‘Gündüz kolonya dağıtan polis, akşam işe gidiyordu’

Uzun zamandır, demokratik bir hak olan protesto şiddetle bastırılıyor. Palas pandıras götürülüyor eylemciler. Sosyal mesafe kuralını zikretmek ne mümkün… Konuştuğumuz polis memuru anlatıyor: “Mesela pandemi boyunca kolonyayı polise dağıttırdılar. Polis mesaiden çıkıyor, dinlenme saatinde kolonya dağıtıyordu. Gündüz kolonya dağıtan polis, akşam işe gidiyordu. Bu insan dinlensin mi, uyusun mu? Bu aylarca böyle devam etti.”

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Pandemi koşullarında birçok mesleğin yaşadığı problemler dile getirildi. Normalleşmenin başlamasıyla kimi tedbirler ise rafa kaldırıldı. Bunlara bir neden ülke gündemi oldu. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılacağı gibi hükümet kanadından deklare edilen görüşler kadınları, Çoklu Baro yasa tasarısı ise avukatları sokağa çıkardı.

Eyleme katılan insanlara, pandemi koşullarında virüs bulaşma ihtimali devleti ilgilendirmedi. Kaldı ki ilgilendirseydi bu gibi konular şu zamanda gündeme taşınmazdı.

Diğer taraftan uzun bir zamandır, demokratik bir hak olan protesto şiddetle bastırılıyor. "Müdahaleden" ziyade “saldırı” denilme tercihinin hemen her eylemde somut kanıtları mevcut. Palas pandıras götürülüyor eylemciler. Sosyal mesafe kuralını zikretmek ne mümkün…

Tüm bunlar olurken bilhassa et ete, yan yana duran Çevik Kuvvet polisi ne düşünüyor? İş güvenlikleri için ne yapılıyor? Pandeminin başlarında kolonya dağıtan polisin çalışma düzeni nasıldı?

Bu sorular üzerine önce Taksim, İstiklal Caddesi üzerindeki polislerle konuşmak istedim. İsim ve lokasyon belli edecek hiçbir bilgiyi habere almayacağım noktasındaki ikna çalışmalarım işe yaramadı. “Neler var, işimizden oluruz” dedi genç bir polis. Gazete Duvar’ı bildiğini, haberin konusu için şaşırdığını da ekleyerek… Konuştuğum diğer polis “Yanlış anlamayın. Keşke illegal yapsaydınız bu işi. Neler neler anlatılırdı. Yani böyle sohbet edermiş gibi…” önerisinde bulundu.

Taksim Karakolu’na gittiğimde ise Vatan Emniyet’e yönlendirildim. Vatan Emniyet’e Cuma namazı saatinde gittiğim için bir süre bekletildim. Sonrasında yönlendirildiğim birimdeki iki polis memuruna, toplumsal müdahalelerde çalışan bir ya da iki polisle konuşmak istediğimi anlattım. Gülümseyerek dinlediler. Yardımcı olmak isteriz dediler ve fakat prosedürün işlemesi gerekiyordu. “Dilekçe yazın” denildi. İki üç gün içinde geri dönüş yapılacağı belirtildi. Konuşacağım polislerin söyleyecekleri -büyük ihtimal- dikte edileceği için dilekçe yazmamaya karar verdim. Tüm bu umarsız çabayı bilerek yaptığımı eklemek isterim. Hal durum budur demek için.

İmkânlarımız doğrultusunda haberde yer verdiğimiz polis memurunun kimi söylediklerini lokasyon bilgisini ele vereceği için buraya almadık. Yine aynı polis memuru aracılığıyla konuşmak istediğim iki Çevik Kuvvet polisi ise endişelerinden dolayı konuşmak istemedi.

'DİNLENME SAATİNDE KOLONYA DAĞITIYORUZ'

Pandemi koşullarında nasıl çalışıyorlar? Şikayet mercileri var mı? İş güvenlikleri sağlandı mı? Konuştuğumuz memur anlattı:

"Gece gündüz çalışıyoruz. Bir nevi sağlıkçılar gibi çalışıyoruz. İnsanlarla direkt temastayız. Bir maske verdiler sadece. Başka bir şey yok. Onlar da ultrasonik denilen maskelerden değil. Bir kısım arkadaşlarımız virüse yakalandı. Müdürler ‘geçmiş olsun’ dedi sadece. Mesai denen bir kavramımız yok. Mesela pandemi boyunca kolonyayı polise dağıttırdılar. Polis mesaiden çıkıyor, dinlenme saatinde kolonya dağıtıyordu. Gündüz kolonya dağıtan polis, akşam işe gidiyordu. Bu insan dinlensin mi, uyusun mu, duş mu alsın? Bu aylarca böyle devam etti. Devlet güya günah çıkardı. Sağlıkçılara, infaz koruma memurlarına para verdi. Sus payı gibi… Bizde böyle bir şey de olmadı.”

‘4 AY AYNI ELBİSEYİ KULLANDI ARKADAŞLAR’

“Bizim işimiz adliyelerde duruşma bitene kadar sürer. Sabah 08:30’da geliriz. Akşam ucu açık. Sıkıntılı duruşma varsa gece 12:00’ye kadar da sürer yani. 6 gün çalışıyoruz. 1 gün istirahatimiz var. O bir günlük istirahat de bu pandemi süresince verilmedi kimseye. Kolonya dağıttırıldı, ek görev yazıldı, uygulama yapıldı ya da hastanelerde görevlendirildi arkadaşlar. Covid ünitesinin olduğu katlarda görev yazıldı. Bir giysi verildi. Sağlıkçılar kullan at olacak şekilde o kıyafetleri kullandı. Bizde ise 12 saat vardiyalı çalışan arkadaşlarımız çıkardığı elbiseyi diğerine verdi. 4 ay aynı elbiseyi kullandılar.”

