Hakikat ve 'Trumpsızlaştırma'

Dört yıl süren açık yolsuzluk ve demokratik çöküşten sonra, ABD yoluna olduğu gibi devam edemez ya da Donald Trump’ın başkanlığı şans eseriymiş gibi davranamaz. Sorumlular hakkında güvenilir bir tarihsel kayıt ve hesap verilebilirliği sağlayacak bir süreç olmadan, aynı şeylerin tekrarlama riski çok yüksek olacaktır.

Google Haberlere Abone ol

Jan-Werner Mueller

Demokratlar ve birçok Cumhuriyetçi arasında, ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimini tuhaf bir sapkınlık gibi görerek reddetmek fikri büyük bir çekiciliğe sahip. Tıpkı Cumhuriyetçilerin son dört yılda yaşanan birçok ihlalden Trump’ı sorumlu tutmaya çalışıp destekleyici rollerinin hızla unutulmasını umması gibi, Demokratlar da geçmişi yeniden tartışmaya açmaktan kaçınarak demokratik normları gözettiklerine dair bir gösteri sunmak isteyebilirler. Eğer durum böyleyse, Joe Biden, 3 Kasım seçimlerindeki tüm oylar sayıldıktan sonra seçimi kazanırsa, Trump ve yönetiminin yolsuzluklar, zulümler ve temel anayasal ilkelerin ihlalleriyle ilgili korkunç sicilinden sorumlu tutulma ihtimali düşük olacaktır.

SAYISIZ YOLSUZLUK VE ZULÜM

Siyasi hesaplardan epey farklı biçimde -eski Demokrat başkan adayı Andrew Yang’dan seçkin hukukçulara ve tarihçilere varıncaya kadar- birçok gözlemci, yalnızca bazı ucuz diktatörlerin mağlup rakiplerinin peşinden gittiğini savunuyor. ABD Başsavcısı Bill Barr, kendine özgü bariz gerekçeleriyle, 'siyasi galiplerin siyasi mağlupları törensel bir biçimde kovuşturmasının olgun bir demokrasinin ürünü olmadığını' da sözlerine ekliyor. Yine de bu genellemeler fazlasıyla aceleci. Trump’ın 2016’da Hillary Clinton’a yönelik 'onu hapsedin' sloganına “Trump’ı kilitleyin” diyerek yanıtı verilmemeli ama 'affet ve unut' da tek alternatif değil.

Amerikalıların üç mesele arasında ayrım yapması gerekiyor: Trump’ın göreve gelmeden önce işlemiş olabileceği suçlar; kendisi ve arkadaşlarının görevdeyken gerçekleştirdiği yolsuzluklar ve zulüm; ve ABD’nin daha geniş siyasal sistemi içinde yapısal zayıflıkları açığa çıkaran davranışları. Bunların her biri az da olsa farklı bir yanıt gerektiriyor.

Tarihsel olarak, diğer birçok ülkenin otoriterlikten (demokrasiye/ç.n.) geçişleri -ya da demokratik bozulmadan kurtulmaları- eski iktidar sahiplerini cezasız bırakma isteğiyle karakterize edilmiştir. Siyaset bilimci Erica Frantz’ın da gözlemlediği üzere, iktidardan indirilmiş otoriter liderlerin yüzde 59’u 'normal hayatlarına dönüyor'. Bununla birlikte, yeni veya onarılmış demokrasilerin eski yetkilileri kovuşturmadığı durumlarda, çoğu zaman hakikat komisyonları kurarak işlenen suçların faillerince verilecek doğru bilgi ve itiraflar karşılığında af teklif edildi. Bu yaklaşım, en çok da apartheid sonrasında Güney Afrika tarafından izlendi.

TRUMP’IN KİRLİ SİCİLİ

ABD’deki mevcut durumun özelliği, Trump’ın, başkanlığıyla ilgisi olmayan muhtemel suçlardan ötürü soruşturma altında olması. Hem Manhattan bölge savcısı hem de New York başsavcısı, çeşitli sahtekârlık biçimleri bağlamında Trump Organization’ı soruşturuyor. Görünüşte apolitik olsa bile, Trump’ın ticari faaliyetleri, başkanlığı dönemindeki utanmazca ahbap çavuş ilişkilerinin ve yozlaşmanın bir ön gösterimiydi (ve onu da gölgede bıraktı). ABD’yi, Viktor Orbán’ın Macaristan’ına benzer bir mafya devletine dönüştürmeyi tam olarak başaramamış olsa da, bu konunun dışında.

Dahası, eğer Trump Organization hakkında sürdürülen soruşturmalar görevden ayrıldıktan sonra kolayca düşürülecek olursa, özellikle de söz konusu kolluk kuvvetlerinin Demokrat olduğu göz önüne alındığında, bu soruşturmaların yalnızca siyasi entrikalar olduğuna dair suçlamalar haklı görülecektir. Öte yandan, soruşturmalar eski bir başkanın hapsedilmesiyle sonuçlanırsa, Trump’ın silah kuşanmış destekçileri yasayı kendi elleriyle uygulamaya karar verebilirler ve bu durum, en azından, ülkedeki siyasi bölünmeleri daha da derinleştirecektir.

