Bayrakla uçan adamı nasıl yakaladı?

Taksim Meydanı'ndan işe yürürken gördüm uçan adamı. Yere inişi de çıkışı gibi hafif hafif oldu. Bu işi iyi yapan birisi, belki ilk kez uçmuyordu da, kim bilir!

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşananlar, hava artık iyiden iyiye serinlemişken bile cayır cayır aklımızda. Telefonlarımızda hala “Köprüde bir şeyler oluyor” mesajları, aklımızda canlı yayında FaceTime, kamyonuna atlayıp köprüye giden kadın, şaşkın bakışlı erler, kan ve barut kokusu var. Ama saatin işi yok nasılsa, durmadan ve telaşla geçip, yaraların üstüne kalın kalın kabuklar örmeye devam edecek. O sırada fonda Harika Avcı’dan Alışırım çalacak. Çünkü “Hep aynı kalsa acılar, insanoğlu nasıl yaşar...”

15 TEMMUZ'UN UNUTULMAZ FOTOĞRAFLARI

“Darbe girişiminin unutulmaz anları”, “15 fotoğrafla 15 Temmuz” diye haberler, foto galeriler filan yapılıyor ya, ben size darbe girişiminden sonra unutulmayacak biricik fotoğrafı söyleyeyim. O gece her ne sebeple olursa olsun, hayatını kaybeden insanların vesikalıkları...

Ailelerinin köşedeki fotoğrafçıya verip A4 kopyasını bastırdıkları, sonra da güzelce çerçeveletip takvimin yanına astıkları o fotoğraflar... Her sabah, her akşam, her gün saat 4’te, geceyarısı 1’de onlara bakıyorlar... “Darbe girişimin unutulmaz fotoğrafları” sadece onlar...

O gece hayatını kaybedenlerden birini, ta çocukluğumdan tanıyordum. Anmalar sırasında Taksim Meydanı’na asılan afişteki isimler arasında adını gördüm, soyadı yanlış yazılmıştı. Yaşarken, misal vergi dairesinde soyadını yanlış yazsalar güler geçersin de böyle birşeyde yürek sızlatıyor, çantadan keçeli kalem çıkarttırıyor.

Bütün bunlar olup biterken işte, bir akşam Instagram’a bir fotoğraf düştü: Bayrağın ucuna asılmış uçan bir adam... Her şeyi, bütün olup biteni, tek bir karede toplayan, tarihe geçecek bir o an...

bayrak1 Uçan adamı o anda Taksim'de olan yabancı gazeteci de kaydetti.

Az lafla çok iş yapan bu fotoğraf, sosyal medyada anında yayıldı, çok beğeni aldı, çok sevildi.

SON SÖZÜM 'UÇAN ADAM'A

Ama kimse fotoğrafı çekenden bahsetmedi, hatta pek çok kişi fotoğrafı kendisi yakalamış gibi orada burada paylaştı. Bu gözler fotoğrafı paylaşanlardan ‘telif isteyenler’i gördü. Neticede ‘darbe girişiminin en ekonomik karesi’ anonimleşti. Ben tesadüfen, fotoğrafı çeken kişiyi Instagram’dan takip ediyordum, olan bitene sessiz kalıp, soğukkanlılığını korumasına bizzat şahit oldum. Ama artık adını sanını söyleyip hakkını vermek gerektiğini düşünüyorum. Uçan adamı çeken kadını Yasemin Taşkın'ı takdim ediyorum. Son sözüm ‘uçan adam’a: Ola ki bu satırları okuyorsanız bana ulaşırsanız çok memnun olurum, sizi hiçbir yerde bulamıyorum.

O fotoğrafı çektiğiniz anı anlatabilir misiniz biraz. Telefonla çektiniz değil mi? Telefon zaten elinizde miydi? Yürüyor muydunuz? Elinizde kahve var mıydı mesela? Annenizle konuşuyordunuz da, anne dur kapat çok acayip bir şey oluyor mu dediniz? Nasıldı o an?

