Ekran başında 'kariyer' yapanlar!

"Video oyunları kariyerim Starcraft ile başladı, sonra Counterstrike 1.6’ya geçtim. işimi daha da iyi yapabilmek için dünyadaki en iyi adamdan ders aldım. Her gün bu işe 16 saatimi ayırdım."

Google Haberlere Abone ol

Seran Vreskala [email protected]

DUVAR - Öyle uyuşuk ve tembel bir toplum haline geldik ki yaptığımız her şeyde bir kolaylık, bir kendimize uygunluk arıyoruz. Bilgisayarlarımızı ya da telefonlarımızı açıp bir siteye girdiğimiz anda reklam bombardımanına uğrayan biz tüketicilerin ürün falan aramasına gerek yok artık; ürünler bizi buluyor zaten. Oyunlar da bize sunulan bu eğlenceli ürünlerden ama belki de en tehlikelilerinden… Nasıl alışveriş manyaklığı veya sanal muhabbetler yardım alınması gereken bağımlılıklarsa, artık oyun bağımlılığı onları bile geçmiş durumda…

BAŞI ÖNE EĞİK

Ben dahil etrafımdaki pek çok insan video oyunlarına bayılıyoruz. Yaş, sosyal statü, eğitim gözetmeksizin yediden yetmişe herkesin elinde bir akıllı telefon, başı öne eğik, oyun oynamakta… Toplu ulaşım araçlarından doktor bekleme salonlarına, hatta bazen arkadaş gurubu içinde bile oyun oynayan bir sürü insana rastlayabiliyoruz. Bu durumun bizlerde bağımlılık yaratıp, tembelliğe sebep olmasını bile umursamıyoruz.

Oyun oynamanın stresi ve depresyonu azalttığı bir gerçek. Bu belki de büyük bir iddia gibi gelebilir ama pek çok kanıt bu iddiayı destekliyor. Ruh sağlığınızı iyileştirmekte ve depresyonu atlatmakta oyunların şaşırtıcı bir etkisi var.

'FİZİKSEL ACILARI BİLE UNUTTURUYOR'

Seattle’da bulunan Washington Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, video oyunlarının insanların fiziksel acılarını bile unutmasına yardımcı olduğu kanıtlanmış. Üniversitenin laboratuvarında bu konuda deneyler yapan, sanal gerçeklik terapisinde uzman psikolog Hunter Hoffman, özellikle fiziksel ağrısı olan hastaların üzerinde bu video oyunlarını kullanıyor. Bilgisayar ortamında yaratılmış bir alanda kişinin ne düşündüğünün, ilgisinin neye yönlendirildiğinin ne kadar acı çektiğini etkileyebildiğini söyleyen Hoffman, sözlerine bunun ağlayan bebekler dikkatlerini başka yöne çekmek için çıngırak oynatmaktan çok farklı olmadığını ekliyor.

HER TÜRLÜ TESELLİ İÇİN

Ölüm ya da ayrılık acısını göz ardı etmek, fiziksel acıları minimuma indirgemek, iş yerindeki ya da beraberlikteki sorunlardan uzaklaşmaya çalışmak, bir müddet hayatla bağlantıyı kesmek gibi her tür teselli artık oyun oynamaktan geçiyor. Öyle ki acıyla baş etme konusunda uzman psikologlar bile büyük küçük herkese terapi olarak oyun oynamayı öneriyorlar. Tabii ki tüm bu olumlu etkilere rağmen insan sağlığını ciddi anlamda tehdit ettiğini söyleyen çalışmalar da mevcut…

Olumlu etkilerine rağmen, oyun aslında bir uyuşturucu mu?

Eğer bağımlı bir kişiliğiniz varsa, kesinlikle öyle… Video oyunları doğal olarak son derece pasif tasarlandıkları ve herhangi bir fiziksel çaba gerektirmediği için önemli bir cazibe kaynağı ve bu cazibe kaynağı tembellikten oluşan bir yaşam tarzı için birebir… Eğer günde minimum iki-üç saat oynayan ‘hardcore’ bir oyuncuysanız, bu bir sandalyenin üzerinde ya da kanepede bir ekrana bakarak geçirilen iki-üç saat demek. Eğer bunu her gün ve hiç hareket etmeden yapıyorsanız, en basitinden sizin gerçekten tembel bir insan olduğunuzu söyleyebiliriz.

