Hanau'daki 9 kişi, Almanya ırkçılığa gözünü kapattığı için öldü

Hessischer Rundfunk (Hessen eyalet radyosu), der Spiegel dergisi ve Almanya resmi devlet televizyonu ARD’deki Monitor programının ortak araştırmasında Hanau'da 9 kişinin öldürüldüğü ırkçı saldırıyla ilgili olarak ilginç detaylar ortaya çıkarıldı. Görünen o ki yetkililer görevlerini yapmış olsaydı bu insanlardan bazıları ölmeyebilirdi.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Tobias Rathjen, 19 Şubat 2020’de Hessen eyaletinin masallar şehri Hanau merkezinde arabasından indi. Sadece 200 metre uzaklıkta ki Café La Votre‘de saat 21.55'te 33 yaşındaki Kaloyan Velkov'u vurdu. Tobias Rathjen o gece aileleri başka ülkelerden Almanya’ya gelmiş olan göçmen kökenli sekiz kişiyi daha öldürdü. Hem Hanau kentini hem de ülkeyi sarsan yeni bir ırkçı saldırı daha yaşanmış oldu. Bundan sonrası tüm diğer ırkçı saldırılardan sonra yaşananlarda olduğu gibi devam etti. Üst düzey politikacılar öldürülenlerin anma törenine gittiler. Daha çok güvenlik, koruma ve ırkçılığa karşı eğitim vaat ettiler.

Saldırının birinci yılında birçok yerde bir anda hayatları ellerinden alınan 9 genç insanın resimleriyle karşılaşıyoruz. Irkçılık yüzünden ölen sekiz erkek ve bir kadın.

Hessischer Rundfunk (Hessen eyalet radyosu), der Spiegel dergisi ve Almanya resmi devlet televizyonu ARD’deki Monitor programının ortak araştırmasında saldırı gecesiyle ilgili ilginç detaylar ortaya çıkarıldı. Görünen o ki yetkililer görevlerini yapmış olsaydı bu insanlardan bazıları ölmeyebilirlerdi.

Tanıklar, acil durum numarası olan 110 üzerinden çaresizce yardım ve koruma almaya çalışırken polisten bir türlü cevap alamadıklarını ifade ediyorlar. Failin, bir nişancı olduğu ve bir silahının olduğu da sır değildi. Ne kadar tehlikeli olduğunu daha önce fark etmek gerçekten çok zor muydu?

Ailesi Romanya asıllı olan ve 22 yaşında hayatını kaybeden Vili Paun’un babası Niculescu Paun olayı şöyle anlatıyor: Vili, arabasının içindeyken Tobias Rathjen'in şehir merkezinde ilk cinayetleri işlediğini gördü. O sırada Vili'ye de ateş açtı ama ıskaladı. Bir kamera kaydı, Vili'nin failin izini sürmeye başladığını da gösteriyor. Vili, saldırganı ikinci suç mahalline kadar yaklaşık üç kilometre takip ediyor. Vili arabadan yardım istemek için acil durum hattı 110'u arıyor ama ulaşamıyor. Tekrar tekrar deniyor ama kimse cevap vermiyor. Böylece polis, suikastçının nerede olduğunu tespit edemiyor. Tabii kimse Vili'ye onu kovalamanın ne kadar tehlikeli olduğunu, mesafesini koruması gerektiği uyarısını da yapmıyor. Tobias Rathjen kendisini takip ettiğini fark ederek Vili'yi ikinci suç mahalinde kafasına ve göğsüne ateş ederek öldürüyor.

Niculescu Paun, acil durum numarasına cevap vermedikleri için yetkilileri suçlayarak. “Bu yüzden oğlum öldü" diyor. Vili Paun’un  aramasına cevap verilseydi belki de Vili şimdi hayatta olacaktı. Çok sayıda görgü tanığı da 110 acil durum hattını aradıklarını ama ulaşamadıklarını ifade ediyorlar.

Gazetecilerin yaptıkları araştırmada polis, geçmişe bakıldığında kaç tane acil durum çağrısının cevapsız olduğunun söylenemeyeceğini belirtiyor. Ancak, suçun işlendiği gece, acil durum çağrılarının kabul edilebileceği iki santral de çalışıyordu. Polis kaydında nedense beş arama var. Görünüşe göre aramalarda herhangi bir kontrol merkezine yönlendirme yapılmadı.