Darbe girişiminden iki gün sonra, pazartesi günü Taksim Meydanı'ndan işe doğru yürürken gördüm uçan adamı. Henüz olan bitene dair şoku atlatamamıştım, çünkü zaten uçaktan inince almıştım darbe haberini, sonra havalimanında sabahlama, Pendik otoyolunu yürüyerek geçmeye çalışma filan gibi şeyler yaşamış bir insan olarak kafamda uçuşan bir dünya kaygı ve fikir ile işe gidiyordum. Fotoğraf makinam da neyse ki boynumda asılıydı. Cep telefonumun şarjı böyle bir şeyi yakalamaya asla yetmezdi. Talih işte, doğru zamanda doğru yerde olmak dedikleri böyle bir şey olsa gerek. Darbe girişimi sonrası meydanda olan bitene bakınırken tabi ki önce dev bayrağı gördüm, bugün dört yanımızı saran afiş ve posterlerin ilki asılmıştı. Ve ucuna asılarak bayrakla oynayan adamı… Türkiye’de olağan sayılabilecek görüntülerden sayılırdı tabi ama benim için tam fotoğraflıktı. Absürd kareler memleketinde böyle fotoğrafları çekmeyi çok seviyorum zaten. Adamın yaptığı kimsenin umurunda değildi, herkes işine gücüne, yoluna bakıyordu. Bayrakla oynamak hiç aklıma gelir miydi ya da cesaret edebilir miydim mesela, sanmıyorum. Ben adamı öyle bayrağa asılmış çekerken bir anda hafif bir rüzgar aldı bayrakla adamı yavaş yavaş uçurdu. O kadar komikti ki! Adam inene kadar da çektim. Benim dışımda sadece yabancı bir TV muhabiri de tam uçma anını videoya çekiyordu. İşe gidince fotoğrafı aktarıp ilk olarak arkadaşlarıma gönderdim. Arkadaşlarımdan, bunu gazetelere gönder diyen oldu ama benim bunlarla uğraşacak vaktim yoktu.

bayrak2 Taksim'de bayrakla uçan adamı görenler hiç de şaşırmış gibi değildi.

'İMKANI BULMUŞ DELİRMİŞ'

Fotoğrafın bu kadar çok paylaşılacağını, üzerine capsler yapılacağını tahmin etmiş miydiniz?

Ben aslında bu anın absürdlüğünün fotoğrafa tam olarak yansıyabileceğini dahi düşünmemiştim. Bu kadar ünlü olacağını ise aklımdan bile geçirmedim. Fotoğrafı kendi Instagram hesabıma koymakla yetindim bu yüzden. En fazla kendi çevremin bolca “like”ını alırım diye düşünürken olaylar gelişti. Bir gün önce bir duvar yazısı fotoğrafı görmüştüm “imkanı olan delirsin” yazıyordu, bence her şeyin tepetaklak olduğu bu günleri en güzel anlatan duvar yazısıydı, ben de paylaşırken fotoğrafın altına “imkan bulmuş delirmiş” yazarak paylaştım. Emin olmamakla birlikte fotoğrafım takipçim Elif Key’in link vererek twitterda paylaşması ile geniş kitlelere yayıldı. O da “durum çok ciddi” diye paylaşmış. Sonra mesajlar, “like”lar peşisıra geldi. Bir saat geçmedi, capsleri bile ortaya çıktı.

“Uçan adam” hızla yayılırken kimse sizden, fotoğrafı çeken kişiden söz etmedi. Kızdınız mı, üzüldünüz mü yoksa bu işler böyle yapacak bir şey yok canları sağolsun mu dediniz?

Eğer bu kadar ünlü olacağını düşünseydim belki minik bir imza koyardım fotoğrafın kenarına. Ama screenshotlar çoktan yapılmıştı ve bu haliyle binlerce takipçili sitelerde dolaşmaya başladı fotoğraf. Sosyal medya biraz böyle bir şey, anonimleşiyor yaptığınız iş. Ama ola ki ticari bir yerde kullanılmış olsun o zaman bir telif hakkı doğuyor. Adımı ananlar da olmadı değil. Genelde güncel sanatla uğraşan insanlar ulaştılar bana bir şekilde. Bir de şöyle şeyler oluyordu, çalıştığım yere gelip “şu fotoğrafı gördün mü” diyorlardı, çok gülüyorduk. Minibüste önümde oturan çocuk fotoğrafı “like“ ediyordu. Yani ben o tatsız günleri birazcık eğlenerek geçirdim en azından bu sayede. Durum bu kadar ciddiyken ve olaylar irrasyonel bir çizgide hızla ilerlerken insanlarda inanılmaz bir mizah açlığı oluyor, olan bitenle baş etmeyi kolaylaştırıyor sanki. Özellikle geziden beri açığa çıkan böyle bir mizah anlayışı var.