TEMBELLİK KÜLTÜRÜNÜN BİR PARÇASI

Elbetteki oyunların insanlarda tembelliğe sebep olduğunu söylemiyoruz; insanların oyunları tembellik kültürünün bir parçası haline getirdiğinden bahsediyoruz. Bu süreyi kitap okuyarak geçirdiğiniz sürece sorun yok ama oyunlar sizi aynen bir uyuşturucu gibi gerçeklerden koparıp, hayatı yaşamanızı engelliyor. Sadece duruş bozuklukları, erken göz hastalıkları ya da boyun veya bilek ağrıları gibi fiziksel sorunlara sebep olmuyor, aynı zamanda sosyal hayatınız ve özel ilişkilerinizin de bozulmasına yol açıyor. Uykusuzluk, beslenme bozukluğu, iş yerinde başarı ve performansın düşmesi, sosyal becerilerin zayıflaması, endişe, fobi oluşumu, gerçekliğini yitirme, tek başına vakit geçirme eğiliminin artması, aile ilişkilerinde bozulma vb. gibi pek çok sorun bağımlıların yaşadıkları klasik sıkıntılardır.

HIRS, ÖFKE, SALDIRI

Üstelik özellikle çocuklarda kaybettikçe ya da bir üst oyuna geçemedikçe hırslanma, öfkelenme, saldırganlaşma görülür ve kendisine olan güvenini yitirmeye başlar. Çoğu aile her kötülükten sakındıkları çocuklarını uyuşturucu belasından uzak tutmaya çalışırken, gözlerinin önündeki uyuşturucunun farkında bile değiller!

Sanıyor musunuz ki oyun bağımlıları sadece işsiz güçsüz insanlar, öğrenciler, emekliler veya çocuklar? Hayır. Her yaştan, her kültürden ve her sektörden insan da bağımlı olabiliyor.. Hatta bu demografik klişe, en son 2013’te 'Entertainment Software Association’ tarafından açıklanan raporda büyük bir değişiklik gösterdi ve kadın oyuncuların sayısının neredeyse erkek oyuncuların sayısından fazla olduğu ortaya çıktı. Oyun oynamak sadece hareket etmenizi değil, düşünmenizi ve sorunlarınıza odaklanmanızı da engellediği için, büyük küçük herkes için bir kaçış yolu sayılıyor. Ve kadınlar belki de duygusal olarak kaçışlara daha müsait olduğu için oyun bağımlılarının daha çok kadınlardan çıkması pek şaşırtıcı değil.

BAĞIMLI OLDUĞUNUZU NASIL ANLARSINIZ?

İşten eve yorgun argın gelip, kanepeye uzandığınızda ilk yaptığınız şey? Oyun oynamak mı? Bir yere gitmeniz gerekiyor ve zaman öldürecek bir iki dakikanız var, ne yaparsınız? Oyun oynarsınız. Cuma akşamı eğer herhangi bir programınız yoksa ne yapıyorsunuz? Oyun oynuyorsunuz. Canınız sıkkın, hiçbir şey düşünmek istemiyorsunuz, ne yaparsınız? Oyun oynarsınız.

Bunların hepsine kafa salladıysanız, siz bir bağımlısınız ve bu bağımlılık üstesinden gelebileceğiniz en zor bağımlılıklardan biri… Farkında olanlar bundan vazgeçmek için telefonlarından oyunları silmek gibi pek çok yöntem deneseler de başarılı olamamışlardır. Bu oyunu telefonunuzdan silmekle ya da oyun oynama zamanınızı limitlemekle olmaz. Oyunları kendinize verdiğiniz ödül niyetine de kullanmamalısınız. Bu bir nevi uyuşturucu olduğu için birdenbire bırakmak zorundasınız ve bu kararınıza yüzde 100 bağlı kalmalısınız. Bir daha oyunlara dokunmamak üzere karar vermelisiniz. Bu her zaman verdiğiniz kararlarınızdan biri gibi değil; bu kararı gerçekten de uygulamak zorundasınız. Aksi takdirde bağımlılığınızdan yardım almadan kurtulmanız neredeyse imkansız.

