YAZARLAR

Güneşi görmüş buz gibi

Seçimlerde özgüven ve moral üstünlük kazanan muhalefetin yerinde hamlelerle AKP katarını kısa sürede raydan çıkarması mümkün. Erdoğan’ın deyişiyle (ve bir miktar tahrifatla), bu seçim hem bir dönüm noktası hem de bir son anlamı taşıyor olabilir. Muhalefet güneş gibi kızgın ve aydınlık olmayı sürdürürse o buz hızla eriyecektir.

Yerel seçim sonuçları, 10 ay önce derin yara alan demokratik umutları yeniden canlandırıyor. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Türkiye'nin neredeyse bütün önemli şehirlerinde CHP'li adayların açık ara zaferini getiren halk oylaması, AKP'yi kurulduğundan beri ilk kez 2. sıraya düşürürken CHP’yi de 1977 yılından beri ilk kez 1. parti konumuna taşıdı.

İlk tepki olarak halk iradesine saygı beyanında bulunan Erdoğan, yenilgiyi “son değil, dönüm noktası” olarak görmek istediğini belirtti. Öte yandan, partisi ve şahsı için “güneşi görmüş buz gibi” erime tehlikesini fark ettiği de anlaşılıyor. Metafor, Erdoğan’ın içine düştüğü durumu iyi okuduğunu gösteriyor. Sandıklarda patlayan ‘dip dalga’nın emekli maaşları ya da Yeniden Refah etkisi gibi görünür nedenlerinin derininde gerçekleşmekte olan akut yapısal ya da tektonik çöküşleri en çok o hissediyor olmalı.

DEPREM VE SEÇİMLER

Bu beklenmeyen şiddetteki değişim, özellikle dış basında 2023 yılında yaşanan büyük depremlerin tsunamisi olarak da okunuyor. Mayıs seçimlerinde halen depremin şoku altındaki toplum, ‘bayrak altında toplanma’ davranışı göstermişti. Devlet otoritesi adına AKP yönetiminin açtığı bayrak, şoktan çıkma ve krizi aşma vaatlerini temsil ediyordu. Bu çağrı, çaresiz ve alternatifsiz kitleler arasında karşılık buldu. Depremden etkilenen bölgelerdeki nüfusun, iktidarın ölümcül ve ağır hatalarına rağmen çözüm beklentisini sürdürme kararı genel seçim sonuçlarına yansıdı. Geçen süre zarfında, Mayıs’ta verilen vaatlerin yerine getirilmesi şöyle dursun, ağır hata ve yolsuzluklarla kazılan kuyunun sürekli derinleştiği görüldü. 31 Mart’ta yeniden halkın önüne gelen sandık, ertelenmiş hesaplaşmayı en şiddetli biçimde mümkün kıldı. Deprem konutları ‘kura’ sonucu Menzil tarikatı ileri gelenlerine dağıtılmamış olsa CHP’nin Adıyaman’ı kazandığı haberi ancak bir şaka olabilirdi. Bölgenin çoğu dindar deprem mağduru seçmenleri, İslamcı iktidarı sandıkta ağır cezalandırdı.

Ama sözü geçen tsunaminin etkisi, milyonlarca depremzedenin siyasi tercihlerini değiştirmekle sınırlı değil. Depremin yarattığı hasar ve maliyetin, ülke genelinde sürmekte olan krizin şiddetlenerek ekonomik depresyon boyutlarına ulaşmasında etkili olduğu gözleniyor. Basiretsiz ekonomi ve maliye yönetimi sonucu içine düşülen sürekli bozulma ve çöküş girdabı derinleşirken siyasi ve ekonomik iktidar odaklarının krizin faturasını paylaşmamaktaki ısrarı; ücretli emeğin ve yoksul kitlelerin sırtına sürekli yük bindirilmesi: Bu hal ve gidişin sonunda sabır taşının çatlamasına neden olduğu anlaşılıyor. Sürekli eriyen asgari ücret ve emekli maaşları, ‘dip dalga’yı tetikleyen sert rüzgârlardı.

KAZANANLAR VE KAYBEDEN

Bu ekonomi politik manzaranın üzerinde başlıca muhalif özne olarak CHP; adaylarını gençleştirmek, parti örgütünü dinamikleştirmek, kadın adayların sayısını artırmak gibi doğru siyasi hamlelerle dalgayı yakalamayı başardı. Bu, adeta spontane bir siyasal hegemonya vakasıydı. Yıllarca çeşitli sağ partilerle girişilen ittifak görüşmeleri, altılı koalisyon masası müzakereleri, helalleşme ve benzeri açılımlarla elde edilemeyen sonucun, Mayıs’ta yaşanan hezimet ve düş kırıklığının ardından kısa sürede gerçekleştiği anlaşılıyor. Eskiler bunu, bir musibet bin nasihat deyişiyle ifade ederlerdi. Şimdi o dip dalga üzerinde gösterilen sörf maharetini konsolide edecek kalıcı bir siyasal hegemonya inşası görevi CHP liderliğinin önünde beliriyor.

AKP’nin ufkundaysa bu seçim yenilgisiyle birlikte ‘taht savaşları’ görünüyor. Alışık olduğumuz oğul/damat hanedan – siyasi miras talipleri çatışmasına Van kriziyle birlikte derin devlet milliyetçileri - AKP’li Kürt kadrolar ve başdanışman saray efradı –‘neoliberal/batıcı’ AKP’liler gibi yeni cepheler eklenmiş bulunuyor. Partinin çelik çekirdeğinde gerçekleşen bu çatlamaların genişleyerek tabanda önemli yarılmalara dönüşmesi beklenmelidir. Güneşi görmüş buz gibi erime süreci başlamış olabilir.

