocuklarının kendi ayakları üzerinde duramamalarından korkuyor, hem de çocuğa bunun için şans tanımıyorlar. Bu tip aileler, çocuklarının gelişmesini kendilerine tehdit görerek, onlara bağımlı olması için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu durum da çocuğun şişmiş bir egoya sahip, kendine yetemeyen, değersiz, üretkenliği düşük, güvenilmez biri olmasına neden oluyor.

NEREDEN GELİYOR BU TERİM?

Helikopter aile, ilk defa 1990 yılında Foster W. Cline ve Jim Fay tarafından kullanılmış. Bu terimin ilk kez, bir çocuğun ‘annem başımda helikopter gibi dönüyor’ şikayetiyle ortaya çıkmış.

Kendi ayakları üzerinde durabilen sağlıklı bir birey olarak yetişemeyen bu gençler, geleceğin sorunlu bir yetişkini olarak toplumda yer alır. Yani bu sadece sizin değil, toplumun da sorunu. Bu şekilde büyüyen ve yetiştirilen gençlerin hayatlarında başarısız olması ve psikolojik problemler yaşaması da kaçınılmaz.

NE YAPMAK GEREKİR?

  • Problemleri çocuğunuzla birlikte çözmeye çalışın. Onun problemleri sizin problemleriniz değildir. Siz seçeneklerini gösterin ama ne yapması gerektiğini söylemeyin.
  • Başarısız olduğunda müdahale etmeyin. İlle herşeyi iyi yapmak zorunda değil. Ebeveyn olarak onu teselli edin ve sonra rahat bırakın, sorumluluklarını üstlenmeyin.
  • Çocuğunuzun mutsuz olduğu daha iyi hissetmesi için dört dönmeyin. Herkes mutsuz olabilir, hayatın gerçeği bu! Tek yapabileceğiniz şey, onu dinlemek… Sadece dinlemek! Yorum yapmadan…
  • Empati kurun. Kendinizi onun yerine koyarak, ne hissettiğini anlamaya çalışın ama yönlendirmeyin, olayı çözmeye kalkışmayın.
  • Ebeveyn olarak çocuğunuzun her sorumluluğunu yaparsanız, onun öğrenmesini engellersiniz. Bırakın hayatı kendi deneyimlesin.
  • Yol gösterin ama yolunu çizmeyin. O isterse tavsiyede bulunun. Ne yapması gerektiğini asla söylemeyin. İzin verin, kararlarını kendi versin, sonuçlarına da kendi katlansın.
  • Yardım istemedikçe yardım etmeyin. Her düştüğünde o istemeden kaldırmayın, bırakın kendi çabasıyla ayağa kalksın. Kalkamadığı anda devreye girersiniz zaten.