Asrın Keleş: Cudi kuru bir dağ haline getirildi

Cudi, Gabar ve Besta bölgesinde 3 aydır orman yangınları meydana geliyor. Mardin Ekoloji Derneği, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Munzur Çevre Derneği ve siyasetçilerle birlikte Şırnak’a giden HDK Ekoloji Meclisi Üyesi Asrın Keleş, “Daha önceleri orman sıklığından toprak görünmezken, Cudi’nin şu an kuru bir dağ halinde kaldığını gözlemledik. 40-45 kilometre uzunluğundaki bir alanın içinde yaşayan binlerce canlıyla birlikte kül olduğuna şahit olduk” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Cudi, Gabar, Besta bölgesinde askeri operasyon ve güvenlik nedeniyle çıktığı iddia edilen yangınlar, 3 aydır farklı noktalarda aralıksız sürüyor. Son olarak Şırnak merkeze bağlı Kumçatı beldesinin karşısında bulunan Gabar Dağı’nın zirvesinde başlayan yangının devam ettiği belirtiliyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş, yetkililerin yangına müdahale etmemesini protesto etmek amacıyla 3 günlük oturma eylemi gerçekleştirdi. Mardin Ekoloji Derneği’nin öncülüğünde, yangınlara dikkat çekmek amacıyla sosyal medyada kampanya başlatıldı. Türkiye’nin değişik illerinden birçok kurum kampanyayı destekleyen videolar ve mesajlar yayımladı.

Mardin Ekoloji Derneği ile Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nin çağrıları karşılık buldu. Mardin, Diyarbakır, Dersim ve Ankara’dan Şırnak’a bir grup ekolojist geldi ve yangın bölgesinde incelemelerde bulundu.

Ankara’dan gelen Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi Üyesi Asrın Keleş de Şırnak’ta incelemelerde bulunan heyetin içindeydi. Devam eden yangınlarla ilgili konuştuğumuz Keleş, 3 gündür Şırnak’ta gözlemlerde bulunduklarını belirterek, önümüzdeki günlerde hazırlayacakları raporu kamuoyu ile paylaşacaklarını söyledi.

'İÇLER ACISI BİR DOĞA TALANIYLA KARŞILAŞTIK'

Bölgedeki yangınlara dikkat çekmek üzere Şırnak’a gittiniz ve Cudi Dağı'nı gören arazide açıklama yaptınız. Gördüğünüz manzarayı anlatır mısınız? Yangın görebildiğiniz kadarıyla ne ölçüde tahribata neden olmuştu? 

Yaklaşık üç aydır süren yangın sadece Cudi’de değil, Gabar’da ve Besta bölgelerinde devam etmekte ve bu üç bölgede yaklaşık on noktada düzenli ve sürekli bir yangın var. Heyet olarak gittiğimiz Şırnak’ta ulaşabildiğimiz yerlerde gözlemler yapma imkanı bulduk. Diğer yerlerde ise güvenlik bahane edilerek görmemize izin verilmedi. İçler acısı bir doğa talanı ile karşılaştık. Daha önceleri orman sıklığından toprak görünmez iken Cudi’nin şu an kuru bir dağ halinde kaldığını gözlemledik. Tahminimiz göre, 40-45 kilometre uzunluğundaki bir alanın içinde yaşayan binlerce canlıyla birlikte kül olduğuna şahit olduk.

HDK Ekoloji Meclisi Üyesi Asrın Keleş

Bölgedeki yangınların çıkış nedeni nedir? Bölgede yaşayan insanlar bu konuda ne gibi bilgiler paylaştılar sizinle?

Öncelikle yangınların çıkış nedeninin doğal yollarla olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Görüşmelerimiz neticesinde edindiğimiz bilgi çok uzun süredir hatta yıllardır süregelen bir durum söz konusu. Bölge halkı ile uzun sohbetler gerçekleştirdik, birçok köye ziyaretlerde bulunduk. Geceleri ormanlık alanlara ateş edildiği yönünde bilgiler edindik. Yaya ulaşım sağlanan yerlerin korucular tarafından yakıldığı, ulaşım sağlanamayan yerlerde ise kıvılcımlı mermilerle ateş edildiği yönünde bilgiler aldık.

'DOĞAYI İNSANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI'

Bölgede yaşayan insanların yanı sıra ekoloji ile ilgilenen kurumlar da yangınlara müdahale konusunda yetkililerin hızlı ve etkili bir mücadele yürütmediğinden şikayet ediyor. Sizin bu yönde bir gözleminiz oldu mu? Olduysa, bu isteksizliğin nedeni nedir?