‘ARKADAŞLARIMIZ POZİTİF ÇIKTI, BİZ DEVAM ETTİK ÇALIŞMAYA’

“Çözüm mercimiz olmadığı için her şey havada kalıyor. Başıma iş açacak sıkıntıyı soruyorsunuz. Her şey… Adliyedeki birimlerde bir kişide korona pozitif çıktığında o birim kapatıldı. Herkes kendini evinde karantinaya aldı. Kaç arkadaşımız pozitif çıkmasına rağmen bize bir gün izin bile verilmedi. (Aynı odada çalıştıkları mesai arkadaşlarından bahsediyor) Bırakın karantinayı yani…. Test tabii ki yaptıracağız, biz de kendimizi karantinaya alalım dedik. İdari işlem yaparız, bir gün rapor bile alamazsınız denildi.”

“Bir yerde de haklılar kendilerince. Çünkü her yerde polisler görevli. Kolonya dağıtmada, hastane beklemede, adliyelerde… Aktivite oluyor polis görevli, biri bir camide namaz kılacak polis görevli… Her hafta sonu kiliselerde, havralarda polis görevli.”

‘YUKARIDAN İNANILMAZ BİR BASKI VAR’

“Bir de şu var…. Polislerin muhatap olduğu insanlar genelde normal, sağlıklı, rutin hayatına devam eden vatandaşlar değil. Uyuşturucu satıcısı, hırsız, cinayet işleyen işte bu tarz insanlarla muhatap oluyoruz. Onlarla zaman geçiriyoruz. Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim derler ya… Tabii ki de arkadaş olmuyoruz ama bir süre sonra bazı arkadaşlarımız onlara benzemeye başlıyor. Onlar gibi davranıyorlar. Bizim mesele polis arkadaşlarımızın çoğunun evlilik hayatı hep sıkıntılıdır. 3 ayda bir psikolojik yardım, rehabilite gibi bir şey yapılsın da dedik. O da yok. Hep bizden istiyorlar. ‘İşinize gelmiyorsa yapmayın’, ‘binlerce insan sokakta aç geziyor’ deniliyor. Klasik cevaplar işte… Üniformalı mesleklerin gardiyanından tutun askeriyesine zabıtasına kadar çok böyle fikir beyan edecek bir pozisyonda değiliz. Çünkü inanılmaz bir baskı var yukarıdan. Hemen işlem yapılır, atılırsınız.”

‘İŞ GÜVENLİĞİ YASASI KOLLUK İÇİN GEÇERLİ DEĞİL, PANDEMİ BAŞKA BİR SÜRECİ DOĞURDU’

İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi'nden (İSİG) Asbest Söküm Uzmanı Süleyman Polat, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre kimi mesleklerin bundan muaf tutulduğunu belirtiyor.

“Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'nın faaliyetleri çalışanları, iş güvenliğiyle ilgili hükümlerde kapsam dışındalar.”

“Kanun onları iş güvenliği kapsamına almıyor ama tabii ki pandemi başka bir süreci doğurdu. Meslek hastalığı sayılmalı mı? SGK Kanunu’na göre söylüyorum. Görevi gereği, işin yürütülme şartları yüzünden uğradığı hastalık halinde meslek hastalığı sanılmalı.”

Devlet kurumlarında dağıtılan maskeler ne kalitede? Polat yanıtlıyor: “Şu anda kullanılan maskelerin standartlardan geçmiş, test edilmiş bir güvenlikleri yok zaten. Spesifik çalışma alanları dışında, sağlık personeli gibi en azından N95’e tekabül edecek bir maske dağıtıldığını görmedim.”

‘BÜTÜN İŞKOLLARI ARASINDA İŞ MEMNUNİYETSİZLİĞİ EN YAYGIN OLAN POLİSLİK’

2014 yılında İnsan Hakları Araştırma Ağı’ın düzenlediği, “Türkiye’nin İnsan Hakları Gündemi Konferansı”ndaki konuşmacılardan biri olan Veysel Dinler, 1993- 1996’da Polis Koleji, sonraki 4 yıl boyunca Polis Akademisi öğrenciliği ile 8 yıldan fazla polis amirliği yaptıktan sonra akademisyenliğe geçiyor.

Konferans arşivinde şunları söylediği kaydedilmiş:

“… Cem Yılmaz’ın şakasında olduğu gibi, neredeyse ‘gül’ emri ile gülünüyor. Bunun yaşam alanlarının tümünde, yatakhane, yemekhane, derslikler, etütler, yaz kampları vs. görmek mümkündür. (…) Keskin bir hiyerarşi bu. 4 yıl içinde oluşturulan şey: ‘Emir demiri keser!’ Amirlere bir ‘baba’ rolü burada biçilir. Ağabey- kardeş kastı burada kurulur ve ağabeylere saygıda kusur edilmez. Kendisiyle belki aynı yaşta ya da sadece bir yaş büyük bir kişinin tesadüfen bir yıl önce bu okula başlamış olması, arada müthiş bir uçurum yaratır.”

“Polis teşkilatı mensupları, bütün işkolları arasında iş memnuniyetsizliği en yaygın olanlardandır. İşin doğasından kaynaklanan kötü- iyi mücadelesi, daima olağandışı ve sapma olaylarla karşı karşıya gelmenin yanında, hiyerarşik yapıda emir-komuta zincirinde bulunma halka yönelik şiddetin bir diğer ‘gerekçesi’sini oluşturmaktadır.”