Bu riskleri göz önünde bulundurduğumuzda, bir siyasi liderin, işlediği bir suç yüzünden düzgün bir şekilde cezalandırılmaması için prensipte hiçbir neden yoktur. Bu tür birçok lider görüldü ve hatta bazıları siyasi hayata dönüş yaptı. İtalya’nın eski Başbakanı Silvio Berlusconi, vergi kaçakçılığı suçlamaları nedeniyle mahkûm edilmesinin ardından (yaşı daha hafif bir ceza getirdi) kamu hizmeti yapmak zorunda kaldı. Bugün Avrupa Parlamentosu’ndaki koltuğunda oturuyor ve bu durum ise liberal yargıçların 'Cavaliere'i susturmak istediğini iddia etmesini zorlaştırıyor. Öte yandan, yasanın uygulanmasının amacı, Berlusconi’nin dokunulmazlık kazanmak ve dikkatini karanlık iş ilişkilerinden başka bir yöne çevirmek için siyasete girme stratejisinin bir örnek oluşturamayacağının açık bir işaretini vermekti.

GERÇEKLER KAYDEDİLMELİ VE HESAP SORULMALI

Ayrıca, bir de Trump’ın göreviyle ilgili sicil meselesi var. Herhangi biri insan bu sicilde fazlasıyla itiraz edilebilecek sakıncalı politikalar bulabilir; fakat Başkan Thomas Jefferson’ın 1801 yılında ezeli rakibi John Adams’a karşı başarılı olduktan sonra dile getirdiği 'aklın mücadele edebilmesi için serbest bırakıldığı, düşünsel yanlışların hoş görülebildiği bir güvenlik hali' fikrini terk etmek hata olacaktır.

Aynı şey, Trump yönetiminin sergilediği yolsuzluklar, Covid-19 krizine verdiği yanıt ve (göçmen/ç.n.) çocukları sınırdaki ebeveynlerinden ayırırken uyguladığı sistematik zulüm için söylenemez. Harvard hukuk profesörü Mark Tushnet’in de önerdiği üzere, siyasi olarak motive edilerek kötü niyet alanına giren ve beceriksizliğin ötesine geçen politikaları ve eylemleri araştırmak için bir soruşturma komisyonu kurulmalı. Belki de samimi açıklamalar karşılığında hoşgörü sunarak, bu olayların doğru bir kaydını oluşturmamız büyük önem taşıyordur. Daha sonra, yapısal reformlar hakkında düşünmeye yardımcı olunmalı, en azından bir çıkar karşılığında yapılan yolsuzluklar ve bariz insan hakları ihlalleri daha az olası hale getirilmelidir.

Son olarak, Trump, nispeten önemsiz bir şekilde Twitter’da insanları karalamaktan vergi beyannamelerini gizlemeye varıncaya dek birçok gayri resmi başkanlık normunu çiğnedi. Birçok ABD’li hukukçunun iddia ettiği üzere, bunlara verilecek sağduyulu yanıt, başkanlığın yapısal zayıflıklarını incelemek amacıyla ayrı bir komisyon kurmaktır.

NORMLAR YASALAŞMALI

Bu tür bir soruşturma, -mali şeffaflıktan Adalet Bakanlığı’yla olan ilişkilere kadar- birçok gayri resmi normun yasalaştırılmış olması gerektiğini ortaya koyabilir. Bu yaklaşımda intikam almaya dair hiçbir unsur olmayacaktır. Geçmişte Kongre, Watergate Skandalı’ndan sonra her iki tarafın da kabul etme eğilimi taşıdığı bazı önemli etik yasalarını yürürlüğe koymuştu.

Bu üç yönlü yaklaşım, yönetimin dikkatini daha acil görevlerden başka bir konuya yöneltmesini gerektirmez. Bir miktar siyasi destek kaybını göze almayı gerektirmekle birlikte, Gerald Ford’un İran-Contra skandalında Richard Nixon’ı affetmesinin (hiçbir zaman suçunu gerçekten itiraf etmemiş olsa bile) neden olduğu tartışmalar ve George W. Bush yönetiminin 'teröre karşı küresel savaşı' esnasında yaygın bir şekilde rastlanan işkence kullanımına karşı sergilenen toleransta görüldüğü gibi, eylemsizliğin ya da olduğu haliyle ‘yola devam etmenin’ bedeli daha ağır olabilir.

Şüphesiz ki birçok Cumhuriyetçi hakikati arama çabalarında dişini tırnağına takabilir. Yine de diğerleri, Trump’la aralarına mesafe koymak amacıyla ABD kurumlarını düzeltmeye odaklanan bir kamu soruşturmasını kullanabilirler. Neticede, kendilerinin bir fırsatçı değilse bile hiçbir şey olmadıklarını daha şimdiden gösterdiler.


Yazının orjinali Project Syndicate sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)

Etiketler ABD Donald Trump seçim