Ayasofya... Neden şimdi? Sırada ne var?

Gazeteci Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ayasofya kararını değerlendirdi: Çok değil, daha bir küsur yıl kadar önce, belediye seçimleri öncesinde bir halka hitap sırasında Erdoğan “Ayasofya açılsın” sloganlarını susturarak “Önce karşısındaki Sultanahmet’i doldurun, provokasyonlara gelmeyiz” demişti. Aradan geçen sürede üç değişiklik oldu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin daha bir yıl önce 'Ayasofya açılsın' talebini 'Provokasyonlara gelmeyiz diye yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neden fikir değiştirdiğini analiz etti.  YetkinReport'taki 'Ayasofya ibadete açılıyor. Neden şimdi? Sırada ne var?' başlıklı yazıda, aradan geçen bir yılda 3 önemli değişikliğin yaşandığına vurgu yapıldı.

Yazıdan bir bölüm şöyle:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 10 Temmuz öğleden sonra Danıştay 10’uncu Dairesinin “Karar hükümetindir” demesinden dakikalar sonra Ayasofya Müzesinin 24 Temmuz’da yeniden cami olarak ibadete açılacağı kararnamesini yayınladı. Bu tarihi bir karardı. Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te katedrali camiye çevirmesi ardından, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1935’te Ayasofya’yı müzeye dönüştürmesi geri alındı.

Erdoğan’ın akşam saatlerindeki halka hitabında üç nokta öne çıktı. Birincisi, bu adımla sadece İslamcı değil, bütün muhafazakâr/milliyetçi kesimin 1930’lardan bu yana gündeminde olan siyasi bir hedefe ulaşılmış olmasıydı. İkincisi, dış dünyaya bu kararın Türkiye’nin egemenlik hakkı olduğunu uyarısıydı. Üçüncüsü, Ayasofya’nın “Dünya Kültür Mirası” özelliklerinin korunacağı sözüydü. Bu, Ayasofya’daki Hz.Meryem, Hz.İsa ve melek mozaiklerinin korunacağı sözüydü; UNESCO açıklaması Ayasofya’nın Dünya Kültür Mirası listesinden çıkarılabileceğini ima ediyordu. Bu aslında zafer sevinci içindeki kesime galeyana gelip bu eserleri tahrip etmeme uyarısı da sayılırdı.

Durumu en iyi özetleyen cümleleri Meclis Başkanı Mustafa Şentop kurdu: “Ayasofya bizim kuşağımızın, bizden önceki birçok kuşağın ideallerinde cami olarak açılması gereken bir yapı olarak (…) hedef olarak, hayal olarak, rüya olarak yer almıştı. ‘Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın’ bizim gençliğimizin en önemli sloganlarından biriydi.”

Oysa çok değil, daha bir küsur yıl kadar önce, belediye seçimleri öncesinde bir halka hitap sırasında Erdoğan “Ayasofya açılsın” sloganlarını susturarak “Önce karşısındaki Sultanahmet’i doldurun, provokasyonlara gelmeyiz” demişti. Soru birkaç gün sonra, 18 Mart 2019’da üç kanalın ortan canlı yayınında sorulduğunda daha da açık konuşmuştu:

• “Bunları aşmak bizim için sorun değil. Aşarız. Ama getirisi götürüsü nedir? (…) Bizim için faturası çok daha ağırdır. Unutmayalım, şu anda dünyanın çok çeşitli ülkelerinde bizim binlerce camimiz var. Acaba bunu söyleyenler, o camilerin başına ne gelir diye düşünüyor mu?

• “Kusura bakmasınlar, bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Onun için ben bir siyasi lider olarak, bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim. (…) Onun için hassas olacağız, dikkatli olacağız, bu tezgâha gelmeyeceğiz.”

Aradan geçen kısa sürede ne oldu da “Bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim” diyen, “bu tezgâha gelmeyeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı, dış dünyada tepkiye yol açan bu adımı attı? O nedenle, “Ne değişti?” sorusuna yanıt aramamız gerekiyor?

YAZININ TAMAMI