Hanefi Avcı'dan Mehmet Eymür'e yanıt: Eksik biliyor, Suriye'ye kendim gittim

Eski istihbaratçı Mehmet Eymür'ün, PKK'ye karşı bazı kişileri Suriye'ye gönderdiğini söylediği eski emniyet müdürü Avcı, “Hatta Eymür eksik biliyor. Ben kendim gittim” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün işkence yaptığı açıklamaları ve iddialarını değerlendirdi.

Halk TV'den Hazar Dost'a konuşan Hanefi Avcı, Eymür'ün kendisiyle ilgili “Pişmanlıktan yararlanan bir sürü Kürdü çok kullandı. Onların kirli işleri vardı. Yurt dışında polisin öyle bir görevi yok. Örgütlenmeler kurmaya kalktı. PKK'ya karşı. Örgütleri kuranları falan öldürmek amaçlı. Ekip yolladı Öcalan için. Bir şey yapamadan döndüler” sözleriyle ilgili olarak Susurluk Komisyonu’na verdiği ifadeyi hatırlattı.

'MİT'TEKİ YAPININ BAŞINDA EYMÜR VAR'

“Mehmet Eymür’ün iddialarını değerlendirmek için geçmişi bilmek lazım” diyen Avcı, “Ben Susurluk Komisyonu’na verdiğim ifadede nasıl Emniyet’ten Mehmet Ağar ve ona bağlı polis-sivil ekiplerinden oluşan bir çete grubu var, ‘terörle mücadele’ diyerek hukuk dışı işler yaptığını söylediysem aynı yapının MİT’te olduğunu söyledim. MİT’teki yapının başında da Eymür var dedim” şeklinde konuştu.

'SURİYE'YE NE İÇİN GİTTİĞİM KAYITLARDA VAR'

Bu ifadesinin ardından Eymür'ün kendisine dava açtığını dile getiren Avcı, şunları söyledi:

“Davada iddialarımı ispat etmek için, yapılan operasyonlarda yakalanan mafya üyelerinin üzerinden MİT’teki bazı insanlara dair notların, telefon numaralarının çıktığını mahkemeye anlattım. Eymür beni kendi teşkilatı üzerinden şikayet etti, 'Telefon numaralarımız devlet sırrıdır' dedi. DGM'deki askeri bir hâkim 'Devlet sırlarını ortaya çıkardığım' nedeniyle beni tutukladı. Yargılamanın ardından beraat ettim. O günden bu yana Eymür’le bizim aramızda bir sorun var, ara ara çıkar benim hakkımda bir şeyler söyler.”

Suriye'de görev yaptığını kabul eden Hanefi Avcı, “Anlattıklarına gelince, Eymür, 'Bazı kişileri, özel harekât polisi vardı, -hatta kaba tabirle Kürtleri diyor- Suriye’ye gönderdi. Apo’ya (Abdullah Öcalan) değil, PKK muhaliflerine gönderdi. Polisin normalde yurt dışı görevi yok’ diyor. O tarihlerde Suriye’de PKK karşıtı kimse yoktu. Böyle bir amaçla da kimsenin gittiğini duymadım.

O tarihlerde yurtdışına (Suriye’ye) hangi ekibin ne için, kimlerin gittiği kayıtlarda var, devlet biliyor” dedi.

'SİVİL KİMLİKLE GİTTİK'

Suriye'ye gidişinden yetkililerin bilgili olduğunu belirten Avcı, “Hatta Eymür eksik biliyor. Ben kendim gittim. Zamanın Emniyet Müdürü, İstihbarat Daire Başkanı, valisi, Olağanüstü Hal Valisi, İçişleri Bakanı olmak üzere yetkililerin bilgisi dahilinde gittim. Yargılandığım davada bu konuyla ilgili belgeler evimde bulundu, sonra devletin kasasında bu belgelerin görevle ilgili verilip, kullanıldığına dair tutanaklar bulunup dava dosyasına kondu. Sonra bütün bunlardan berat ettim Gönderdiğimiz insanları, bilgi toplamak için gönderdik. Sivil kimlikle gittik. Oradaki görevimiz hakkında bilgi vermek çok doğru değil ama herkes kendine göre yorum yapabilir tabii” ifadelerini kullandı.

'SADECE YEŞİL GİBİ KİŞİLERİ KONUŞURSAK EKSİK KALIR'

Mehmet Eymür'ün, faili meçhul cinayetlerin sanıklarından Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın üzerinde Başbakanlık kartı olduğu ve kolordu toplantılarına katıldığı yönündeki sözleri sorulan Hanefi Avcı, “Tek tek kişiler üzerinden konuyu irdelemek doğru değil, devletin sivil kişileri kullanımı, bu konuda yapılan hatalar ve buna sebebiyet veren sistemi konuşmak onu değerlendirmek gerekir. Yoksa sadece bugün adı geçen Mehmet Ağar, Korkut Eken, Yeşil gibi kişileri konuşursak eksik kalır. Sorun sadece bu kişiler değil, elbette bu kişilerde araştırılmalı ama olay sadece bu insanlarla sınırlı kalmamalı” yanıtını verdi.

