YAZARLAR

Hatay keşke 'şahsi meselen' olmasaydı?

CHP yaklaşan yerel seçimlerde Hatay’da bir başarı elde eder mi; eder. Lütfü Savaş yeniden belediye başkanlığına seçilir mi; seçilir. Peki bu CHP için bir zafer olur mu; olur ama olsa olsa 'Pirus Zaferi' olur. Lütfü Savaş kazanacak ama Özgür Özel kaybedecek.

Şubat 2023’teki deprem sonrasında CHP teşkilatı ve dönemin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adeta deprem bölgesine taşındılar; AKP yönetimince engellenmeye çalışılsa da CHP’li belediyeler de ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Depremden 3 ay sonraki seçimlerde de CHP bölgede umduğu desteği bulamadı.

Kılıçdaroğlu’nun makamına oturan Özgür Özel de deprem bölgesine, özellikle de Hatay’a özel ilgi gösterdi. Genel Başkan seçilmesinden sonra, kendi ifadesiyle, “Mazbatayı almadan önce gider, ana[sının] ve baba[sının] elini öper, ana kucağından, baba ocağından helallik alır... Mazbatadan sonra ‘ilk ziyareti Hatay'a yapacağım’ dedi[ği]” Hatay’a gider.

Burada yaptığı konuşmada "Hatay'a böyle ilk sembolik ziyareti yapıp Hatay'ı unutacak değiliz.” der. Özel’e göre “Mesele… Hatay'ı gündemde tutmak için benim söyleyeceğim söz şu: Bu partinin 1'inci Genel Başkanı, Hatay'ın sevdalısı demiş ki, 'Benim şahsi meselemdir.' Son Genel Başkan olarak ben de diyorum ki bundan sonra Hatay benim şahsi meselemdir."(1)

Bir parantez açıp meraklısı için ekleyeyim. Milli Mücadele Dönemi'nde (20 Ekim 1921) Fransa ile imzalanan Ankara Anlaşması’nın 10. Maddesi, Fransız Hükümeti'nin halkın karma olmasından dolayı İskenderun Bölgesi'nde özel bir idari rejim kurup Türk dilinin kullanılması ve kültürlerinin gelişmesi için bütün kolaylıkları sağlayacağını taahhüt eder. Fransız yönetiminin bu “iyi niyetli” (!) çabası bölgede sorunların çözümlenmesine yol açmadığı gibi artan huzursuzluk Hatay Sorunu’nun Cemiyet-i Akvam’a taşınmasına da sebep olur. Olay 9 Ekim 1936’da Fransa’ya resmî bir nota vermesine kadar uzanır. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar’ın ikinci cildinde Atatürk’le bu mevzu hakkında geçen sohbetlerini şöyle nakleder: “Defalarca, hatta Fransız sefiri Mösyö Ponsot'ya da açıkça söylediğim gibi, dava benim şahsi davamdır ve icap ederse yine şahsen halletmem gerekir...” der.

Konuyu dağıttım, yine ders anlatmaya başladım; kusura bakmayın. Özetle, Özgür Özel de Hatay’a gösterdiği hassasiyeti Atatürk’ün sözüne referansla güçlendirerek anlatmaya çalışıyor, Hatay’ın şahsi meselesi olduğunun altını çiziyordu.

Hatay Özgür Özel’in “şahsi” meselesi olduğundan olacak, parti içindeki ve kamuoyundaki tepkileri dahi görmezden gelerek mevcut Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ı tekrar aday gösterdi. Lütfü Bey’in özgeçmişine bakarsanız her zaman kazanan ata oynamayı seven bir siyasetçi olduğunu görebilirsiniz. 2009’da AKP’den Hatay Belediye Başkanı seçilir, 2014’te AKP onu aday göstermeyince dümeni CHP’ye kırar. Lütfü Bey’in hakkını yemeyelim 2014’te Kılıçdaroğlu yine CHP içindeki tüm itirazlara rağmen onu CHP’ye çağırır.

Savaş 2019’da da CHP’den aday gösterilir ve belediye başkanlığına seçilir. 2023’teki depremden sonra Lütfü Savaş’a yönelik tepkiler iyiden iyiye yaygınlaşmaya başlar. Savaş’ın 2024 seçimlerinde de CHP’den aday gösterilmesi tepkileri ayyuka çıkarır. O kadar ki depremin sene-i devriyesinde Hatay’da yapılan anma toplantısında yuhalanır; apar topar alandan uzaklaşır.

CHP yaklaşan yerel seçimlerde Hatay’da bir başarı elde eder mi; eder. Lütfü Savaş yeniden belediye başkanlığına seçilir mi; seçilir. Peki bu CHP için bir zafer olur mu; olur ama olsa olsa “Pirus Zaferi” olur.

Özgür Özel yönetimi, kanaatimce, kamuoyu nezdindeki ilk yarasını da bir önceki seçimde Lütfü Savaş’a oy verenlerin bile tepkisini çeken ve yine “AKP kazanmasın da…” diyerek Lütfü Savaş’a oy vermek zorunda kalacak seçmeninden alacak. Lütfü Savaş kazanacak ama Özgür Özel kaybedecek.

Özgür Özel, Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi sürecinde Türkiye İşçi Partisi’ne destek oldu. Keşke şimdi hem Can Atalay’a yapılan haksızlığın altını bir kez daha çizmek için hem de kendi seçmenlerine bile zoraki dayattıkları, şubat ayında Ankara Spor Salonu’ndaki aday tanıtım törenine bile davet etmeye, tanıtım filminde yer vermeye, hatta Hatay’ın tüm ilçe belediye başkanları isim isim anons edilirken adını bile anmaya utandıkları Lütfü Savaş’ı aday göstermek “külfeti” ve “utancı”ndan kurtulabilmek için Türkiye İşçi Partisi Belediye Başkan Adayı Gökhan Zan’ı destekleme cesareti gösterebilse.

İşte o zaman, belki CHP Hatay’da bir Pirus Zaferi kazanmayacak ama Ziya Paşa’ya atfedilen o ünlü sözdeki gibi “Galiptir bu yolda mağlup olan” denilip gerçek bir zafere imza atacak, kendi seçmeninin de -hiç değilse bir kısmının da- yer aldığı sol kamuoyunun gönlünü kazanacaktır.


1) Özgür Özel: Hatay benim şahsi meselemdir (sozcu.com.tr)


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.