Acil durum çağrı merkezinin neden bu kadar kötü organize edildiği belirsizliğini koruyor. Bu soruya bu güne kadar da bir cevap bulunamadı.

Vili Paun vurulduktan sonra Tobias Rathjen öldürmeye devam etti. İlk önce Almanya’da 'kiosk' denilen küçük marketteki üç kişiyi öldürdü. Ardından hemen yanındaki Arena-Bar’a girdi.

Said Etris Hashemi, saldırı anında bara yardım istemek için girmiş. Said Etris'in omzuna, boynuna birkaç kurşun isabet etmiş ve ağır yaralanmış. Kendisi kurtulmuş ama kardeşi ve bir arkadaşı öldürüldü. Said Etris, olayın bu şekilde sonuçlanmaması gerektiğine inanıyor. Çünkü barın acil çıkışı olduğunu, ilk ateş açıldığında gençlerin oradan kaçabileceklerini ancak kapının kilitli olduğunu söylüyor. "Bara geri dönmekten başka bir çıkar yol yoktu" diyen Said Etris bunun bir tuzak olduğunu ifade ediyor. Barın içinde gençlerin kendilerini koruyabilecekleri hiçbir alan yoktu. Fail, bara yalnızca birkaç adım attı ve açıktan hepsini hedef aldı.

Etris Hashemi, "Belki hepsi kurtulamayacaktı, ama her durumda bazıları oradan kaçmayı başarabilirdi" diyor. Barın sahibi acil çıkışın kilitli olduğunu reddediyor. Ancak gazetecilerin ulaştığı polis raporunda çok sayıda tanık kapının kilitli olduğunu söylüyor. Eğer doğruysa insanların ölümünde ihmal de var. Ancak aylardır bu yönde bir araştırma yapılmamış.

22 yaşındaki oğlu Hamza’yı saldırıda kaybeden Armin Kurtovi de acil çıkış açık olsaydı, oğlunun kurtulabileceğine inanıyor. Kurtović, saldırıdan önce bile acil çıkışın genellikle kilitli olduğunu polisin bildiğini düşünüyor. Arena-Bar’a polis daha önce defalarca baskın yapmış hatta kilitli olan acil çıkış kapısının önünde gözaltına aldığı kişiler olmuş. Armin Kurtovi: “Biri bunu bana açıklamalı, neden resmi bir soruşturma yok? Herkes polisin acil çıkış kapısının kilitli olduğunu bildiğini söylüyor. Tüm tanıklar bildiklerini söylüyor. Hatta insanları kilitli acil çıkış önünde gözaltına aldılar" diyor.

Ölenlerin yakınlarının şikâyetinden sonra savcılık ancak yakın zamanda faaliyete geçti. Polis ise kilitli acil çıkışı bildikleri iddiasını reddediyor. 

Ama asıl büyük soru akıl hastası ve ırkçı olan Tobias R.’nin neden yasal olarak silah sahibi olduğudur.  Tobias R. karışık komplo mitlerine inanıyordu ve tüm halkların imha edileceğini hayal ediyordu. 2002 yılından bu yana farklı sebeplerle psikiyatride tedavi gördü. 2007 yılında bir güvenlik görevlisini düşürdüğü iddiasıyla geçici olarak tutuklandı. 2018’de uyuşturucu bağımlısı olduğu için hakkında soruşturma açıldı. Yaptıkları her zaman kayıt altına alınmasına rağmen Yine de 2013'ten beri silah sahibi olmasına izin verilmişti. Üstelik düzenli olarak nişancılık eğitimi de aldı. Ama yetkililer Tobias R.'nin ne kadar tehlikeli olduğunu yıllarca ’fark‘etmedi.

Almanya NSU cinayetlerinde de devletin içindeki ırkçı klikleri açığa çıkaramadı. Hanau saldırısı da böyle olmasın diye çocuklarını kaybeden aileler ve sevenleri yan yana durmaya ve bu saldırıda resmi makamların ihmallerinin üzerinin örtülmemesi için birlikte mücadele etmeye çalışıyor.  Hanau saldırısı umarız ki kurumsal ırkçılıkla yüzleşmek için bir sebep olsun.