AKP’nin sandıklarda erimesinin önemli bir nedeni, Yeniden Refah (YRP) etkisiydi. Neo-milli görüş gömleğini kuşanan oğul Erbakan, siyasi- ideolojik farkını ekonomik adaletsizlik eleştirisiyle birleştirerek AKP’den soğuyan dindar seçmen için bir çekim merkezi oluşturmayı başardı. Gelecek, Deva ve Saadet partilerinin yıllarca uğraşıp da bir türlü beceremediğini kısa sürede gerçekleştirdi. Urfa ve Yozgat şehir yönetimlerini kazanan YRP, ülke genelinde oy oranıyla artık üçüncü büyük parti.

DEM Parti, her yerel seçimden sonra olduğu gibi sandıktaki kazanımlarının kriminalize edilerek yargı ve devletin şiddet aygıtları marifetiyle ellerinden alınması tehdidi altına girmiş bulunuyor. Önümüzdeki dönemin getirecekleri, seçim sürecinde yaşanan tartışmada öne sürülen argümanların bir kısmını pratikte kanıtlayacak bir kısmını ise çürütecek. İktidarda olduğu sürece AKP yönetimiyle Kürt meselesinin çözümü için müzakere kapısı da, siyasi muhalefetin ilerici unsurlarıyla birlikte demokrasi mücadelesi de DEM’in önünde durmayı sürdüren ve sanılanın aksine muhtemelen birbirini dışlamayan seçenekler.

MAZLUM VE DESPOT

Diğer muhalif partilere nazaran en net biçimde YRP’nin vurguladığı İsrail politikası eleştirisi stratejik bir öneme sahipti. Dindar kitleler üzerinde AKP-dışı bir siyasal İslamcı hegemonyanın başlangıç vuruşuydu. Oğul Erbakan, seçmeni sandıktan ve AKP’den soğutan bir başka etkenin de İslamcı söylemle mazlumlara yukarıdan bakan iktidar makamı arasındaki uyuşmazlık olduğunu saptamış görünüyor. İslamcılık, mazlumluğun söylemi olarak yerine otururken iktidarda daha çok Suudi ve benzeri despotik rejimlerin rengine bürünme eğilimi gösteriyor. O mevkiden icra edilen İslamcı ifadeler inandırıcılığını yitiriyor; çoğunlukla mazlumdan despota dönüşmenin, sonradan görme servet sahipliğinin dili haline geliyor. Erbakan’ın duruşu, yirmi yıl içinde cumhuriyet ‘oligarşisinin’ yerini alan AKP ‘aristokrasisi’, İslamcı elitler ve palazlanan dini bütün sermaye karşısında mazlum statüsü devam eden dindar/muhafazakâr kitlelerin tarafında İslamcı söylemi yeniden kurma çabasına da tekabül ediyor. Böylelikle dindar seçmen kendine Gazze kıyımı karşısında iktidarın diliyle icraatı arasında ortaya çıkan bariz çelişkiyi de değerlendirebilecek bir algı çerçevesi bulmuş oldu. AKP seçmeninin bir kesimi sandığa gitmez, önemli bir seçmen kitlesi de sandıkta YRP’ye oy vermeyi tercih ederken küresel ve yerel mazlumluk paydasıyla AKP’nin iktidar söylemi arasındaki tutarsızlığa tepki gösteriyordu.

AKP’nin İstanbul’u yeniden kaybetmekle kalmayıp birçok bölgede yerel yönetimlerden dışlanması, Erdoğan’ın jübilesini Şeriat, Hilafet, Hanedan ve benzeri ‘çılgın’ unsurlar içeren bir yeni anayasa hamlesiyle yapmasına yetecek kudreti ve finansman kaynaklarını ortadan kaldırmışa benziyor. Yine de ‘demokratikleşme’ adına yeni siyasal manevralara endeksli bir İslami anayasa teklifi ufukta beliriyor. Öte yandan tarikatlar, Diyanet, milli eğitim ve medya üzerinden sürdürülen Kulturkamph ya da kültürel hegemonya mücadelesinin rafa kalkması beklenmemeli. Ama seçimlerde özgüven ve moral üstünlük kazanan muhalefetin yerinde hamlelerle AKP katarını kısa sürede raydan çıkarması mümkün. Erdoğan’ın deyişiyle (ve bir miktar tahrifatla), bu seçim hem bir dönüm noktası hem de bir son anlamı taşıyor olabilir. Muhalefet güneş gibi kızgın ve aydınlık olmayı sürdürürse o buz hızla eriyecektir.


Zafer Yörük Kimdir?

Londra Üniversitesi’nde iktisat ve siyaset bilimi dallarında lisans eğitiminin ardından Essex Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde ideoloji ve söylem analizi dalında yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Londra, Erbil ve İzmir’de siyaset bilimi ve medya/iletişim alanlarında çeşitli üniversitelerin akademik kadrosu içinde yer aldı. Akademik çalışma alanları; post-yapısalcı kuram, psikanaliz ve kimlik siyasetidir. Türkiye ve Orta Doğu siyaseti üzerine akademik yayınları vardır. Halen Duvar English ve Medya News internet yayınlarında ve Yeni Yaşam gazetesinde köşe yazmaktadır.