BİR BAĞIMLININ İTİRAFLARI

Bu konudan mustarip bağımlılardan biri, oyunların hayatını nasıl etkilediğini şöyle anlatmış:

"Çocukken bulabildiğim her boş zamanda dışarıda oyun oynayacağıma bilgisayarımda vakit geçiriyordum. Hatta evde bana verilen işleri yapmıyor, beni oyun oynayacağım zamandan ayırdıkları için aileme kızıyordum. Geceleri yatağıma yatıp gözlerimi kapadığımda bile oyunu düşünüyordum. Artık sadece bölüm atlamakla kalmıyor, tüm bölümleri geçene kadar durmuyordum. Turnuvalara katılıyor ve ekibimi sanki işimi yönetir gibi yönetiyordum. Burada iki-üç saatten bahsetmiyorum; 15-16 saatten bahsediyorum. Video oyunları kariyerim (şaka yapmıyorum, bunu gerçekten de kariyer gibi görüyordum) Starcraft’ın orijinal versiyonunu oynamam ile başladı, sonra Counterstrike 1.6’ya geçtim ve en çok oynadığım oyun haline geldi. Öyle ki artık oyunun moderatörü bile ben olmuştum. Hatta işimi daha da iyi yapabilmek için dünyada bu konudaki en iyi adamdan ders bile almıştım. Counterstrike kariyerim bittikten sonra World of Warcraft’a geçtim ve 1,5 yıl boyunca günde minimum 16 saat bu oyunu oynadım. Şaka yapmıyorum, her gün minimum 16 saat bu oyunu oynadım. Oyunların sadece günümü, yıllarımı değil hayatımı çaldığını fark ettiğimde, işimi kaybetmiştim ve ilişkim çoktan bitmişti. Ve bir gün karar verdim, oynadığım tüm oyunları bıraktım. İki yıl boyunca hiçbir oyuna dokunmadım. Hiç canım çekmedi mi? Tabii ki! Bazı günler oldu ki oynamamak için bulabildiğim her işe yapıştım ama verdiğim karara bağlı kalmak zorundaydım. Bir arkadaşım beni oyun oynamak için evine davet ettiğinde, reddettim. Eğer evdeki arkadaşlarım oyun oynuyorlarsa, kendimi başka şeylere yönlendirdim. Bu bayağı kuvvetli bir irade gerektiriyordu ama zaman geçtikçe gittikçe kolaylaştı ve bağımlılığım ortadan kalktı."

BAĞIMLILIĞIN EN ÖNEMLİ SEBEPLERİ

Aile içi iletişimsizlikten ve yalnızlıktan bahsetmeyeceğiz, çünkü burada sadece çocuklardan söz etmiyoruz. Video oyunları aslında bir meydan okumadır. Meydan okumaksa kişi için son derece etkili bir motivasyon sebebi olabilir. Oyunun zorluk aşamaları da sizin bağımlı olmanızın nedenlerinden biridir. Oyun tasarımcıları özellikle oyunda ilerlediğinizi ve sürekli ölçülebilir başarınızı görebileceğiniz bir mekan yaratırlar. Dünyanın en bağımlılık yaratan oyunlarına bakın; devamlı büyüyerek ilerleyebileceğiniz bölümler mevcuttur, ki bu da bağımlılığınızın en büyük sebeplerinden biridir. Her biten bölüm diğeri için yeni bir meydan okumadır.

SOSYAL FAKTÖR

Sonuçta bölüm geçmek için Einstein olmanıza gerek yok!

Bu oyunların özellikle çocuklar üzerinde bağımlılık yaratan korkunç bir tarafı da sosyal olmaları… Sosyal faktör sizi oyun oynamaya iten unsurların en önemlisi. Tek başına oyun oynamak zevkli ama bir süre için, sonunda sıkılıp başka bir şey yapmak istersiniz. Sizi saatlerce ekranın başında tutan şey ise sosyal ağı olan oyunlardır. Yukarıda bahsettiğimiz oyunların milyonları bulan oyuncusu olduğu için öyle geniş bir sosyal çevresi var ki, dünyanın neresinde olursanız olun, bu çevreden ayrılmanız gün geçtikçe daha da zor hale gelir. Artık dışarı çıkmanız ve yeni insanlarla tanışmanız için bir sebebiniz kalmaz çünkü oyuna bağlanmanızla birlikte binlerce arkadaşınızla buluşuyorsunuz zaten. Sadece keyifli olması değil, aynı zamanda gerçeklikten kaçmak, giderek büyüyen başarıyı görmek ve devamlı meydan okumak oynayan herkesi bağımlı hale getiriyor. Sonuçta insanlarla hala iletişim halindeyken haftasonu yapacak bir şeyinizin olup olmamasını artık umursamıyorsunuz, değil mi?