Köylüler yangının çıktığı ve köylere kadar yayıldığı sürelerde, jandarmaya defalarca haber ve bilgi verdiklerini söylüyor. Köylülerden edindiğimiz bilgiye göre de jandarmanın cevabı çok manidar olmuş. “İşimiz var, meşgulüz” diyerek tepkisiz kalmışlar. Yani hızlı ve etkili müdahaleyi bırakın hiçbir şekilde ciddiye alınmamış yangın. Bizim gözlemlerimiz eğer gerçekten Cudi’de, Gabar’da, Besta’da çıkan yangınlara müdahale edilmek istense idi, bu cümlenin altını çizmek istiyorum, müdahale edilmek istense idi yangın çok geniş alana yayılmaz ve içinde binlerce kuş türünün, sürüngenlerin, asırlık ağaçların bulunduğu, sayamadığım birçok bitki türünün yanışına seyirci kalınmazdı ve yangın bir günde söndürülebilirdi. İsteksizliğin sebebi insanı doğasızlaştırma, doğayı insansızlaştırma politikasıdır denebilir.

Heyet üyeleri bölgedeki incelemelerinin ardından basın açıklaması yaptı.

'KÖYLÜLERİN GEÇİM KAYNAĞI AĞAÇLAR KESİLDİ'

Şırnak’ta yaptığınız açıklamada “kesilen ağaçlar nereye götürülüyor” şeklinde sordunuz. Ağaçlar neden kesiliyor? Kesilen ağaçlar nereye götürülüyor? Bu konuda neler öğrendiniz?

Yukarıda bir durumdan söz etmiştim, edindiğimiz bilgiye göre ulaşılabilen alanlar korucular tarafından yakılıyor. Bölge halkı geçimlerinin hatırı sayılır bir kısmını ormandan topladığı bitkilerden, yabani armutlardan, melengiçten sağladığını ifade ediyor. Halk, öncelikle kendilerinin geçim kaynaklarının ellerinden alındığını söylüyor. 'Biz o bitkilere, o armutlara evladımız gibi bakıyorduk, Türkiye’de eşi olmayan armut ve melengiç ağaçlarıydı' diyorlar. Kesilen ağaçların korucular tarafından kesildiği bilgisini edindik ama nereye götürüldüğü konusu büyük bir muamma. Şu an bölge halkı da tam olarak nereye götürüldüğünü bilmiyor. Bizler de bununla alakalı net bir bilgiye ulaşamadık ama şöyle bir bilgi edindik, ağaçlar ormandan traktörlerle getiriliyor ve TIR'lara yüklenip götürüyorlar. Halen devam ediyor bu ağaç kıyımı. Elde edilen odunların ise çevre kentlerde satıldığını tahmin ediyoruz.

'CANLILARIN HAYATTA KALMALARI İMKANSIZ HALE GELİYOR'

Cudi’de yaşayan ve yangınlardan etkilenen canlılar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Daha önceki yıllarda yapılan Cudi Dağı’nda yaban hayvanı tespiti için çalışmalarda çizgili sırtlan, oklu kirpi, yaban domuzu, tilki, yaban keçisi gibi hayvanlar tespit edilmişti. Ortaya çıkartılan bu güzellikler bölgenin fauna bakımından oldukça zengin olduğunun bir göstergesi idi. Ama maalesef şu an bu canlıların akıbetini tam olarak bilmiyoruz. Birçok canlının yangında öldükleri tahmininde bulunuyoruz. Bitkisel dokuda ise çok ciddi bir tahribat söz konusu. Pervasızca, düşmanca bir politika uygulanıyor. Hayvanların yangın yüzünden hayatta kalmaları, kalsalar bile yaşamlarını sürdürmeleri imkansız hale geliyor.

BİR OLURSAK GÜÇLÜ OLURUZ’

Bölgedeki yangınlar konusunda çevreci kurumların/kişilerin yeterli duyarlılık göstermediğini söyleyebilir misiniz? Öyleyse, neden?

Bölgedeki yangınlar konusunda Türkiye’de bulunan çevreci, ekoloji mücadelesi veren kurumların duyarlılık göstermek konusundaki tutumları biraz geride kalıyor ve cılız bir ses çıkıyor. Ortak bir ses yükselmediği için durumun böyle olduğunu söylemek mümkün. Halbuki duyarlı ekoloji kurumları ve ekolojistler topyekûn bir ses çıkartsak, Türkiye’nin her yerinde doğa talanına karşı daha güçlü bir ses çıkarsak, birlikte hareket etsek hem örgütlülüğümüzü daha güçlendirmiş olur hem de sermayenin rahatça davranmasına, doğanın sermayeye peşkeş çekilmesine engel olmuş oluruz. Eğer birlik olursak her şeyin çok farklı ilerleyeceği inancı ve umudu içerisindeyim. Tekrar çağrı yapıyorum: “Gelin bir olalım, beraber olalım, ortak ses, güçlü ses olalım."