'DEVLET GÜVENLİK SORUNU YAŞADIĞINDA İLK YÖNTEME SARILMIŞ, YÖNTEM DE HUKUK DIŞI'

Hukuk dışı yöntemler kullanıldığını dile getiren Avcı şöyle devam etti:

“Bu açıdan olaya baktığımızda ilk uygulamalar Ermenilerin, diplomatlarımıza saldırıları üzerine cevap vermek adına yurt dışında bulunan aranan milliyetçi- vatansever kişilerin (Abdullah Çatlı vb.) ASALA’ya karşı kullanılması, sonrasında PKK’yla mücadele için benzeri milliyetçi bilinen insanların kullanılması, son dönemde ise benzeri şekilde Cemaat bu şekilde kullanılması var. Ciddi bir güvenlik sorunu ile karşılaştığınızda devlet olarak organize olamamışsınız, altyapınızı yapmamışsınız, mücadele edecek yapıları oluşturmamışsınız bu yüzden ilk bulduğunuz yönteme sarılıyorsunuz. İlk bulduğunuz yöntem hukuk dışı. Sen devletsin, gücün, imkânın var. Ama sen yurt dışında ‘aranan’ ülkücü insanlara git bu işi yap diyorsun.”

'DEVLETİN, ÖZEL TİMİNDEN DAHA GÜÇLÜ KİMSE VAR MI Kİ BİR İNSANI KULLANIYORSUNUZ?'

“Bu işi yapanlar, bir müddet sonra senden başka bir şey talep edecek, devleti kullanmaya kalkacak. Geçmişe baktığımız zaman kimin kimi kullandığı açık değil. Kolaya kaçıldı, 'Gidin bu olayları yapın, biz gereken tavizleri size veririz' denildi. PKK’yla ilk mücadelede zorda kalınınca ‘Yeşil’ gibi insanlara da benzeri görevler verildi, olayın içine alındı, bu yanlıştı doğrusu. İstihbarat birimlerinin örgüte yakın olan kişileri, örgüt hakkında bilgi almak için kullanması doğru bir şey.

Sol örgüte karşı aynı ideolojide birini, sağ örgüte karşı sağcı birini, dini gruplara karşı aynı cemaat-tarikatta birini bilgi almak için kullanabilirsiniz. Ama siz bilgi temelini aşıp, sağcı birini sola, solcu birini sağa karşı eylemde kullanıyorsanız, burada bir anormallik var. Bu suçtur. Çok tehlikeli gelişmelere sebep olacak bir davranıştır. Devletin, özel timinden daha güçlü kimse var mı ki siz bir insanı kullanıyorsunuz?”

'YEŞİL VE BENZERİ İNSANLAR GÜNEYDOĞU’DA TEK BAŞINA 50 KİLOMETRE GİDEMEZ'

“Yeşil ve benzeri insanlar, Güneydoğu’da tek başına 50 kilometre gidemezler. İlk kontrol noktasında yakalanır. Her yere gidiyorsa, hareket ediyorsa, yanında ya polis, ya jandarma ya da MİT’ten biri vardır veya onlara dayanarak, güvenerek yapıyordur. İlk bulduğunuz yönteme sarılırsanız, kişileri eylemlere sokarsanız, kullanırsanız sonra bu kişiler bir olaya karışırsa işlem yapabilir misiniz? Kendi suçunu yanında devlet için yaptım diyerek diğer şeyleri de anlatır, sorunlar büyür.”

'TÜRKİYE’DE KONTRGERİLLA DEĞİL ÇETELEŞME VARDI'

“('Eleştirinizin temelinde kontrgerilla yöntemlerinin kullanımı var, doğru anlıyorum değil mi?' sorusu üzerine) Türkiye’de kontrgerilla değil çeteleşme vardı. Türkiye’deki çeteleşme yanlış mantıkla kullanıldı. Devlet, terörle mücadelede sıkıştığında ortaya çıkan bir anlık yöntem. Kendi temel felsefesi ve yöntemi farklı. Başka sorunlara yol açacağı baştan belliydi.”

'EYMÜR TEŞKİLAT DIŞI SİYASİ BAĞLANTILARIYLA TEŞKİLATI DÜZENLEMEYE ÇALIŞTI'

“Eymür, teşkilat dışı siyasi bağlantılarıyla teşkilatı düzenlemeye çalıştığı, bu dış bağlantılarında güç alarak teşkilat içinde güç devşirdiğini, kendisinin de söylediği gibi zamanın Başbakanın eşi (Özer Çiler) ile kurduğu bağlantıyı kullandığı gibi farklı zamanlarda da farklı siyasi ilişkileri kullandığı bilinir. Güvenlik kuvvetlerinin kendi sistematiği olması, kendi yasası, iç disiplini, hiyerarşisine göre çalışması gerekiyor. Siyaset ile bağlantılı olan insanları üst rütbelere taşırsanız sorun yaşarsınız.

Tartışma yaratmak için söylemiyorum. Eymür mesela. Kendisi de söylüyor, Başbakan’ın eşiyle görüşüyor. Eymür’ün marifeti, siyasi bağlantıları aracılığıyla teşkilatı düzenlemeye kalkıyor. MİT’in işleri Başbakan’ın eşiyle konuşulabilir mi? O yüzden konuştuğu müddetçe, hak etmediği görevlere talip olur. Emniyet’te Mehmet Ağar, üst rütbeye siyasi bağlantılarıyla geldi.”