Fevzi Çakmak nasıl 'komünist' oldu?

Kurucuları arasında olduğu Demokrat Parti'de hayal kırıklığına uğrayan Mareşal Fevzi Çakmak, İnsan Hakları Derneği kurmaya soyununca neler oldu?

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Basın tarihimizin unutulmaz isimlerinden Zekeriya Sertel, anılarında Türkiye'nin yakın geçmişine damga vuran birçok isme ve olaya yer vermiştir.

Cumhuriyet gazetesinin kurucuları arasında yer alan, Resimli Ay, Büyük Mecmua, Sevimli Ay, Resimli Perşembe gibi çok sayıda yayın çıkaran Sertel'in hayatındaki dönüm noktası hiç şüphe yok ki Tan matbaası baskını olmuştu.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ NASIL KURULDU?

Tan gazetesi ve matbaasının organize bir şekilde harekete geçirilen bir güruh tarafından basılıp yağmalanmasından 5 yıl sonra eşi Sabiha Sertel'le memleketi terk etmek zorunda kalan Zekeriya Sertel bu kararı almadan önce yine de bazı girişimlerde bulundu. Bunlardan biri de Cami Baykurt ve Tevfik Rüştü Aras'la birlikte bir 'İnsan Hakları Derneği' kurmaktı.

Sertel, yurtdışında geçirdiği uzun yılların ardından ilk kez Türkiye'ye dönebildiği 1977 yılında yayınlanan anılarında Kurtuluş Savaşı'nın lider kadrosunda yer alan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bu sürece nasıl dahil olduğunu da anlattı.

ÇAKMAK'IN BAYAR VE MENDERES'E ÖFKESİ

Celal Bayar ve Adnan Menderes yönetiminde yeni kurulan Demokrat Parti'nin özgürlük ve demokrasi konusunda beklentileri karşılayamayacağını gördüklerini belirten Sertel, politika konusunda tecrübesi olmayan ve 'namaz kılmaktan pantalonunun dizleri dışarı doğru çıkacak kadar' dindar bir kişi olan Çakmak'ın da Bayar ve Menderes'e tepkili olduğunu belirtiyordu.

'HALKIN BENDEN BEKLENTİSİ BÜYÜK'

Çünkü partinin kuruluşu sırasında kurucular arasında gösterilen Çakmak, kısa süre sonra, parti merkeziyle anlaşmazlığa düştü ve İstanbul'da inzivaya çekildi. Bu dönem Çakmak'la görüşmeye başlayan Sertel ve arkadaşlarına emekli mareşal, 'halkın kendisinden beklentisinin büyük olduğunu' söyledi. Ancak 'bu beklentiye nasıl yanıt vereceğini bilememekteydi'.

BAŞKANLIĞINI DA KABUL ETTİ

Bu sırada Sertel ve arkadaşları da Çakmak'a kurmak istedikleri İnsan Hakları Derneği'ni anlattılar. Zaten mareşal yakın zaman önce yaptığı Anadolu gezisinde daha Bandırma'ya çıkar çıkmaz, “Bütün şehir halkı, kadını çocuğu, genci ihtiyarı, sivili askeriyle sahile dökülmüş” durumda görünce, 'bir şeyler yapması gerektiğine' iyice ikna olmuştu. Bu hislerle 'İnsan Hakları Derneği'nin başkanlığı teklifini de kabul edecekti. Sonrasını Zekeriya Sertel şöyle anlatıyor:

“Derneğin ilk kurucular toplantısı İstanbul'da, Karaköy'de Avukat Ömer Bey'in bürosunda yapıldı. Ömer Bey de Mareşal gibi, Demokrat Parti'ye kapılmış ama sonra aldandığını anlayarak çekilmişti. Bu kez İnsan Hakları Derneği'nde bizimle beraber çalışmayı kabul etmişti. Toplantıyı da onun bürosunda yapıyorduk. Bu toplantı gazetecilere de duyurulmuştu. Biz büroya geldiğimiz zaman han, kapısına kadar gazeteci ve gençlerle dolmuştu. Toplantıda Mareşal Fevzi Çakmak, Cami Baykurt, Avukat Ömer ve ben vardım. Tevfik Rüştü Aras Ankara'da olduğu için toplantıya katılamamıştı."

'PAŞAM KOMÜNİSTLER SİZİ ALDATIYOR'

Toplantıda konuşmalara geçileceği sırada büronun kapısı önünde bir gürültü işitildi. Sonra kapı hızla açıldı ve içeri bir genç girdi. Sertel, bundan sonra yaşananları şöyle anlatıyor:

"Bu, 25 yaşlarında, uzun boylu, sarışın bir adamdı. Heyecanlı ve yüksek sesle bağırıyordu: 'Paşam komünistler sizi aldatıyorlar!'

Birden ayılmıştık. Polisin ani baskınına uğramıştık. Bu gencin polis tarafından gönderilmiş bir kışkırtıcı olduğuna şüphe yoktu. Bu beklenmeyen kışkırtma hepimizi sinirlendirdi. Genci kolundan tutup dışarı attık. Attık ama toplantının havası bozulmuştu. Bu durumda konuşmanın güçlüğü yüzünden başka bir gün toplantmak üzere dağılmaya karar verdik.”

GAZETELER BİR AĞIZDAN SALDIRINCA...

Ancak 'bir sonraki' toplantı asla olmayacaktı. En azından bu bileşenlerle!

Çünkü ertesi gün Sertel'in tanımlaması ile, 'faşist gazeteler', 'Fevzi Paşa'nın komünizme alet edilmeye çalışıldığını' yazacaklar ve en çok da kendisine saldıracaklardı. Mareşal Fevzi Çakmak da ortaya çıkan durumdan ürkerek bir daha dernek kurucuları ile görüşmeyecekti...