Okullar 21 Eylül’de açılıyor: Ders aralarında çocukların temasını önlemek insan doğasına aykırı

'Okullar açılmalı mı, açılmamalı mı?' tartışmaları devam ederken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan; "21 Eylül'de okulların temelde açılmasından yana bir yaklaşım içindeyiz" açıklaması geldi. Ancak okulların açılması salgının yayılması açısından büyük bir tehlike olacağını söyleyenler de var. A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Bedri Tekin, "Maske ve hijyen ayrı bir sorun, çocukların en azından ders aralarındaki fiziksel aktiviteleri göz önünde bulundurulduğunda hemen her ders saati için her öğrenciye bir maske verilmelidir. MEB bunu sağlayabilecek midir?"diye sordu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Son günlerde doktorlar neredeyse her gün korona virüsü vakaları arttığına yönelik açıklamalar yapıyor. Sağlık Bakanlığı bu artışların kontrol altında olduğunu söylese de muhalefet ve sağlık örgütleri bazı illerde hastahanelerde yer kalmadığını, salgının kontrolden çıktığını söylüyor. Vakalar artınca iş bırakan hekim ve sağlık çalışanların sayısı da her geçen gün artıyor.

Normalleşmenin başladığı 1 Haziran'dan bu yana belli aralıklarla korona virüsü tanısı konulan hasta sayısında düşme ve yükselme eğilimi paralel bir çizgide devam etti. Ancak kurban bayramından sonra Covid-19 tanısı konulan hasta sayısında büyük bir artış gözlemlendi. Birçok doktor sokağa çıkma yasağının tekrar uygulanması gerektiği çağrısını yapsa da yetkililerden karşılık bulmadı. Eylül ayının yaklaşmasıyla birlikte, tartışmalara bir yenisi daha eklendi: Okullar açılmalı mı, açılmamalı mı?

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2 bin denetmenin eğitildiğini, hazır olan okullara 'okulum temiz belgesi' verdiklerini açıkladıktan sonra 21 Eylül'de okulların açılmasıyla mekansal ve müfredat olarak seyreltme olabileceğini duyurdu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da okulların 21 Eylül'de açılmasından yana olduğunu söyledi.

'OKULLAR AÇILDIĞINDA EVDEN OKULA, OKULDAN DA EVLERE VİRÜS TAŞINACAK'

Okulların açılması kararını eleştiren A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Bedri Tekin ise şunları söylüyor:

"Korona virüs taşıyıcısı bir kişi nedeniyle 59 kişiye virüs bulaşabildiğine dair bilim insanlarının açıklamaları var. Üniversiteler hariç, ana sınıfları, ilkokullar, ortaokullar, liseler açıldığında öğretmen ve öğrenci olarak en az 19 milyon insan bir araya gelecek. Bunun yanında çocukları okullara taşıyan servis araçlarının sürücü ve rehber personel nedeni ile de onbinlerce insan öğrencilerle temas halinde olacak. Hemen, hemen 10 milyon aileden insan zorunlu olarak, okulda, serviste karşılaşacak. Bu ailelerden insanların bir kısmı zaten dışarıda, işyerinde olabilir, ama okulların açılması ile yeni temas alanları oluşacak. 1 Haziran'dan itibaren başlatılan süreç temasın dolayısı ile hastalığa yakalananların arttığını gösterdi. Okullar açıldığına evden okula, okuldan da evlere virüs taşınacak. Virüsün yayılmasını önlemeye ilişkin şimdilik bildiklerimiz mesafe-maske-temizlik. Ortaokul ve lise öğrencilerini bir kenara bırakalım. Aileler çocuklarını okula göndermekten çekinmez ise okul öncesi eğitimde en az 1 milyon 500 bin, ilkokullarda da en az 5 milyon 500 bin çocuk bir arada olacak."

'UZAKTAN EĞİTİMİN EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞTİĞİ BİR GERÇEK'

Korona virüsü salgının başlamasından sonra okullar online eğitime geçti. Hem okulların alt yapı yetersizliği, hem de öğrencilerin online derslere katılacak ekipman yetersizliği eğitimde bir 'kara delik' açtı. Tüm yetersizlikler devam ederken, sınavların yapılması ise öğrencilerde bir travma etkisi yarattı. "Yüzyüze eğitimin niteliği, eğitime ilişkin taleplerimiz bir yana, uzaktan eğitimin eşitsizliği derinleştirdiği bir gerçeklik" diyen Tekin şöyle devam etti:

"Yüzyüze eğitim için bir araya gelişlerinde çok yaygın sağlık sorunlarına yol açacağı da bir gerçeklik. Ders aralarında çocukların bir araya gelişleri bir yana, kapalı ortamlarda bulunmak virüsün yayılmasının en büyük etkeni, hemen her kapalı alan için 4 metrekarede bir kişinin bir arada bulunması öneriliyorsa okullar içinde bu kural geçerli olmak zorundadır. Eğer değiştirmedi ise, Bilim Kurulunun da bu görüşte olduğu biliniyor. Okullarda sınıflar 48 metrekare civarında öğretmeni de saydığımızda dersliklerde en fazla 11 öğrenci bulunması gerekir. Ne özel okulların ne de resmi okulların koşulları buna uygun değil. Yani derslik sayısının yaklaşık 3 katına çıkartılması gerekir. Tüm derslerin aynı önemde olduğunu bilmekle beraber, Resim, Müzik, Beden Eğitimi, Din Kültürü vb. derslerin uzaktan eğitimle yapılması, çocukların okula geleceği gün sayısının azaltılması, kapatılan köy okullarının açılması, okulların en az 6 gün açık olması, İmam Hatip Okullarının bir kısmının ilkokul, ortaokul ya da liseye dönüştürülmesi ile kapasite artırımı sağlanabilir, ancak bunun da yermeyeceği, yeni derslikler yapılması gerektiği açıktır. Elbette bunların olabilmesi için onbinlerce öğretmenin alınması gerektiği de. Ayrıca taşımalı eğitimle yüzbinlerce öğrenci taşınmaktadır. Servislerde öğrenciler için hijyen koşullarının ne ölçüde sağlanacağı kuşkuludur."

'TEMASI ÖNLEMEK İNSAN DOĞASINA AYKIRI'

Milyonlarca öğrencinin ders başı yapması beklendiği 21 Eylül'de öğrencilerin bir birileriyle olan temasının engellenmesi zor olduğunu belirten Tekin, şunları kaydetti:

"Ders aralarında çocukların temasını önlemek insan doğasına aykırı. Sağlık Bakanlığı, TTB, HASUDER gibi yetkin kuruluşların 'temas' ve 'yakın temas' kriterlerine baktığımızda okullardaki koşulların hemen her an 'temas' ve 'yakın temas' kapsamında değerlendirileceği açık, bu da şu anlama geliyor: Herhangi bir sınıftaki çocuk ya da öğretmenin Covid-19'a yakalanması, öncelikle o sınıfın, belki de bir süre sonra tüm okulun 14 gün süre ile eğitimden uzak kalması anlamına gelecek. Maske ve hijyen ayrı bir sorun, çocukların en azından ders aralarındaki fiziksel aktiviteleri göz önünde bulundurulduğunda hemen her ders saati için her öğrenciye bir maske verilmelidir. MEB bunu sağlayabilecek midir? Uzaktan eğitime başlayan birçok özel okulun öğretmenleri okula getirdiği, maske ve dezenfektan malzemesini temin etmediği haberleri ortada iken, öğrencilere maske sağlamada çok sıkıntı yaşanacağı bilinmelidir. Ben bu koşulların sağlanamayacağını, bu nedenle okulların açılmasının doğru olmayacağını düşünüyorum. Bunun MEB ve Sağlık Bakanlığına sormak gerekir: Yukarıda sayılan hususlar çözülmeden okullar açılabilir mi? Bakan okulları 2 bin denetmenin denetleyeceğini ifade etti denetimi. Sadece okullar açılmadan bir denetim olarak algılarsak, bu eksik bir değerlendirme olur. Her okul sadece 1 denetmen tarafından 1 günde denetlense bile denetim için 40-45 gün gerekmektedir."

‘OKULLARDAKİ HAVALANDIRMA SİSTEMLERİ VİRÜSÜ YAYACAKTIR’

Okullarda yardımcı personel bulunmadığını söyleyen Tekin son olarak şunları söyledi:

“Hemen her okulda yardımcı personelin veliler tarafından sağlandığını biliyoruz. Virüsün yayılmasına karşı en önemli gerekliliklerden birisi temizlik/hijyen. En azından hemen her ders aralığı öncesi, tuvalet, koridor, tırabzan vb. temizliği, ders aralığı sırasında dersliklerin, sıra ve sandalyelerin temizliğini sağlamak için onbinlerce yardımcı personel alınması gerekir, bu sağlanmadan okulların hijyen ortamı uygun olmayacaktır. Yüzde yüz temiz havanın sağlanmadığı, havalandırma sistemleri virüsün yayılmasına etki edecektir. Ülkemizdeki havalandırma sistemlerine tamamına yakını Covid-19 un yayılma koşulları düşünülerek yapılmamıştır. Dolayısı ile havalandırma sistemleri de virüsü yayacaktır. Milyonlarca insanın yeni temasının korona virüsün yayılmasında geometrik dizi ile etkisi olacağını her düşünen insan bilebilir.”