'DURUM ÇOK CİDDİ'

Peki fotoğraf yayılırken yapılan yorumlar ya da paylaşma biçimleri arasından sizi en çok üzen ve en çok sevindiren hangileri oldu?

Bir sürü “darbeyi en iyi anlatan 10 fotoğraf” listelerinde ilk sırada yer aldı. 2016’nın en iyi fotoğrafı diyen de oldu, bir haftadır gülüyorum diyen de. Benim instagram dışında başka bir sosyal medya hesabım yok, yani çok takip edemedim, arkadaşlarım ve takipçilerim gönderdiler karşılaştıkça. “Muhittin dayı” ve benzeri capsleri, ve “durum çok ciddi” yorumu komik geldi ama herhalde en çok “demokrasinin aziz milletimizin ayaklarını yerden kesmesi” yorumunu beğendim. “Bizim delice bayrak sevgimiz” yorumları da gayet iyi anlatıyordu durumu ve bir ironi de barındırıyordu. Yorum yapanlardan birileri bu fotoğraftan sonra herkesin gidip bayrağa asılıp aynı şeyi denediğini söyledi, sonra bayrağı kaldırdılar.

Bir yandan da “her kesimi kucakladı” fotoğrafı aslında. Herkes kendi yorumunu yaptı ve kimse kimseyi gücendirmedi. Yani asıl fotoğrafım birleştirdi aziz milletimizi(!) Instagramda farklı siyasi görüş sahiplerinden gelen yorumlara bakıp bunu söylüyorum.

Siz bir video sanatçısısınız. Artistik açıdan bakınca bu 'uçan adam' bize ne anlatır sizce. Ben Türkiye tarihini anlatan önemli bir fotoğraf olacağını ve geleceğe kalacağını düşünüyorum.

MİLLİYETÇİLİĞİ ANLAT DESELER

Aslında fotoğraf hem tek ve net bir şey söylüyor hem de bir sürü şey. Bu yüzden ben de Türkiye tarihi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. En basitinden Türkiye’de milliyetçiliği anlat deseler bu fotoğrafı gösterirdim herhalde. Gerçeklikle bağımızı bu kadar koparan, ayakları yerden kesen çok az şey var bu coğrafyada milliyetçilikten başka galiba.

Fotoğrafla ilgili bir ödül, tebrik bir yerlerden bir şey geldi mi? Satın almak isteyen oldu mu? Uçan adamın kim olduğunu biliyor musunuz? Yere inişini de gördünüz mü?

Kendi arkadaş çevrem dışında kimseden bir tebrik de ödül de gelmedi. Darbe girişimi ile ilgili fotoğraf yarışmaları açılmıştı, katılsa mıydım acaba! Satın almak isteyen de şimdilik yok.

Uçan adam nerede ne yapıyor, kolunu kaldırmış olabilir diye de düşünmeden edemiyorum ben de, sonuçta uçan o, performans ona ait. Biz de ekmeğini yiyoruz ama kendisinin peşine düşen bir gazeteci filan var mıdır acaba, bence olmalı. Yere inişi de çıkışı gibi hafif hafif oldu, bu işi iyi yapan birisi, belki ilk kez uçmuyordu da, kim bilir!

Peki ne dersiniz, “bu rüzgar bizi götürecek mi?”

Rüzgar bugün de milliyetçiliği yükseltecek şekilde esiyor. Belki biraz hafiflese biz de biraz soluk alıp ayağımızı yere sağlam basacağız ama bir türlü o güven duygusuna yaklaşamıyoruz maalesef.